Fehime Alasya

Kıbrıs Türk İşadamları Derneği (İŞAD) Başkanı Metin Şadi, Halkın Sesi’ne yaptığı açıklamada ülkedeki kamu yönetimini çalışma hayatını ve ekonomik yapının düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Şadi, devlet dairelerinde olan iş disiplinsizliklerinden ise yönetimi sorumlu tuttu ve “Kamu reformu olmazsa bu düzen daha da laçkalaşacaktır.” dedi.

Ülkedeki özel sektör ve devlet dairelerindeki çalışma hayatına değinen Şadi, birçok alanda yapılması gereken iyileştirilmeler olduğuna dikkat çekti ve bunların aciliyetine dikkat çekti. Şadi, işini zamanında yapmayan, işine gereken ilgiyi göstermeyen, giriş, çıkış saatlerine sadık kalmayan bir devlet dairesi memurunun cezalandırılması gerektiği çağrısında bulundu ve vatandaşın işlerinin çabuklaştırılması, gereksiz zaman alan bürokratik işlemlere son verilmesi gerektiğini ifade etti.

 “ÇAĞDAŞ BİR KAMU REFORMU YAPILIRSA DİKKAT ÇEKTİĞİNİZ SORUNLAR MAZİ OLARAK KALACAKTIR”

Ülkedeki kamu yönetimini çalışma hayatını ve ekonomik yapıyı düzenlemek gerektiğine dikkat çeken Şadi, meclise özellikle bu konuda çalışma yapma çağrısında bulundu. İŞAD Başkanı Şadi, “Kıbrıs Sorununun çözümünü ve yaşadığımız topraklar ve halkımızın uluslararası hukukun içine dâhilini bir olmazsa olmaz olarak görmekteyiz. Böyle bir çözüme giderken bizim süratle uluslararası hukuk kurallarını işletmemiz için ülkemizdeki Kamu yönetimini çalışma hayatını ve ekonomik yapımızı da revize etmemiz çağdaş düzeye getirmemiz getirmektedir. Bu açıdan AB kural ve normlarını uygulamak için bir an evvel harekete geçmeli ve bunu sağlayacak her türlü yasal altyapıyı oluşturmamız  gerekmektedir. Bu açıdan yeni hükümetin meclisi süratle bu konulara hazırlaması ve bu  yasalara yoğunlaşması gerekmektedir, hatta siyasi partiler yasasının da tekrardan revize edilmesi gerekir bence. Öncelikle bunu talep etmekteyiz ve halkımız adına takipçisi olacağız. Umarım yeni yasalar ile çağdaş bir kamu reformu yapıldıktan sonra dikkat çektiğiniz sorunlar mazi olarak kalacaktır.” dedi.    

“BU DÜZEN DAHA DA LAÇKALAŞACAKTIR”

Ada genelindeki çalışma saatlerini de değerlendiren Metin Şadi, özellikle devlet dairelerinde iş disiplininin var olduğundan söz etmenin doğru olmadığını vurguladı. Oluşan mevcut düzende memurları ve alt bürokratları sorumlu tutmayan Şadi, kamu reformunun gerçekleşmediği takdirde mevcut düzenin daha kötüye gideceğini belirtti ve şöyle devam etti: “Bugün devletin uyguladığı çalışma saatlerine benzer saatler başka hiçbir ülkede yoktur bizde yasal olarak iş başı saat 8.00, iş bitimi 15.30’dur.  İş dünyasında iş yapabilmek için ülkeler çalışma saatlerini birbirlerine benzer saatlerde organize ederler. Örneğin,  genelde herkes 09.00-17.00  çalışır (Avrupa bize göre 1 saat geriden: İngiltere 2 saat).  Bize en yakın iş münasebetimiz olan Türkiye de buna dâhildir  mesai  saatleri 08.00-17.00 saatleridir. Ancak Bizde başlama saati duruma göre   8.00- 8.30 arası iş bitimi ise saat 13.00-15.30 oluyor.  Üstüne üstlük; devlet dairelerinde her biri değişik bir kural uygulamaktadır. Sabah sekiz iş başı derken geç gelmeler; kahve, gazete, günlük politik değerlendirmeler derken saat dokuzdan önce işe başlanmaz. Güya öğle yemek saati yok denildi ancak saatler 13.00 civarını gösterince yemek molası hakkı doğduğu gerekçesiyle daireler boşalıyor. Bu durumda  devlet dairelerinde iş disiplini vardır veya uygulanıyor demek doğru değildir. Bunların dışında, anne hasta; çocuk okuldan alınacak çarşıya gidilecek gibi mazeretler de iş saatlerinde görev yapmamak sebepleri içerisindedir. Genelde bir başıboşluk ve verimsiz bir çalışma düzeni görünümü vermektedir. Bu düzende memurun ve alt bürokratın kesinlikle suçu yoktur. Çünkü bu düzeni onlar yaratmadılar ve bu sistem içinde ise onlar da mağdurdurlar. Çünkü bu düzende iş bilmek  bir marifet sayılmamakta ancak hangi siyasiyi veya delegeyi tanıdığınız önemli bir unsur olmaktadır. Kamu reformu önemine bu açıdan dikkat çekmekteyiz. Kamu reformu olmazsa bu düzen daha da laçkalaşacaktır.”  

“DİSİPLİNSİZLİK VE İLGİSİZLİK ÇALIŞMA HAYATINI OLUMSUZ ETKİLİYOR”

Devlet dairelerinde yaşanan disiplinsizlik ve ilgisizliğin, vatandaşın çalışma hayatını son derece olumsuz etkilediğini dile getiren Şadi, “Vatandaşın devlet dairelerinde olan işlerinin gününde yapılması neredeyse imkânsız. Zamanın ne kadar değerli olduğunu maalesef bazı devlet memurları anlamıyor.” ifadelerini kullandı. Bu durumun hem vatandaşı hem de yabancı yatırımcıları etkilediğini ve rencide ettiğini kaydetti. Şadi, işini zamanında yapmayan, işine gereken ilgiyi göstermeyen, giriş, çıkış saatlerine sadık kalmayan bir devlet dairesi memurunun cezalandırılması gerektiği çağrısında bulundu ve vatandaşın işlerinin çabuklaştırılması, gereksiz zaman alan bürokratik işlemlere son verilmesi gerektiğini ifade etti.

“OLUŞAN DÜZENİ DEĞİŞMEK KİMSENİN İŞİNE GELMİYOR”

Döviz bazında asgari ücretin gün geçtikçe azaldığını, dolayısıyla insanların alım gücünün düştüğünü dile getiren Şadi, ekonomik aktivitelerin de yavaşlamakta olduğunu kaydetti. Şadi, “Örneğin, 1 Ocak 2015 tarihinde ki asgari ücret $719 iken, şimdi $592. Yani %20’nin üzerinde kazanç kaybı var. Yükseltilmeli mi? Eğer paranız varsa gerekli düzeltmeyi yapabilirsiniz. Biz devlet olarak TL’nin seyrini kontrol edemiyoruz, bu konuda Türkiye’ye bağımlıyız.  İthalata bağlı bir ekonomimiz de olduğundan durumumuz çok zor.” dedi. Asgari ücretin her geçen gün değer kaybettiğini ifade eden Şadi, bunun yanında devletin başa çıkması gereken çok daha önemli konular olduğunu savundu. Devlet dairelerinde çalışan memurların ikinci iş yapmaması gerektiği ve özel sektördeki yatırımların gerçek maaşlar üzerinden yapılması gerektiği uyarısında bulunarak şöyle devam etti: “Ancak, esasen zerinde durulması olan fotoğraf çok daha farklı. Bilindiği gibi, devlet dairelerinde çalışanların ikinci ve hatta üçüncü işleri de vardır. Bunlar tamamen kayıt dışı aktiviteler. Özel sektörde ise çoğu zamanlar şirketler çalışanlarını gerçek maaşları üzerinden göstermezler; asgari ücrete veya buna yakın bir ücrette bodrolar düzenlerler. Bugüne kadar ilgili bakanlık ve daire bu konuya çözüm bulamamıştır. Dolayısıyla devlet gelirleri, olması gerekenin altında gerçekleşmekte. Üstüne üstlük, bu düzensizliğe ilgili bakanlığın mali müşavir diye tanıdığı serbest meslek mensupları da alet olmaktadırlar. Hal böyle iken; ilgili bakanlık bu tür müşavir kadrosunu her nedense de artırmakta; ortadaki kayıt dışılığı, disiplinsizliği, bir o kadar kamçılamaktadır. Ne yazık ki, ülkeye yaptığı hasarın farkında bile değil. Devletin kayıt dışılığın önüne geçmesi gerekirken herhangi bir ciddi atılım yapıldığı söylenemez. Ki konuda birçok makale, kitap vb yazılmışsa da, uygulamaya geçilmemiş; uygulayacak bir kadro oluşturulmamıştır.

Günün sonunda, kimsenin işine gelmemektedir. Oluşan düzen devam eder. Hâlbuki konusunda uzman bir kadro oluşturulsa, bu çarpık düzen mutlaka revize edilebilir. İlgili bakanlığın konuya ciddi bir şekilde eğilmesi şartı var. Eskiden olduğu gibi, çarpık düzene hal çaresi bulmak için uzman olmayan arkadaşlarla bu işleri yapmaya kalkarsak, görüldüğü gibi hiç bir ilerleme olmaz.

“Birçok belediye çalışanının sosyal yatırımlarının yapılmamasını ‘üzücü’”

Birçok belediye çalışanının sosyal yatırımlarının yapılmamasını ‘üzücü’ olarak nitelendiren Şadi, bunu kurumların profesyonel çalışır finansal bölümlerinin olmamasına bağladı. “Kamu hepimizindir ve ne olup bittiğini bilmek hakkımızdır” diyen Şadi, şöyle devam etti: “Bildiğimiz kadarıyla, LTB başta olmak üzere belediyelerimizde çalışan vatandaşların sosyal sigorta/ihtiyat sandığı kesintileri ödenmemekte.  En üzücüsü, uluslararası tanınan ve KKTC’nin belki de en büyük kurumu olan LTB de çalışanlar da aynı konumda; bir rivayete göre 5-6 senedir bu ödemeler yapılmamakta.  Bu kurumlarda doğru dürüst bir finansal bölüm olmadığından, bu kurumların mali tablolarının açıklanmamasından, bu kurumlarda, sayıştayın kısıtlı denetimi hariç, efektif ve verimli bir denetim yapılmamasından kamuya ait olan bu kurumlar hakkında hiçbir şey bilmemekteyiz. Hâlbuki kamu hepimizdir; bu kurumlar hepimizindir.  Ancak bu kurumlarda her nedense şeffaflık diye bir şey yok.  Sayıştay aslında denetim yapıyor denmekte; Meclise rapor verir denmekte. Meclis bazı hallerde komisyon atamakta. Ancak hiçbir sonuca varılmamakta. KTHY bunun bir benzeri. Aylarca komisyon görev yapmış; görevler yenilenmiş;  peki raporlar nerde? İnancımıza göre, bu kurumların muhasebe/finansman bölümleri zayıf; gereken finansal bilgiler üretilmemektedir.”

“ÜÇÜNCÜ ÜLKE VATANDAŞLARININ İHTİYAT SANDIĞI KESİNTİSİ İŞVERENE KÜLFET…”

Çalışma izni olan üçüncü ülke vatandaşlarının, KKTC’nin sağladığı sosyal hizmetlerden yararlandıklarından dolayı sosyal sigortaya kayıt edilmelerinin gerekli olduğunun altını çizen Metin Şadi, ihtiyat sandığı konusunda ise şu ifadelere yer verdi: “İhtiyat Sandığı konusunda çalışan kişiden herhangi bir miktar kesilmez, ancak işveren çalışan yabancı kişinin maaşının %5’ini yatırmak mecburiyetinde. Bu yatırımın çalışan yabancı kişiye herhangi bir faydası yok ve yararlanmaz. Bu devletimizin kendine oluşturduğu bir fon; esasen işverenin maliyetini artıran bir meblağ. Yabancı çalışanlarla ilgili bu muamelenin tamamen kaldırılması düşüncesindeyiz.

“BİZ AF TARAFTARI DEĞİLİZ”

“Zaten senelerce uygulanan aflar vatandaşın “nasıl olmasa af olur” diyerekten zamanında ödemesi gereken borçlarının ödenmemesine sebep olmakta. Biz af taraftarı değiliz. “AF” ancak top yekûn yeni bir sisteme geçilecekse bir defaya mahsus uygulanabilinir. Her ikide bir af olmaz.” diyen Şadi, en son yapılan vergi affında yapılan bazı yanlış prosedürler olduğunu söyledi ve bunların sorgulanması gerektiğini sözlerine ekledi.