Özge Kizir

Eski sağlık bakanlarından DP Lefkoşa Milletvekili Dr. Mustafa Arabacıoğlu, kliniklerin kapatılması halinde an bugünkü sağlık sisteminin aranacak duruma geleceğini savundu. Sağlık eski bakanlarından Eşref Vaiz de, “Önce sağlık hizmetlerini iyileştirselerdi, zorunluluklara göre maaş dağılımı yapılırdı. Zaten herkesi full time yapmaya çalışırsanız, bizdeki mevzuata göre herkese istediği ya da arzu ettiği maaşı veremezsiniz” dedi. 

Eski sağlık bakanlarından Dr. Mustafa Arabacıoğlu ile Dr. Eşref Vaiz, katıldıkları bir televizyon programında sağlık sisteminde yaşanan sıkıntılar ve hekimlerin istifaları konusunda değerlendirmede bulundu. 

Genel Sağlık Sigortası’nın 6 ay içinde uygulamaya girmesi konusunda şoke olduğunu ifade eden Mustafa Arabacıoğlu, “Parti olarak bununla ilgili bir çalışma taslağı görmedik. Yasa geçebilir, fakat uygulamayla maddi ve mali yönden kaynak gelirse, geçtikten sonra uygulanabilir. Çünkü klinik kesintisiyle hazne oluşturmam gerekirken, o hazneyi Türkiye buraya gönderecekse önemlidir. Mesela kimlerle sözleşme yapılacak? Türkiye’den gelen belli gruplarla anlaşma yaparsan, bu durum diğer hekimleri tamamen devre dışı bırakır. Her şeyi düşünmek gerekir” şeklinde konuştu.

“Hastam ölüyordu…”

Türkiye ile KKTC’nin durumunun çok farklı olduğunu belirten Arabacıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Örnek vermek gerekirse Dr. Mustafa Erbilen Sağlık Bakanı olduğu dönemde hastanede çalışıyordum. O zaman da klinikler kapanmıştı. Hiç unutmuyorum küçük bir muayenehanem vardı. ‘Kapatalım’ dedik. Kapattığımda ise bu sefer elimdeki hastalar gitmeye başladı. Kıbrıs küçüktür, ‘bakamam’ diyemezsin. Hasta dışarı çıktığı zaman tepkisi de farklı olur. Hastam ölüyordu. ‘Doktor bize bakmadı, gönderdi’ diyecektir. Fakat Avrupa veya Türkiye büyük bir memlekettir. Sen çıktığında, senin doktor olup olmadığını kimse bilmez. Burada ise doktor olduğunda halkın yüzde 70’i sizi tanır. Bir de ters bir harekette bulunsan seni asla unutmaz.” 
“Bugünkü sağlık sistemini arayacak duruma geleceğiz”

Dolayısıyla bunlar düşündürücü hareketlerdir. Sistemi kurarken kendi öz yapımıza göre sistem oluşturmamız gerekir. Onun için diyorum ki bizim bir araya gelmemiz gerek. Bunu söylüyoruz, bizim yapmamız gerekenler bellidir.  Çeşitli partiler olarak görüşümüz var. Bir araya gelerek bu işi çözmek zorundayız. Yoksa biz mahkeme kararı ile hekimlerin kliniklerini kapattığımız an, bugünkü sağlık sistemini arayacak duruma geleceğiz. Bunu söylüyorum ve bu kadar iddialı konuşuyorum.”

“Tercih sistemi getirilmeli”

Doktoralara tercih sisteminin getirilebileceğini ifade eden Arabacıoğlu, “Mahkemeler karar verirken önlerindeki yasal mevzuata göre karar verirler. Mahkemeler de yasal mevzuatla karar vermeden, bizim ivedi şekilde ilgili yasaları yapmamız gerekir ki, yasaklı zihniyetten dışarıda olmamız gerekir. Tercih sistemi getirilir. Tercih sisteminde tam gün çalışmak isteyen hekimler varsa tam gün çalışsın, tam gün çalışmak istemeyen hekimler varsa tam gün çalışmasın. Yani tercih bendedir. İhtiyacım varsa alırım, ihtiyacım yoksa ‘benim ihtiyacım yoktur’ derim. Sözleşmeli olarak dışarıya da çık derim. Bu fırsatı vermemiz gerekir” dedi.

“Mühim olan ilgi ile ilgili bir eksikliğimiz vardır”

Hastanelerin donanım bakımında eksik olmadığını kaydeden Arabacıoğlu, “Düşünün emekliliğe 3-5 yıl kalmış bir insanın maaşını bir anda artırırsan, maliyeye ciddi bir boyutta yük biner. Çünkü çalıştığı süre içerisinde 25 yıl dış prim üzerinden emekliliği yatırttın. Emekli istirahat payını maaşın artığı zaman ne kadar verebilirsin? Emekli çıktığı ikramiye maaşını da o sisteme göre almamız gerekir. Yani sistemi çok iyi algılayıp ve yasal olarak düzenlememiz gerekir. Bunları yapamazsak yine söylüyorum bugünkü sağlık modelini arayacağız. Çünkü yani iyi veya kötü bugün bir sistem oluştu. Hastanelerimiz donanım bakımından yetersiz değildir. Kim ne derse desin. Bununla beraber bilgi birikimi konusunda da hekimlerimiz yetersiz değildir. Mühim olan ilgiyle ilgili bir eksikliğimiz vardır” şeklinde konuştu. 

Vaiz: “Bu ülkede en yüksek maaşın ne olduğu belli değildir”

Sağlık eski Bakanı Eşref Vaiz ise sisteme tersten başlanıldığını belirtti. Vaiz, “Önce sağlık hizmetlerini devlet ayağına organize etselerdi ve devlet ayağını iyileştirselerdi, zorunluluklara göre maaş dağılımı yapılırdı. Zaten herkesi full time yapmaya çalışırsanız, herkese istedikleri ya da arzu ettikleri maaşı bizim mevzuatımıza göre veremezsiniz. Bu ülkede en yüksek maaşın ne olduğu belli değildir. Hâkimler hukuk mezunudur ve 4 yıllık okuldan mezundurlar. Otururlar, staj yaparlar, çalışırlar ve sınavla hâkim olurlar. Daha sonra hâkimlik hayatları başlar. Hâkimlerin maaşları neden yüksek? Hâkimler çünkü çok önemli kararlar verir. İnsanın hayatıyla veya hapisliğiyle ilgili karar verir. Karar verirken de rahat olmalıdır. Onun için hâkimlerin maaşı yüksektir” ifadesini kullandı.

“Şimdi bu sisteme baştan başlanılmalı, kamu ayağı esas alınmalı ve organize edilmelidir”

Vaiz, sözlerine şöyle devam etti: 

“Peki, hekimlerin maaşı neden yüksek? Çok uzun bir eğitim yılı varken onlar da insanların hayatına hükmeder. Hatta hâkimlerden daha fazla hükmeder. İnsan kurtarır, ya da yapmazsa kurtarmayabilir. Şimdi bu sistem baştan başlanılmalı. Kamu ayağı esas alınmalı ve organize edilmelidir. Mevcut yasal yürürlükte olan yasa uygulanmıyor. Bunun getirdiği sorunlar, yani benim yaptığım anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulunan o madde, part-full time anlatıyordu. İsteyen dışarı çıkacak 3’e kadar çalışacak, ama 3’e kadar olan çalışmasını da tüzüklerle sınırlandıracaktır. Daha doğrusu açılım getirecektir.”

“Özeli pompalıyorum derken üniversitelerde hoca kalmadı”

Özelleştirilmiş part-full time konusunda değerlendirmede bulunan Vaiz, “Aklın yolu birdir ve olabilecek bir şeydir. Genel Sağlık Sigortası fonu ile Genel Sağlık Sigortası ayrı bir yasayla kurularak hastanelerin özerkliği, denetimi ve israfı Sağlık Bakanlığının önünden alınabilirdi. Yerinden yönetim ilkesi dünyanın her yerinde savunulur ve doğru bir ilkedir. Fakat Genel Sağlık Sigortası özel sektörden hizmet almak için düşünülen bir formül olmaz. O gün Türkiye Sosyal Güvenlik Kurumu adı altında özele 10 yılda korkunç bir para pompaladı. İnsanlarda göreceli ve geçici bir emniyet yarattı. Aslında model olarak çağdaş ve önerilen bir modeldi, ama ne oldu? Devlet hastaneleri ile üniversiteleri çökertti. Genel sağlık sigortası, ya da sosyal güvenlik kurumunun masasına herkesin verdiği hizmetin faturası gider. ‘Özel benim tercihimdir. Ben liberal bir ekonomiyi savunuyorum, özeli pompalıyorum’ derken üniversitelerde hoca kalmadı. Bütün iyi hocalar dışarı çıktı ve üniversiteler artık kendini döndüremez hale geldi” şeklinde konuştu.