Sendikal Platform, 4 Mart’tan itibaren “Umut Ağacı” temasıyla kitlesel eylemler başlatacağını duyurdu.

Sendikal Platform, Umut Ağacı’yla, “adaleti, hakkı, hukuku, yasaları, sosyal devleti, eşitliği, nitelikli kurumsal bilimsel eğitimi, sağlığı, sendikalaşmayı, insanca yaşama hakkını, barışı, demokrasiyi yeşertmek, umudu, beyazı ülkeye hakim kılmak için yeniden ve yeniden mücadele etmeye devam edeceğini” açıkladı.

Sendikal Platform üyeleri bugün Meclis önünde bir araya gelerek Umut Ağacı projesini tanıttı, basın açıklaması yaptı ve halkı destek olmaya çağırdı.

Basın Açıklamasının okunmasından önce, KTOEÖS Genel Başkanı Tahir Gökçebel, KTÖS Genel Sekreteri Şenel Elcil, Tıp İş Başkanı Sıla Usar İncirli ve BES Başkanı Ulus Arpalıklı birer konuşma yaptı. Basın açıklamasını Sıla Usar İncirli okudu.

GÖKÇEBEL: “TÜM KESİMLER SIKINTI İÇİNDE”

KTOEÖS Genel Başkanı Tahir Gökçebel, CTP-UBP hükümetinin uygulamalarından mutlu olan kimsenin bulunmadığını savunarak, çiftçi, hayvancı, doktor, öğretmen toplumun tüm kesimlerinin sıkıntı içerisinde olduğunu ancak hükümetin halkın refahı adına adım atmadığını söyledi.

Göç yasasını kaldıracağını vaat edip Meclis’e gelenlerin, “vatandaşın üzerinde nasıl daha fazla yük bindiririz, ‘söğüşleriz’ derdinde olduğunu” ileri süren Gökçebel, “En basit yolsuzlukları bile çözemeyen bir hükümetle karşı karşıyayız” dedi.

Gökçebel, hükümetin AKP şirketlerinin yağmasına destek vererek teşvik ettiğini, vatandaşın malını peşkeş çektiğini, sonra da harçlara zam yaparak ekonomiden bahsettiğini iddia etti.

Tüm kamu hizmetlerinin kasıtlı olarak niteliksizleştirildiğini halkın çaresizliğe ve umutsuzluğa itildiğini savunan Gökçebel, 4 Mart’ta başlatacakları Umut Ağacı projesiyle bu çaresizliğin ve umutsuzluğun karşısında durmak için hazır olacaklarını belirtti.

Toplumsal sorunların ancak kitlesel mücadeleyle gerileyebileceğini söyleyen Gökçebel, “sermaye yandaşlarının, mutlu azınlığı oluşturduğu düzen geriletilmelidir” dedi.

ELCİL: “İHANET HÜKÜMETİ VAR”

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, hükümetin icraatlarının toplumsal yapıyı ve iradeyi ortadan kaldıracak noktaya geldiğini belirterek, hükümeti, 2. Dünya savaşında Fransa’da kurulan kolonici hükümete benzetti ve “Şu an ihanet hükümeti var” dedi.

Halkın hükümetin uygulamalarına sabrı kalmadığını söyleyen Elcil, siyasi dayatmalara imza koyanların vatandaşa ihanet ettiğini ileri sürdü.

“Atılan imzalarla, asker, öğretmen, nüfus, elektrik gibi konularda halkın iradesinin elinden aldığını, bunun da işgal, sömürgecilik anlamına geldiğini” öne süren Elcil, dayatmalara sonuna kadar karşı çıkacaklarını belirtti.

İNCİRLİ: “ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ, EŞİTLİK VE ADALETİ YENİDEN HATIRLATACAĞIZ”

Tıp İş Başkanı Sıla Usar İncirli de, halkın, özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet gibi kavramları unuttuğunu, Umut Ağacı projesiyle halka bu kavramları yeniden hatırlatacaklarını belirtti.

İncirli, halkın yitirdiği kavramları hatırlamaya ihtiyacı olduğunu, mücadele ruhunu harekete geçirmek ve halka çaresiz olmadıklarını hatırlatmak için Umut Ağacı ekeceklerini söyledi.

“Umut Ağacı”nda zıtlıklar olacağını, halka karanlığın aydınlıkla, eşitsizliğin adaletle yok edilebileceğini hatırlatmak için mücadele edeceklerini anlatan İncirli, halka neler kaybedildiğini hatırlatmak ve toplumsal değerleri yüceltmek için birlikte mücadele çağrısında bulundu.

İncirli, halkın istemediği hiçbir şeyin hayat bulamayacağını belirterek, halka biraraya gelmek için fırsat yaratacaklarını ve isteklerini dile getirme olanağı sunacaklarını belirtti.

ARPALIKLI: “SÜREKLİ ÖZELLEŞTİRME DAYATMASI ALTINDAYIZ”

BES Başkanı Ulus Arpalıklı ise, ülkenin sürekli bir özelleştirme dayatması altında olduğunu belirterek, ülkedeki tüm kaynakların peşkeş çekildiğini, şimdi de sıranın hayatın en temeli olan suya geldiğini söyledi.

Tüm toplumun silkinip kendine gelmesi gerektiğini belirten Arpalıklı, su konusunun tüm toplumu ilgilendirdiğini ifade etti.

Su konusunda hazırlanan protokole imza atanların tarihe bir kara leke olarak geçeceğini söyleyen Arpalıklı, protokolle tüm yeraltı kaynaklarının peşkeş çekildiğini savundu.

Arpalıklı, devletin denetim yapacağıyla ilgili söylemlerin inandırıcı olmadığını belirterek, “Biz bu yalanları çok duyduk” dedi.

“Hayatımızı satmalarına izin vermeyeceğiz” diyen Arpalıklı, belediyede örgütlü sendikalar olarak çok radikal kararlarla bu işin olmaması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını ve herkesten destek beklediklerini belirtti.

BASIN AÇIKLAMASI

Sendikal Platform’un basın açıklamasında, ülkede yasa tanımazlık, torpil, partizanlık, ayrıcalık, yolsuzluk, ayrımcılık, kayırmacılık gibi usulsüzlüklerin kader yapıldığı belirtilerek, “Eğitim, sağlık gibi temel hizmetler metalaştırılmış, niteliksizleştirilmiştir” denildi.

Çevre katliamlarının, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların bizzat hükümetler, yetkililer tarafından yapıldığı ya da ses çıkarılmadığı savunulan açıklamada, asgari ücret, HP, eşel mobil gibi önemli olguların anlamsızlaştırıldığı, buna karşılık alım gücünün her geçen gün yok edilerek orta sınıfın ortadan kaldırıldığı kaydedildi.

Özelleştirme, sosyal güvensizlik, göç yasası gibi yasalarla kazanılmış tüm haklara saldırıldığı anımsatılan açıklamada, “Bir yandan borcunu ödeyemeyenlerin içeri tıkıldığı, diğer yandan vergi afları, peşkeş çekilen, batırılan halkın kurumları ile milyarlarca lira devlet eliyle şirketlere, sermayeye aktarılmıştır ve aktarılmaya devam edilmektedir” denildi.

Sendikal Platform bildirisinde, ülkenin kuzeyinin kumarhaneler, gazinolar, gece kulüpleri, mafya, uyuşturucu cehennemine çevrildiği ileri sürülerek arazilerin ve kurumların yabancı sermayeye yağmalandığı görüşü ifade edildi.

Çözüm ve barış, nüfus, eğitim, sağlık gibi temel politikalarda bile hükümetlerin ne dediğinin anlaşılmadığı savunulan açıklamada, uygulamada sermaye desteklenirken kamusal olması gereken hizmetlerin de değersizleştirildiği, niteliksizleştirildiği savunuldu.

“NE YAMA, NE REHİN”

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi;

“Kıbrıs Türk toplumu kendi ülkesinde insanca bir yaşam; çözüm ve barış talep etmektedir. ‘Ne yama, ne rehin’ politikaları ile de 80 binlerle birlikte meydanlarda iradesini net olarak ortaya koymuştur.

Bugün çalışanlar, esnaf, çiftçi, hayvancı, üretici, işsizler, öğrenciler kısacası halk ülkemizin gidişatından ve yaratılan sistem(sizlik)ten memnun değildir. Sadece küçük bir azınlık olan sermaye sahipleri, yaratılan soygun düzenindeki ayrıcalıklardan tatmin ve memnun görünmektedir.

Ülkemizde umutsuzluk hakim kılınmıştır. Siyasete olan güven yitirilmiştir. AKP-CTP-UBP hâlâ suyun özelleştirmesini, paketin dayatılmasını tartışmaktadır.

Bu umutsuzluğu / kara tabloyu; umuda / beyaz tabloya boyamak için ‘Umut Ağacı’nı dikeceğiz. Umut Ağacımızın adalet, hak, hukuk, yasa, sosyal devleti, eşitliği, nitelikli kamusal, bilimsel eğitimi, sağlığı, sendikalaşmayı, insanca yaşama hakkını, barışı, demokrasiyi yeşertmek / umudu / beyazı ülkemize hakim kılmak için yeniden ve yeniden mücadele etmeye kararlıyız.

Kıbrıs Türk toplumu çaresiz, umutsuz değildir.

Yine meydanlarda ülkesine, onuruna sahip çıkacaktır.”