Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, Ankara’da dün su konusunda imzalanan anlaşmayla birlikte yeni bir dönemin başlangıcında olunduğunu belirterek, bu günden itibaren en önemli olan şeyin, gelen sudan maksimum fayda prensibine uygun bir biçimde yararlanmak için yapılması gerekenleri yapmak olduğunu söyledi. Şahali, sürecin bundan sonraki kısmında yapılacak olanın bütünlüklü bir proje, doğru şartname, doğuru bir ihale süreci, ve ardından yapılacak doğru bir sözleşmeyle kimsenin korkmasını gerektirecek bir teslimiyet ifadesi olarak yorumlanmasına imkan kalmayacak yeni bir entegre su yönetim ve işletim sisteminin tesis edilmesi olduğunu ifade etti.

ŞAHALİ: ANKARA’DAKİ TEMASLAR EŞİTLERARASI BİR TEMAS OLDU

Sim TV’de katıldığı Radyo Gazetesi programında Damla Dabiş Özel’in, Ankara dönüşü su konusundaki sorularını yanıtlayan Bakan Şahali, Ankara’da gerçekleşen temasların, eşitlerarası bir temas olduğunun altını çizerek, Başbakan Kalyoncu’ya tüm ülkelerin başbakanlarına uygulanan devlet protokolünün uygulandığını belirtti. Şahali, gerek başbaşa görüşme gerekse heyetler arası görüşmelerin tam bir eşitlik ve mütekabiliyet çerçevesinde gerçekleştiğini ifade ederek, bunun Türkiye Cumhuriyeti’nin konuya gösterdiği önemin bir göstergesi olduğunu kaydetti.

“BUNDAN SONRA YAPILMASI GEREKEN SUDAN MAKSİMUM FAYDAYI ELDE ETMEKTİR”

19 Temmuz 2010’da başlayan bir sürecin dün noktalanarak yeni bir sürece girildiğini dile getiren Şahali, hükümetin yönetme görevinin bir gereği olarak ulaşılan noktayı uygun bularak su metnini imzaladığını ve bu anlaşmanın uluslararası nitelikli bir anlaşma olduğunun altını çizdi. Şahali, bu noktadan sonra yapılması gerekenin, suyun yararlanıcısı konumunda olan KKTC’nin gelen sudan hem evsel kullanım amaçlı hem de tarımsal kullanım amaçlı maksimum fayda prensibine uygun bir biçimde yararlanması için yapılması gereken her ne varsa eksiksiz bir biçimde yapılarak, ülkemizde suya hasret dönemin sonlanmasını sağlamak olduğunu dile getirdi. Şahali, su ile ilgili tartışmalara da değinerek, ülkenin yaşamına sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için gereken suyun tükenme noktasına geldiği ülkemizde, konuya bunu gözardı etmeden yaklaşılması gerektiğini söyledi. Şahali, “Elbette siyaseten kendi kendini yönetme iddiamız, kendi kendine yeter vaziyette olma iddiamız suya olan ihtiyacımız nedeniyle zaafiyet içinde olmamalı. Ama suya hiç ihtiyacımız yokmuş gibi de hoyrat bir tavır içerisinde olmak ve bu anlaşmanın özellikle içeriğini çarpıtmak, olmayanları varmış gibi göstermek ilerisi için umut vaad eden bir durum değildir” şeklinde konuştu.

dsc_0025-004.jpg

“SU MEVCUT EKONOMİK KOŞULLARIMIZI ZORLAYACAK BİR FİYATA OLMAYACAKTIR”

Suyun değerinin sadece maliyetten ibaret olmadığını belirten Şahali, bunun yanında yatırım ve işletme maliyetlerinin de söz konusu olduğunu dolayısıyla su fiyatı ile ilgili somut bir rakam vermenin ihale süreci öncesinde mümkün olmdığını vurguladı. Şahali, ihale sürecine katılacak şirketlerin maliyet, suyun satış fiyatı ve işletme süreleriyle ilgili bir rekabet içerisinde olacağını da söyleyerek, su fiyatı konusunda yorumlar yapmanın suyun fiyatına etki edecek bir yaklaşım olacağından, kaçınılması gerekliliğinin altını çizdi.  Şahali, “Gelecekte oluşacak fiyat hem evsel kullanım bakımından hem tarımsal kullanım bakımından mevcut ekonomik koşullarımızı zorlayacak bir fiyat olmayacaktır” dedi.  

“İHALE SÜRECİ ÖNEMLİ”

İhale sürecinin önemine vurgu yapan Şahali, ihalenin önümüzdeki günlerde hayata geçecek AB uyumlu yeni rekabet yasası çerçevesinde şeffaf, kamu yararını gözeten bir anlayışla sürdürüleceğini kaydetti. Şahali, yapılacak olanın  bütünlüklü bir proje, doğru şartname, doğuru bir ihale süreci, isabetli bir karar ve ardından yapılacak doğru bir sözleşmeyle kimsenin korkmasını gerektirecek bir teslimiyet ifadesi olarak yorumlanmasına imkan kalmayacak yeni bir entegre su yönetim ve işletim sisteminin bu ülkede tesis edilmesi olduğunu söyledi.

“BU ÜLKENİN EKONOMİSİNE ESAS KATKI TARIM AMAÇLI SUYUN SEKTÖRE İLETİLMESİYLE GÜNDEME GELECEK”

Suyun tarımda kullanılması ile ilgili takip edilecek politikanın sorulması üzerine Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, ülkenin ekonomisine esas katkının tarım amaçlı suyun sektöre iletilmesiyle gündeme geleceğini vurguladı. Şahali, mevcut üretim sektörlerinin korunması ve çeşitlendirilmesi olmak üzere iki yaklaşım söz konusu olduğunu dile getirerek yılın tamamına yayılmış bir üretim dönemi ve hasat imkanlarının tarımın ekonomiye yapacağı katkıda son derece önemli olduğunu ifade etti. Şahali, öncelikli hedeflerinin suyun öncelikle aküfer bölgelerine ulaştırılması ve niteliğini yitirmiş aküferlerin su miktarı ve kalitesinin artırılması olacağını belirtti. Şahali, girdi unsurlarındaki kalitenin artışıyla birlikte ürün kalitesinin de artacağına değinerek, buna bağlı olarak tarım sektörünün istihdam ve gelir yaratma kapasitesinin de artacağını söyledi. Çözüm koşulunun oluşmasının ülkemizde üretilen ürünlerin pazarlanabilmesi açısından önemli bir fırsat ifadesi olduğunu belirten Şahali,  ancak mevcut koşullarda dahi pazarlanabilir ürünler üretmenin önemini vurguladı. Ürünlerin pazarlanabilmesi için en önemli unsurun fiyat olduğunu kaydeden Şahali, son çeyrek yüzyılda ön plana çıkan gıda güvenliğiyle birlikte ürünlerin fiyatı yanında standardıyla da satılabilir nitelikte olması gibi bir zorunluluk olduğunu söyledi. Şahali, bu konuda istenilen noktada olunmadığını belirterek son açıklanan destek programıyla sertifikalı üretim, iyi tarım uygulamaları ve organik üretimi özel olarak ve yüksek noktadan desteklemeye başladıklarının altını çizdi. Şahali, bunu yapmaktaki esas amaçlarının ise özellikle satın alma kabiliyeti yüksek olan Avrupa pazarlarına girmenin yolunu açmak olduğunu söyledi. Şahali, bu sürecin, niteliği artırılmış suyla başlatılacak ve sürdürülecek olmasının tarım ekonomisi bakımından önemli olduğuna değindi.