Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, Türkiye’den gelecek suyu işletecek işletme ya da işletmecilerin su kuyularıyla herhangi bir bağı olmayacağına işaret etti.

Su kuyularının sayaçlandırılmasının, 1974 öncesinde de var olan bir uygulama olduğunu hatırlatan Şahali, mevcut mevzuatta yer alan ama uygulanmayan yasaların uygulanmasından ibaret olduğunu söyledi. Kuyuların şahıslara ait olmakla birlikte, suyun tüm yurttaşlara ait olduğunu belirten Şahali, devletin tüm yurttaşlar adına, ülkede kullanılan her damla suyu denetlemek ve yönetmekle yükümlü olduğunu vurguladı.

Şahali, iyi tarım uygulamaları ve nitelikli üretimin önemini vurgulayarak,  “Üretimin nitelikli ve pazar değeri yüksek bir biçimde yapılmasıyla Mersin kapısının açık mı kapalı mı olduğunun cevabını ortaya çıkar...Esas olan o kapıdan girecek kriterleri sağlamak ve girdikten sonra da o noktadaki tüketicinin beklentilerine yanıt verecek ürünleri yetiştirmektir” ifadesini kullandı.

Şahali, Genç TV’de konuk olduğu programda yaptığı konuşmada, kaliteli ürünlerle hem Türkiye, hem de AB ülkelerine ürün pazarlamanın mümkün olduğunu belirtti.

Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Mersin Limanı’nın kapısının kapalı olduğu yönünde yapılan değerlendirmelere değinen Şahali, “Türkiye, AB ile gümrük birliği içinde olduğundan, Mersin, AB gümrük sınırıdır aslında. Bu nedenle AB pazarına girebilmek için aranan koşullar Mersin’den içeriye girmek için de geçerli koşullardır. Nasıl ki bizim nitelikli ürünlerimiz hiç bir sıkıntı yaşamadan bu pazarlara ulaşabiliyor, o zaman Mersin kapsının açık olduğu da ayan beyan ortadadır” dedi.

SUYUN TARIMSAL KULLANIMINA YÖNELİK HAZIRLIKLAR

Türkiye’den gelen suyun tarımda kullanılacak kısmının planlanmasıyla ilgili çalışmalar hakkında bilgiler veren Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, su ile ilgili tartışmaların gölgesinde kalan bir çok çalışma olduğunu anlattı.

Şahali, suyun tarımda kullanılacak kısmından sorumlu olacak Su İşleri Dairesi ve Tarım Dairesi’nin son derece hassas bir çalışma içerisinde olduğunu söyledi.

Su İşleri Dairesi’nin suyun yönetimini üstlenecek ve işletmecilerin yürüteceği pratik çalışmaların da yönetim ve kontrol mekanizmasının başında yer alacağını dile getiren Şahali, Tarım Dairesi’nin ise tarımsal amaçlı suyun kullanılacağı alanlardaki ürün çeşitliliğinin gerçekleştirilmesi, toprak analizlerine bağlı olarak farklı dönemlerde hasadı gerçekleştirilerek tüm yıla yayılmış bir hasat imkanını yaratacak üretim planlaması ile ilgili ciddi bir gayret içinde olduğunu vurguladı.

Şahali, mevcut çalışmalar arasında hangi toprakta hangi ürünlerin üretilebileceğine yönelik çalışmaların da olduğunu kaydetti.

“ÖZELE DEVREDİLECEK HAKLAR İŞLETME DÖNEMİNİN SONUNDA KAMUYA DÖNECEK”

Ülkedeki suyun özelleştirildiğine ilişkin eleştirileri yanıtlayan Bakan Şahali, yap-işlet-devret modelinin günün sonunda mülkiyeti kamuya kalacak bir sistem olduğunu vurguladı.

Şahali, “Yap-işlet-devret bir özelleştirme türüdür. Tek başına özelleştirme veya ‘satmak’ diye ifade edilmesini doğru bulmuyorum. Bu yöntemle, yapılması gereken yatırımların gerçekleştirilmesi koşuluyla, belirli bir süre için özele devredilecek olan haklar ve varlıklar, sözleşme sürecinin sonunda yine kamuya dönecek” şeklinde konuştu.

SUYUN FİYATI

Suyun fiyatı ile ilgili endişelerin sorulması üzerine Şahali, bir yandan ülkede mevcut üretimin geliştirilmesini hedeflerken, bunun önüne suyun fiyatını engel olarak koyarak gelişme imkanını ortadan kaldırmanın söz konusu olamayacağını söyledi.

Şahali, suyun mevcut fiyat standardına yakın bir fiyatla halka ulaştırılacağından ve yapılması gereken yatırımların da makul bir sürede gerçekleştirileceğinden kimsenin kuşkusu olmamasını istedi.

Bu konudaki kararı idarenin vereceğini vurgulayan Şahali, “İhalenin teknik ve idari şartnameleriyle yapılacak olan sözleşme, çok net olarak işletmecinin canının çektiği zaman, canının çektiği fiyat politikasıyla hareket edemeyeceğini açık bir şekilde ortaya koyacaktır” dedi.

“SU KUYULARINA SAYAÇ, 1974 ÖNCESİNDE DE VAR OLAN BİR UYGULAMA”

Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Şahali, su kuyularının sayaçlandırılmasının, 1974 öncesinde de var olan bir uygulama olduğunu hatırlatarak, yapılacak olanın, mevcut mevzuatta yer alan ama uygulanmayan yasaların uygulanmasından ibaret olduğunu söyledi.

Kuyuların şahıslara ait olmakla birlikte, suyun tüm yurttaşlara ait olduğunu belirten Şahali, devletin tüm yurttaşlar adına, ülkede kullanılan her damla suyu denetlemek ve yönetmekle yükümlü olduğunu vurguladı.

“İŞLETMECİLERİN SU KUYULARIYLA BİR BAĞI OLMAYACAK”

Şahali, Türkiye’den gelecek suyu işletecek olan işletme ya da işletmecilerin su kuyularıyla herhangi bir bağı olmayacağının da altını çizdi.

Erkut Şahali, şöyle devam etti:

“Bizim suyumuz kalmadı aslında. Dolayısıyla Türkiye’den temin edilen suyun tarımsal amaçlı kullanımının başladığı noktalarda yeraltı su kaynaklarının kullanımına kısıtlama getirilecek. Bu kısıtlama devletimizin ilgili birimleri tarafından yapılacak. İşletmeci veya işletmeciler, yer altı veya yer üstü su kaynaklarımızla irtibatlı olmayacaklar. Hele hele muhtemel su kaynaklarımızla, örneğin yağacak yağmurla hiç bir biçimde irtibatlı olmayacaktır.

İşletmecilerin görevi Türkiye’den gelecek suyun dağıtımı ve bu dağıtımı gerçekleştirecek yeni şebeke ve tesislerin inşasından ibarettir. O nedenle yurttaşlarımızın bahçelerindeki kuyularla ilgili olarak muhatabı işletme değil KKTC devleti olacak”.

HAYVAN HASTALIKLARININ ERADİKASYONU PROJESİ

Hayvan hastalıklarıyla mücadele konusuna da değinen Bakan Şahali, konunun bakanlığın en öncelikli konularından biri olduğunu belirtti. 
Şahali, hayvan hastalıklarıyla mücadele konusunda AB’nin sağladığı kaynakla mayıs ayından itibaren hayata geçirilecek geniş çaplı ve uzun soluklu bir projenin başlatılacağını söyledi.

Projenin hayvan hastalıklarının eradikasyonuyla ilgili olarak saptama, değerlendirme ve giderme konusunda üç aşamalı bir süreç içerdiğini belirten Şahali, bu noktada en önemli sıkıntının hayvan tazminatlarının ödenmesiyle alakalı olduğunu kaydetti.

Şahali, bunun aşılması için de bütçede kaynak yaratılmasına ilişkin özel bir gayret içerisinde olduklarını kaydetti.