Eniz Orakcıoğlu

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis'in "Güzelyurt verilmeden çözüm olmaz" şeklindeki açıklamaları Ada'nın Kuzey'inde büyük yankı uyandırırken, Yeni Bakış, Rum liderin açıklamalarıyla ilgili Güzelyurt Milletvekillerinin görüşlerine başvurdu.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı, UBP Güzelyurt Milletvekili  Dürüst: “Bu beklentiler tamamen hayaldir”

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı, UBP Güzelyurt Milletvekili Kemal Dürüst, Güzelyurt’un Rumların 1974’ten önce bıraktıkları Güzelyurt olmadığını vurgulayarak, “Güzelyurt Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir parçasıdır ve öyle de kalmaya devam edecektir. 74 yılından bu güne kadar Güzelyurt’ta çok büyük gelişmeler yaşanmıştır.  Güzelyurt Merkeze yapılan üniversiteyle ve çok yakın bir gelecekte bölgeye inşa edilecek olan Liman projesiyle  rumların artık bu beklentileri tamamen hayal olacaktır.  Bunlar zaten 2004 yılında Annan planına hayır diyerek şanslarını yitirmişlerdir. Aynı zamanda Güzelyurt halkı hiçbir zaman Rum halkının ne zaman gönlü olacak da çözüm olacak noktasını bekleyecek tahammülü göstermez. En az Rum halkı kadar Güzelyurt halkı da çocuklarının geleceğini en iyi şekilde hazırlamakta ve yaşamını kaliteli bir şekilde devam ettirmektedir” dedi.

“Bu söylemler çözümü zorlaştırmaktadır”

Anastasiadis’in açıklamasını talihsiz bir açıklama olarak nitelendiren Dürüst, “Güzelyurt’un iadesi asla hayata geçirilemeyecek bir beklentidir. Biz çözüme karşı bir vizyon ortaya koymamakla birlikte Rum Halkının ‘Kıbrıs adasının her tarafı bizimdir’, ‘Güzelyurt, Paşaköy, Karpaz da bizimdir Girne de bizim olacaktır’ söylemleri çözümü zorlaştırmaktadır. Çözüm her iki halkın da mutluluğunu içeren en az zarar ve en büyük mutluluklarla bunu getirecek olan bir şekilde oluşmaktadır. Oysaki Rum yönetiminin yıllardan beri sürdürmüş olduğu politikalarda sadece Rum halkının veya Rum tarafının kazanımlarını ön planda tutmaktadırlar ve uzlaşmaz olan da, çözümü zorlaştıran da Rum yönetiminin bencil yaklaşımlarıdır” şeklinde konuştu.

Güzelyurt Bağımsız Milletvekili Gündüz: “Güzelyurt halkının tedirgin edilmesi doğru değil”

Güzelyurt Bağımsız Milletvekili Menteş Gündüz ise, Annan Planına en yüksek oranla  "Evet" diyen tarafın Güzelyurt olduğunu ve buna rağmen "Hayır" diyenlerin mükâfatlandırıldığını hatırlatarak, “Şu anda gelinen noktada Annan Planındaki dönemden çok daha ilerdeyiz. O dönemdeki yapı ve şu andaki yapı arasında çok değişiklikler olmuştur ve hayat devam etmektedir. Dolayısıyla Anastasiadis’in bu şekilde konuşması ve insan haklarına uygun olmayan bir şekilde ‘Güzelyurt verilmezse anlaşma olmaz’ gibi söylemlerde bulunarak, Güzelyurt halkını tedirgin etmesi doğru değildir. Bu konuda Başbakan Özgürgün'ün de da bir beyanatı vardır” şeklinde konuştu.

“Bana göre çözüm istenmiyor”

Gündüz, sözlerine şu şekilde devam etti; “Rumların keyfi olacak ve bizi lütfedip kabul edecekler de anlaşma olacak mantığı ile ilerlersek bizim hayatımızın durması gerekir. Bu bakımdan bu söylemlerin arkasında Kilisenin de büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan insan haklarından bahsedilirken, diğer taraftan insanların mağdur edilmesi yönünde söylemlerin yapılması bana göre çözümün istenmediğinin göstergesidir. Bu saatten sonra da Güzelyurt’un verilip verilmemesinden ziyade insanların nasıl daha mutlu, huzurlu olabilecekleri düşünülmesi gerekirken kalkıp da bunların söylenmesi  talihsizliktir.”

“Kıbrıs Türk Toplumunu kendi seviyelerinde görmüyorlar”

Ada'da bir çözümün olacağına inanmadığını vurgulayan Menteş, “Brüksel’e gittiğimizde de sanki Kıbrıs Türk Toplumu, Kıbrıslı Rumların çok aşağısındaymış gibi davranıyorlar ve kendilerini bizden çok yukarda görüyorlar. Sadece buraya geldikleri zaman "Gardaşcım" zihniyetiyle hareket ediyorlar. Bu noktada önemli olan Avrupa’da yaptıkları söylemlerdir ki ben bu konuda hiç iyi birşey görmedim, çünkü hiçbir zaman Kıbrıs Türk Toplumunu kendi seviyelerinde görmüyorlar. Güven yaratıcı önlemler ve telefon hatlarının birleştirilmesi gibi birçok şeyden bahsettiler ama hiç bir şey olmadı. Bunun yanında Güney halkının Kuzey’e geçtiğinde saldırıya uğradığı hiçbir zaman duyulmamıştır, ama Kuzey’den Güney’e geçerken faşistlerin kaç kez halkımızı darp ettiğini duyduk. Ben bunları söylerken çözüme karşı olarak söylemiyorum, tam aksine biz masadan kaçmıyoruz, ama masadan kaçmadığımız sürece Anastasiadis’in bu tür açıklamalarını duymakta ve onların bizden daha çok çözüm istemediklerini görmekteyiz. Güney Kıbrıs’ta nasıl olsa biz Avrupa Birliği’ndeyiz, nasıl olsa mağdur olan onlardır düşüncesi ile hareket ediyorlar, ama 2016 yılı sonunda sorun çözüme ulaşmazsa mevcut statükonun artık kalıcı olacağının tüm dünya tarafından bilinmesi gerekmektedir” dedi.

CTP Güzelyurt Milletvekili Çağlar: “Asıl olan masada konuşulanlardır”

CTP Güzelyurt Milletvekili Mehmet Çağlar ise, Anastasiadis’in söylemlerinden ziyade önemli olanın müzakere masasında konuşulanlar olduğunu belirterek, “Masada Liderler resmi anlamda ne konuşuyor, kayıtlara ne geçiyor esas önemli olan bunlardır. Bunun dışında zaman zaman her iki lider bir takım demeçler veriyor, tabi ki gerek iç kamuoyuna gerekse farklı noktalara, liderler bu açıklamaları yaparken dikkatli olmak zorundadırlar. Bence as olan masada ne görüldüğüdür. Tabi ki 1980’li yıllardan beri Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın döneminden günümüze Güzelyurt ve Maraş gibi konuların masada konuşulan konulardı, ama masada konuşulacak başka konular da olacaktır. Örneğin; Annan Planı dönemindeki haritalar şu an rotada yoktur. Elbette ki Annan Planındaki birtakım birikimler, temel noktaların değişebileceği bir süreç yaşıyoruz” dedi.

“Mülki anlamda verilmeme durumu da vardır”

Güzelyurt konusunda da farklı bir takım alternatiflerin görüşüleceğini düşündüğünü anlatan Çağlar, “En temelde Rumlara verilecek olan bölgelerin Annan Planında hem idari, hem mülki olarak verileceğini bilmekteydik, ama artık idari anlamda verilip mülki anlamda verilmeme durumu da ortadadır. Belki Güzelyurt’un bir bölümü idari yönetim olarak Rum Yönetimi altında olabilir, ama mülkü elinde tutanlar belirlenen standartlara göre kalmak isteyenlerin kalabilecekleri şartlar ortadadır. Zaten Kıbrıslı Rum sivil toplum örgütleri ve bireylerle de görüşüldüğünde Güzelyurt’a dönebilecek insan sayısının pek olmadığı belirtiliyor, artı belirlenen kriterler ve standartlar oralarda da geçerli olacaksa ki masada öyle konuşuluyor 40 yıldır Güney göçmeni olarak buraya yerleşen insanların zaten o mülk sahibinden daha fazla bir şekilde mülkü kendinin alması söz konusu olabilecektir. Bunun dışında Güzelyurt’un bir bölümü idare ve yönetim olarak Rumlara verilebilir, ama yanında Türk yönetiminde kalacak bir bölge de olabilir. Kısacası bunlar masada konuşulacak konulardır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Söylemler iç kamuoyu için yapılmaktadır”

Çağlar,  sözlerine şu şekilde son verdi; “Özellikle Kuzey'de 20 Temmuz, Güney'de de 15 Temmuza yaklaşıldığı bu günlerde bu tür demeçlerin  iç kamuoyuna verildiği tartışma götürmemektedir. Bunları elbette duyacağız ve dikkate alacağız ama bunlarla politika yapmak yerine, masada nelerin görüşüleceği konusuna bakmak gerekiyor”

CTP Güzelyurt Milletvekili Erçal: “İade sözünü hiç sevmiyorum”

CTP Güzelyurt Milletvekili Hüseyin Erçal da, Rum Lider Anastasiadis’in ‘Omorfo iade edilmezse anlaşma olmaz’ söylemini yorumlayarak 2004 yılından bu yana iade sözünü hiç sevmediğini vurguladı. “Ortaya çıkacak olan bir çözümde, kağıt üzerinde zaten bir çizgi olacak” diyen Erçal, “Bu nedenle olası bir çözümde belirlenen kriterler çerçevesinde bu mülk sorunu çözümlenecek. Mülk ile ilgili hattın düz olması yönünde bir önerimiz var. Bu çizginin Güney'inde kalanı Güney idaresinde, Kuzey'inde kalan kuzey idaresinde olmasını öngörüyor. Anastasiadis’in yaptığı söylem gibi ortamı germek, görüşmelerde ve insanlar üzerinde olumsuz etki yaratmak için bu tip  demeçlere anlam veremiyorum” şeklinde konuştu.

“Böyle bir ifadeyle ortamı germenin anlamı ne?”

Anastasiadis’in bu tür demeçlerinin, çözüm sürecini yıprattığını belirten Erçal, “Bu demeçler muhtemelen pazarlık amacı ile yapılan söylemlerdir ki çözüm havasının biraz gerilemesinden dolayı bir anlaşmazlık durumunda suçu karşı tarafa yıkmak için ortaya koyulan manevralardır diye düşünüyorum. Yoksa bizim de yıllarca bir çakıl taşı vermeyeceğimiz yönünde demeçlerimiz olmuştur. Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra, Rum ve Türklerin yeni hayatlar kurduktan sonra böyle bir ifadeyle ortamı germenin ne anlamı olduğunu biklmiyorum” diye konuştu.