Özlem Çimendal

Ekonomist Okan Veli Şafaklı, olası bir çözümde KKTC ve Güney Kıbrıs’ın ekonomik dengelerin ne şekilde etkileneceğini Yeni Bakış’a değerlendirdi.

New York’taki 3’lü görüşmede ortaya konularının diplomatik açıklamalardan ileriye gitmediği değerlendirmesinde bulunan Ekonomist Okan Veli Şafaklı, “Söylemlerin arka planına bakıldığında Güney’in bir çözüm beklentisi ve çözüme yönelik bir inancı olmamasını, sürecin takvime bağlanmamasını ve bunun arkasında durarak bir başarı sağladığı gibi bir yorum ortaya çıkar açıklamalardan” dedi. Çözümün mevcut statükonun bir emniyet sübabı olduğunu dile getiren Şafaklı, “Bir an önce çözüme niyetli olan taraf, takvim ve bir hakeme sıcak bakar. Hakem demek belli bir süre içerisinde bu işi bitirmek ve halkın referanduma sunmaktır” şeklinde konuştu.

“Yapılan seçim dönemi için iç politika propagandası yapmak”

  Şafaklı, bu süreçte iç politikaya yönelik bazı girişimler ve imaj çizme çalışmaları yaşanacağı gerçeğinin göz ardı edilmeden, görüşmelerde öne çıkan söylemlerin bu dönemde Güney tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılacağı görüşünü ifade etti. Şafaklı, “Seçimde dik durdukları ve taviz vermedikleri gibi konularda beylik söylemlerle bazı çevreleri memnun etme gayreti içerisine girilecektir” dedi.

“Ekonomiye direkt etkileyen Toprak, Mülkiyet, Garantiler’deki ayrılıklarda uzlaşılmadı”

Toprak, garantiler ve mülkiyet konularındaki ayrılıklarda bir ilerleme veya da bir birleşme gibi çabaların ve düşüncelerin oluşmadığına da işaret eden Şafaklı, “2016 sonuna kadar mevcut durumda bir çözümün gerçekleşeceğinin ipuçları yoktur. Taraflar politik alanda pozitif ve birbirilerini suçlamamaya özen göstererek konuşuyor. Şu anda mülkiyet, toprak konularında bir çözüm noktası yoktur” ifadelerini kullandı.

Mevcut durum “Yağmacılığa” götürüyor

İçinden geçilen kritik sürece ekonomi penceresinden bakıldığında ise mevcut görünümün bir “yağmacılığa götürme noktası” şeklinde görüldüğünü ve bunun tehlikeli olduğunu vurgulayan Şafaklı, “Ekonominin uzun vadeli temel verimlilik, etkinlik durumlarına bakıldığında tehlikeli bir durum var. Mevcut toprak, mülkiyet sorununu daha da kötüleştiren bir duruma neden olabilir” şeklinde konuştu.

“Hem Güney hem Kuzey’de Güzelyurt da dahil yapılaşma var”

Son zamanlarda hem Güney’de hem de Kuzey’de Güzelyurt da dahil bir yapılanma başladığının da altını çizen Şafaklı, “Kuzey’deki Rum mallarının Türkler, Güney’deki Türk mallarının da Rumlar tarafından legal veyahut da illegal şekilde sahiplenilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu gerçekten bir şeyler yapılmak için mi yoksa yağma düzeninde alalım da bir şeyler görülmesi için mi bilemiyoruz. Bu yağmacılık mantığı ekonomiye bir yarar sağlamaz” dedi.

“Ekonomiye israf olarak yansıyacak”

Yağmacı bir mantığın toprak, mülkiyet konularını çözülemez bir hale getireceğini ifade eden Şafaklı, “Bu ekonominin geneline fayda getirmez. Alalım-yapalım mantığıyla yapılan hareketler, ekonomiye israf olarak yansıyacak” şeklinde konuştu.

“Çözümle gelen geçiş sürecinde ekonomi darbe alır”

KKTC’de olası bir çözümde ekonomisinin geçiş sürecinde darbe alma olasılığının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Şafaklı, “ Son tutanaklar ve tartışmalardan çıkan sonuç Kıbrıs ekonomisinin geçiş döneminde darbe almasının yüksek olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı.

“En erken 8 yılda çözülecek konular ekonomiyi darbeler”

Mülkiyet rejimine ve ilk hak sahiplerinin başvurması konularındaki sürecin en erken 8 yılda sonuçlanacağına ve sürenin uzunluğunun ekonomik yansımalarına değinen Şafaklı, “AİHM’ye kadar dayanacak bir süre vardır ve hukuk uzmanları bunun en erken 8 yıl gibi bir sürede tamamlanacağı görüşünü ifade etmektedir. Bu zaman süresi içerisinde ekonominin temeli olan mülkiyet ve toprak konularındaki belirsizlik ve sonuca ulaşılması ekonomide yaprak kımıldanmamasına neden olacaktır. Neden? Çünkü bu direkt yatırımları etkileyecektir” şeklinde konuştu.

“Bankacılık, finans ve inşaat sektörleri derinden etkilenecek”

Olası çözümle birlikte yaşanacak geçiş sürecinde bankacılık ve finans sektörlerinin teminat hususlarında etkileneceğini, toprak ve mülkiyetin de inşaat sektörünü ve yatırım sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyen Şafaklı, “Bu önemli bir tahribat yaratabilir KKTC ekonomisinde” dedi.

“Tazminatları kimse ödeyemez”

Şafaklı, mülkiyetin 20-30 küsur milyarlık tazminat davaları olduğunu ve Dünya Bankası raporlarda da ifade edildiği gibi bu tazminatların ödenemeyeceğinin ortada olduğunu belirtti. Yine bu tazminatların uluslararası konferanslarda finanse edilmeyeceği, Rum ve Türk tarafının mevcut kaynağının olmadığının ortada olduğunu ve finansın yaratılamayacağının açık olmasının da çözümün yaratılamayacağının bir başka teyit edildiği etkenini oluşturduğunu da dile getiren Şafaklı, “Finansmandaki kriz çözülemezse, bu mevcut kullanıcılara yüklenmek zorunda kalacak. Dünya Bankası da bunu kimsenin ödemeyeceği ve içerisinden çıkılamayacağını söylüyor. Herkes bunun kullanıcılara uzun vadede ödemesinden bahsetmektedir” diye konuştu.

“Şu anda çukur doldurup, sokak lambası takmaktan aciziz”

KKTC’nin yollardaki çukurları doldurarak, sokak lambası çekmekten aciz olduğunun altını çizen Şafaklı, “Olası çözümde Rum tarafı bir an evvel harekete geçilmesini şart koşmaktadır. Bizden yeni yerleşim yerleri ve altyapılar beklenecek, bizim su içmeye mecalimiz yok. Kim yapacak bunları?” diye sordu. Şafaklı, “Bunlar yapılmadığı zaman başka kaoslar doğacaktır. Yaparız, ederiz demek hayalcilik ve Pollyannacılıktan başka bir şey değildir” şeklinde konuştu.

“KKTC ekonomisini çözüm olsa dahi güzel günler beklemiyor”

Çözülmemiş mülkiyet ve garantiler konusunun üzerine yatırımcının güvenlik de isteyeceğine işaret eden Şafaklı, “Olası çözüm sonrası Kuzey ve Güney’de özellikle de Güney’de yatırım fırsatı doğacak. Bunların garanti altına almak durumundasınız. Bunlar KKTC ekonomisini, çözüm olsa dahi güzel günler beklemediğini söylüyor” dedi.

“Pollyannacılık oynayanlar, gerçekleri söyleyenleri çözüm karşıtı ilan ediyor”

Bazı çevrelerin çözülür hemen yapabilir şeklinde söylemleri olduğunu ama işin gerçekte böyle olmadığını ifade eden Şafaklı, “Gerçek materyaller önümüzde, yapılan ve yapılmayanlar da önümüzde. Nelerin ne kadar mümkün olduğunu da görmekteyiz. Ondan dolayı Pollyannacılık oynayarak hayalcilik hiç gerçekçi değildir. Bunu da dillendirenlere çözüm karşıtı yaftası yapıştırmak da akıl ve bilimle anlaşılamayacak davranışlardır” ifadelerini kullandı.

“AB, KKTC’nin geri kalmışlığına ve altyapısına öncelik vermez”

Olası çözümde AB’nin bölgesel ayrıcalık göstermesinin KKTC’nin geri kalmışlığı ve altyapısı için verilemeyeceğine de işaret eden Şafaklı, “Ekonomimizin uzun vadede çözümlenmesinde KKTC ekonomisi tehlikeye girecektir” dedi.

“Rekabet edebilirlik, tanınmaktan daha hayati”

Bir diğer sorunun da KKTC’nin rekabet edebilirlikte de yetkin seviyede olmayışı olduğunun altını çizen Şafaklı, “Biz uluslararası arenada üretimimizle markalaşma ve güçlenerek rekabet edebilme hazırlığı içerisine hiç girmedik. Ve Pollyannacılık oynayanların önemli aktörlerinden biri de bizim ticaret sektörümüzdür. İki de bir de çözüm süreci ve fırsatlar ekonomik patlamalardan bahsediyorlar. Soruyorum barış olması halinde sizin rekabet edecek gücünüz var mı, kurumsal, idare yapısı açıkların tespiti ile değişim sürecine girildi mi? Hayır. Bunlar olmadan ekonomi patlamaz. Tanınıp tanınmamak belirleyici değildir asıl belirleyici aktör rekabet edebilirliktir. Ekonomimizin rekabet edebilirliğin olmamasından mütevellit bir de ekonomik tokat yemeyle karşı karşıya kalabilir” ifadelerini kullandı.