Özge Kizir

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Program Koordinatörü Prof. Dr. Salih Saner, Mısır’ın bulmuş olduğu yeni 30 trilyonluk bir sahanın uzantısının da Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesi içerisine girdiğini belirterek, Kıbrıs Türk tarafının bu konuda görüş belirtecek pozisyonda olması gerektiğini vurguladı.

Dış dinamiklerde yaşanan doğalgaz sorununda Kıbrıslı Türklerin de söz sahibi olması gerektiğini ifade eden ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Program Koordinatörü Prof. Dr. Salih Saner, “Bizim ağırlık koyarak, alınacak olan kararlarda görüşümüzü belirlememiz gerekir” dedi.

Mısır’ın, yeni bulunan kaynaklarla kendine yetecek ve kalanını dışa ihraç edecek bir duruma gelmesi konusunda değerlendirmede bulunan Saner, “Mısır’ın petrol bulmasıyla ülkede bütün planlar alt üst oldu. Yani İsrail veya Kıbrıs gazını biz alırız, bu durum İsrail’in çok işine yaramazdı ama Kıbrıs’ın çok hoşuna giden bir fikirdi. Hala daha bunu devam ettirmeye çalışıyorlar. Önceden ‘Mısır üzerinden satarız diyorlardı’ şimdi, uluslararası yasalara göre bunun sahibi de Kıbrıslı Türklerdir. Dolayısıyla bizim ağırlık koyarak alınacak olan kararlarda görüşümüzü belirlememiz gerekir. Kararları etkilememiz gerekir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Mısır, İsrail’in gazını almayacak”

Yaşanan ekonomik gelişmelerin siyasi boyuta taşındığına dikkat çeken Saner, “Geçen gün özellikle İsrail ile Mısır’ın arasında 16 milyar dolarlık bir dava ortaya çıktı. İsrail Mısır’ı dava etti. Boru hattından gaz alıyorlardı. Bu aksadığı ve Mısır gazı veremediği için uluslararası mahkeme tarafından cezaya dönüştürüldü ve Mısır’ın o parayı ödemesini istiyorlar. Ödeyecektir. Bunun üzerine Mısır çok kızıyor ve ‘İsrail’le bundan böyle hiçbir petrol ve hidrokarbonla ilgili bir görüşme veya anlaşma yapmayacağım’ diyor. Şimdi olayın ekonomik boyutundan başka siyasi boyutu da oluşmuş oluyor. Dolayısıyla Mısır, İsrail’in gazını almayacak. Ortada öyle bir durum vardır. İsrail’in dava açması sonucu mahkeme kararıyla Mısır’a bir ceza kesildiği için Mısır, bunu protesto ediyor” ifadesini kullandı.

“Ortada kesinleşmiş bir anlaşma yoktur”

Yunanistan, Mısır ve Kıbrıs’ın enerji konusunda yaptıkları görüşmelere değinen Saner şunları söyledi: 

“Yunanistan, Kıbrıs ve Mısır’ın bir görüşmeleri oldu. Orada hala daha devam ediyorlar. Mısır’a ‘Kıbrıs gazını alacağız’ diyorlar. Ortada kesinleşmiş bir anlaşma yoktur. Şimdi burada Türk tarafının yani bizim de bastırmamız gerekir. Böyle bir durum Rum tarafının vereceği bir karar değildir. Türk tarafının da orada eşit hakkı vardır. Dolayısıyla o karar üzerine bizimde epey karşı görüşler ortaya koymamız gerekir. Hidrokarbon meselesi yüzünden onlar sondaja başlayınca, biz de Barbaros’u bölgeye gönderince görüşmeleri kesmişlerdi. Yani burada şimdi siz bu işe geçerseniz bir anlaşma yapılmış diyelim. Rum gazetelerinin yazdığı şudur: Yunanistan, Mısır ve Kıbrıs üçlüsü bir araya geliyorlar ve böyle gülücükler dağıtıyorlar. Fakat somut bir anlaşmaya daha gitmediler. Gideceklerini söylüyorlar. Biz de diyoruz ki ‘hayır gidemezsiniz’. Bu kararda mademki Kıbrıs Türklerinin de payı vardır, o zaman bizim de görüşlerimizin alınması gerekiyor.” 

“İsrail ile Güney Kıbrıs arasında bir anlaşmazlık vardır”

İsrail’in Mısır’a gaz satma projesinin sekteye uğradığını ifade eden Saner, “İsrail’in Mısır’a gaz satma projesi mahkeme kararından ötürü ortadan kalkmıştır. Kıbrıs’ın içinde de teknik ve politik sorunlar vardır. Yani buradan oraya kadar bir boru hattı döşeyeceksiniz ve Mısır’a vereceksiniz ki, Mısır’ın kendisinin zaten gazı var. Bölgede bir de sınır anlaşmazlıkları vardır. İsrail ile Güney Kıbrıs şu anda sınırda anlaşamadılar. Güney Kıbrıs’ın bulduğu Afrodit sahasının ucu İsrail münhasır ekonomik bölgesi içerisine giriyor. Bu konuda da İsrail ile Güney Kıbrıs arasında bir anlaşmazlık vardır” şeklinde konuştu.

“İsrail gazının tek alternatifi Türkiye üzerinden satıştır”

Hidrokarbon yönünde sıcak ilişkiler olmadığını belirten Saner, “Diğer taraftan Mısır’ın bulmuş olduğu yeni 30 trilyonluk bir sahanın uzantısı da Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesi içerisine giriyor. Bugün için mahkeme kararı nedeniyle İsrail ile hidrokarbon görüşmesi artık yapmıyorlar. O nedenle İsrail gazının tek alternatifi Türkiye üzerinden satıştır” ifadesini kullandı.

“Dış etkenlerde zorluyor”

Dış etkenlerinde çözüm sürecini zorladığını vurgulayan Saner, “Dış etkenler de zorluyor. Zaten Kıbrıs’ı zorlayan etken doğal gazdır. Yani İsrail gazının satışı için Güney Kıbrıs’ın onay vermesi gerekir. O nedenle zorluyorlar. Bir anlaşma olsun ki bu engel ortadan kalksın. O nedenle de ya Kıbrıs bir çözüme gidecek, ya da Güney Kıbrıs İsrail gazının denizaltından Türkiye’ye bağlanmasını onaylayacağı bir anlaşma yapılacak” dedi.

“Çok umut dağıtıyorlar”

Müzakere süreci konusunda değerlendirmede bulunan Saner sözlerini şöyle tamamladı: 

“Gördüğüm kadarıyla karşı taraf tümünü almaya çalışıyor. Çok umut dağıtıyorlar. Bununla beraber tavizler konuşuluyor. Biz bu kadar tavizli bir anlaşmayı desteklemeyiz. Yapılan istatistiklere göre Kıbrıs Türk tarafı bugün için ‘hayır’ diyor. Hem garantiler kalkacak, hem asker çekilecek, hem de toprak vereceksiniz. Fakat ‘hayır’ demek mi iyi, yoksa ‘evet’ demek mi iyi? Bunlar da bizim tarafımızdan tartışılıyor. Yani acaba iki taraf ‘hayır’ derse durum ne olur? Ya da Güney ‘hayır’ derse ve Kuzey ‘evet’ derse durum ne olur? Bunların etkileri ne olacak diye iyi hesaplamak gerekiyor. Bunların içerisinden hangisi daha iyi sonuç verecek, onu düşünmemiz gerekir”