Deniz Abidin

KKTC'nin çevre politikası olmadığını belirterek, her şeyin geçiştirildiğini, sadece çevre konularında değil, birçok sorunla karşı karşıya kaldığımızı söyledi. Sahir, her sorunun yüzeysel olarak geçiştirildiğini belirterek, ülkesel fiziki planın henüz tamamlanmadığını belirtti. Sahir, ülkesel fiziki plan için mevzuatın olmadığını ifade ederek, sadece öneri demetinden ibaret olduğunu kaydetti. Sahir, sunulan önerilerin bazen yanlış algılandığını söyleyerek, Lefkoşa Master Planı'na değinerek, şunları söyledi: "O dönem tartışmaların içinde bulundum. Güney Kıbrıs planın yarısını uyguladı. Biz uygulayamadık. Orada yapılmaması gereken her şeyi yaptık. Sonra toparlanmaya çalışıldı, ancak ne kadar toparlandığı ortada. O dönem bakıldığında Lefkoşa Din Sitesi denilen noktayla Yeni Kent denilen noktada bitiyordu. Önce Kanlıköy Ovalarına kadar doldu, Aşıklar Tepesine kadar taştı. Hamitköy Ovalarının tepeleri doldu. Sonra plan yapıldı"

"Çevre sermaye olarak görülüyor"

Sahir, altyapı eksikliklerinin  ömür boyu dönüşü zor olan sorunları da beraberinde getirdiğini belirterek, ülkenin pahalı bir tabloyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Girne'nin bunun bir örneği olduğunu dile getiren Sahir, tüm bunların nedeninin biriken programsızlık olduğunu kaydetti. Sahir, siyasileri ülkeye hizmet verecekler diye halkın seçtiğini belirterek, "öyle olmuş olsaydı, bu kadar sırıtmazdı" dedi. Sahir, usülsüzlüklerin toplumda teşvik gördüğünü ifade ederek, çevre konusunda da bunun böyle olduğunu, çevrenin hep sermaye olarak görüldüğünü söyledi. Sahir, ülkenin çok değerli yerleri olduğunu belirterek, ülkenin kültürü ile çarpılmış duruma geldiğini kaydetti. Sahir, ülkenin homojen bir yapısının olmadığını belirterek, o nedenle analiz yapılamadığını söyledi. Sahir, eğitimin şart olduğunu belirtti.

"Dünyalı olmayı unuttuk"

Sahir şunları söyledi: "Eğitim şart. Bugüne kadar yapmadığımız ayıp. Onu bile öteledik. Çevre bir bilim dalı bile değildi. Ancak ben çocukluğumda okulda gördüğüm o çevreci bakış tarzını  hatırlıyorum. Bugün okulların hiçbirinde bunu göremiyorum. Biz farkında olmadık. Çevresel bakışı ortaya çıkarmadık. Dünya birçok şeyle uğraşıyor diyoruz ama biz herşeye sermaye olarak bakıyoruz. Aslan da yiyor ama biz israf ederek alıyoruz ancak yetmiyor. Başkasının aç kalması umurumuzda değil. O kadar çok bencilleştik ki dünyalı olmayı unuttuk. Başka bir yerdeki çevre felaketinin bile bizi ilgilendirdiğinin farkında değiliz. Biz kendi yorganımızı 1995 yılında yaktık. Ardından bir yangınla battaniyemizi de yaktık. Zeytinlerimizi haruplarımızı kestik. Bütün meyve ağaçlarımızı keserek beton diktik. Dümdüz toprak olan arsaları bile betonla kapladık. Doğaya nefes alma şansı bırakmadık"

"Su emici yüzeyler kapatıldı"

Sahir,  İngilizin 1940'lı yıllarda yaptığı düzenlemeyi hatırlatarak şöyle dedi: "Bir alanın belirli bir yerini doldurabilirsiniz. Biz bugün her alanı betonla  kaplıyoruz. Neden? Çünkü su çekecek ve sistemi hafifletecek. Bu mükemmel değildi, ancak o günün koşullarında iyiydi. O dönem bir parsel adasının etrafına hiçbir yere ulaşmayan kaynatılmamış borularla bir ring yapmıştı. Onun da altına kaldırımlarla suyun geçmesi için menfez yapmıştı. Su oradan geçip yer altında kaybolabiliyordu. Bahçelerdeki ağaçlar da onu emiyordu. Bugün tüm bunları kapattık. Kapatmanın ötesinde bahçedeki su emici yüzeyler de kapatıldı. Şimdi her damla su yola akıyor. Meteorolojinin ibreleri kırmızı değil ama sular bizi her zaman basıyor. Buna en güzel örnek bugünkü Sanayi Bölgeleridir"

Sahir, Lefkoşa Sanayi Bölgesi olarak kurulan alanın sulak bir alan olduğunu, eskiden medoş lalelerinin olduğunu ifade ederek, Lefkoşa Master Planı yapılırken  bunu dile getirdiğini belirtti. Sahir, verilen cevabın, alanın kısıtlı olduğu, önleminin alınabileceğinin söylendiğini kaydetti. Sahir, hiçbir önlemin alınmadığını belirterek, Lefkoşa Sanayi Bölgesi'ne girişte bulunan Doktoroğlu iş yerini 27 kez su bastığını anlattı.

"Memleketi sattık ama para kazanamadık"

Sahir, Salamis Bay Otel'in kendi arıtma tesisi olduğunu belirterek, bugün Bafra dahil birçok tesisin denizleri kirlettiğini söyledi. Sahir, arıtma tesisinin ya eksik yapıldığını ya da çalıştırılmadığını kaydetti. "O kadar çok dağınık yapılaşmalar var ki kanalizasyon sistemi kurmak çok zordur"diyen Sahir, Girne'nin hergün yapılaşmakla karşı karşıya kaldığını anımsattı.

Sahir, "Güzelyalı'dan Tatlısu'ya kadar bir betonlaşma söz konusu. Biz bilimsel bir akademik çalışma yaptık. Korkunç bir sığabilirlik ortaya çıktı. Yaptığımız hesaba göre, Güzelyalı'dan Tatlısu'ya kadar her konut için 120 metre kare olarak düşünüldüğünde ve her bir konuta  4 kişi koyduğumuzda  8 milyon yapıyor. Kim bunlar? Nereye gelecekler? Neden gelecekler, hangi kaynağı kullanacaklar? Bunları planlamamız lazım. Satın da para kazanın mantığı var. Memleketi sattık ama para kazanamadık. Servis yok, yol yok. Gelen de kaçıyor. Böyle bir sistemi beslemeniz için 10 kat zengin olmanız gerekir. Böyle bir ortamda kim sizin  evinizi gelir alır? Böylece siz bu ülkeyi körlemiş olursunuz"

"10 kat sınırlamasıyla 4 milyon sığabilirlik"

Sahir, sistemin yozlaşmayı getirceğine dikkat çekerek,insanın kalitesinin standartını çizdiğini ve bu çizginin sosyal geleceği tanımladığını kaydetti. Sahir, Girne Belediyesi'nin bunun için bir emirname hazırladığını söyleyerek, bu rakamın 8'den 2,5 milyona  düştüğünü belirtti. Daha sonra bir kaç ay sonra birilerinin gelerek, özgürlük öne sürerek isteyen istediğini yapsın dediğini  ve 10 kat sınırlaması getirildiğini hatırlatan Sahir, 4 milyon sığabilirlik olduğunu anlattı. Sahir, bunun bir an evvel düzenlenmesi gerektiğini söyleyerek, ne kadar yer kurtarılırsa kalitenin düşmesinin önleneceğini belirtti.

"Ülkemizde yüzlerce atık alan mevcut"

Sahir, Yeşil Barış Hareketinin, Dikmen Çöplüğü'nün kapatılması için çok mücadele verdiğini söyleyerek, 7 kez eylem yapıldığını, dünya tarihinde bir ilk olan atık bir alanda 23 ayrı sanatçı ekibinin konser verdiğini kaydetti. Sahir, yine o tarihlerde Yeşil Barış Hareketinin 7 kişiyle Brüksel'e giderek kamp kurduğunu hatırlattı. Sahir, "AB'nin dikkatini çekti ki bu proje hayata geçti. Ancak ne oldu? Ülkemizde yüzlerce atık alan mevcut. Biz o sistemi hala daha oturtamadık. Biz hala daha çevre politikası koymamanın yanında işleyen bir atık politikası da üretemedik" diye konuştu.

"Sıfır bütçeyle kampanya başlattık"

Doğan Sahir, geri dönüşümün dünyadaki örneklerinin görülmekte olduğunu anlatarak, "biz bunu nasıl yapabiliriz" diyerek, sıfır bütçeyle kampanya başlattıklarını söyledi. Sahir, belediyelerle de görüştüklerini anlatarak, atıkların belli bir yere toplanması üzerine çalışma başlatıldığını söyledi. Sahir, 18 belediye ile  çalışıldığını  söyleyerek, bu ilginin kalıcılaşması için eksik donanımların sağlanması için AB'ye başvurduklarını, "Umut Proje"adı altında eksikliklerin tamamlanacağını kaydetti.

Sahir, fikirsel ve düşünsel olarak emek vermek gerektiğinin altını çizerek, Yeşil Barış Hareketi ile çalışacak gönüllülere ihtiyaç olduğunu söyledi. Sahir, "Çevre hepimizindir. Biz atıklarla uğraşmaktan zevk alan insan grubu değiliz. Bizim ifade ettiğimiz,  herkesin güzelliklere sahip olmasını sağlamaya yönelik farkındalık yaratmaktır" diye konuştu.