Özlem Çimendal

Yeni Bakış'a konuşan sendika yetkilileri,Su krizinin hükümetler arası şantaja doğru evrildiğini, Türkiye’nin KKTC’ye dayatmaya çalıştığı “imzalar yoksa, para da yok” mantalitesini, KKTC hükümetlerinin de maaşları hedef göstererek, topluma yapmaya çalıştığına işaret edrek, “Su meselesiyle bu konu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Maaş meselesiyle su konusu tamamen şantaj olayına dönüştü. Maaşlar konusunda ortaya konan tutum bir şantajdır. Para yok söylemleri artık inanırlılığını yitirdi. Kasada para yoksa bırakıp gitsinler. Yaptıkları danışıklı dövüştür” değerlendirmesinde bulundu.

Kamu-İş Başkanı Sami Dilek: “Maaşlar halka koz olarak kullanılamaz”

Bugüne kadar vatandaşa su konusunda tatmin edici bilgi verilmediği gibi, geleceğinden endişe duyan halka bir de maaşlar üzerinden  şantaj yapıldığını savunan Sami Dilek, “Maaşlar üzerinden politika yaparak insanların geçimini sağladığı, hakları olan maaşlarının koz olarak, tehdit olarak kullanılmaz. Hükümet tarafından toplumun tüm kesimleri huzursuz edilmiştir. Daha önce de 13. Maaşlar konusunda aynı açıklamalar yapılmış ve çok büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Bugün herkes borcunu harcını kapamak için aybaşı alacağı maaşları beklerken çıkıp bu ay maaşların yarısını ödeyebileceğiz diyorlar” şeklinde konuştu.

“Kasada para yoksa bırakıp gitsinler”

Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün Şubat ayı maaşlarının belediyeler ve sosyal yatırımlar dışında iki taksit halinde ödeneceğini açıklayıp, topu Başbakan Kalyoncu'ya atmasını da yorumlayan Dilek, “Kasada para yoksa bırakıp gitsinler” dedi.  KKTC’de para yok söylemlerinin artık inanırlılığını yitirdiğine değinen Dilek, “Bu ülkede birçok kaynak var. Birçok iş yerimiz, otellerimiz ve bunlardan alınan vergilerin bir işleyişi var. Devletin alacakları da keza. Bunların üzerine giderek kaynağı bulsunlar. Görevleri budur zaten” şeklinde konuştu.

“Halkı kaosa sürükleyerek, sindirmeye çalışmaya kimsenin hakkı yok”

Türkiye’yle Ekonomik İş Birliği Protokolü’nün henüz imzalanmamış olması, üzerinde mutabakata varılan ve halk tarafından da karşı çıkılan metnin imzalarının atılamamasının bedelinin halka yarım maaş ödeyerek çıkarılamayacağının altını çizen Dilek, “Halkı çalışanı bu noktayla baş başa bırakıp yargılamaya, kaosa sürüklemeye ve maaş kriziyle sindirmeye çalışmaya kimsenin hakkı yoktur” diyerek,  hükümetin danışıklı dövüş yaptığını söyledi. Sami Dilek, Halka açık ve net bilgi verilmediği gibi bir de üstüne, birtakım imzaları atmazlarsa ödemelerde sıkıntı yaşanabileceği baskısı da oluşturulduğuna işaret etti.

“Bunalıma sokularak, kaosa sürükleniyoruz”

Hükümetin takındığı tavrın halkı bunalıma sokup, kaosa sürüklemekten başka bir işe yaramadığının artık görülmesi gerektiğini anlatan Dilek, “Bugün ülkede kundaklamalar, mafyaların hesaplaşması aldı başını gidiyor. Günün sonunda bu ülke nereye varacak? Halkı hak ettiği maaşla tehdit edip boğarak, toplumu felakete sürüklemeye hakları yoktur” dedi.

“Halk mücadele verecek”

Toplumun artık büyük bir mücadeleye gireceğini ifade eden Dilek, halkın artık her şeyden bıktığını söyledi. Dilek, “Her aybaşı endişe ve sıkıntısı içerinde insanlar parasını alıp almayacağını merak ediyor. İnsanlar artık keseilen elektriklerinin açtırılması için  bizleri arıyor. Sosyal hizmetler parası alanların, ihtiyaçlı insanların artık dayanacak gücü kalmamıştır. İnsanlar birbirilerinden 100-200 TL borç alma, ödenince tekrar ödeme yapacağı mücadelesi vermektedir artık” şeklinde konuştu.

“Açıklamalar, çocukça ve beceriksizlikten başka bir şey değil”

Bugün hükümet yetkililerinin her defasında “para yok, kaynak yok, ödeme yapamayacağız” gibi açıklamalarının çocukluktan beceriksizlikten başka bir şey olmadığını söyleyen Dilek, “Yeter artık. Bu saçma sapan görüşleri ortaya atmasınlar. Kendi aralarındaki sorunları çözmek için bu halkı kullanmasınlar” dedi.

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil: “Su krizi, maaşlar üzerinden şantaj olayına dönüştü”

Ülkenin yangın yerine çevrildiği yaşanan olayların devletlerarası ilişki gibi gösterilmeye çalışıldığını ancak KKTC’yle Türkiye arsında yaşananın bu olmadığına vurgu yapan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil ise, “Su meselesiyle bu konu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Maaş meselesiyle su konusu tamamen şantaj olayına dönüştü. Maaşlar konusunda ortaya konan tutum bir şantajdır” dedi.

“Kıbrıs’ın değil, Türkiye’nin çıkarları gözetiliyor”

Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün tamamen şantaj politikasıyla ilgili bir tutum takındığını savunan Elcil, Özgür’ün bakanlığının gereği şeklinde davranmadığını adeta İngiliz sömürgesi dönemindeki yardımcı polisler gibi, Türkiye’nin Güneydoğusundaki korucular gibi davrandığını söyledi. Elcil ayrıca, bakanın kendi ülkesinin kendi halkının çıkarlarını değil de Türkiye yönetiminin tepesinde oturan AKP hükümeti mensupların çıkarlarını korumaya çalışan bir tutum sergilediğini ifade etti.

“Ana-Yavru- Buyuran-Emir Alan pozisyonları doğru değil”

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın seçim döneminde dillendirdiği gibi “Ana-Yavru- Buyuran-Emir Alan” pozisyonlarının doğru bir yaklaşım olmadığını da dillendiren Elcil, ülke adına iradeyi ellerinde tutanların, bugün bunun tam tersi bir tavır sergilediğini söyledi. 

"Gerginlik politikasına, gerginlik politikası karşılığı…"

Elcil, “Yapılmak istenen Türkiye tarafından Kıbrıs’a eğer bir gerginlik politikası yaratmaksa, aynı şekilde buna karşı gerginlik politikasıyla karşılık verilmelidir” dedi ve mevcut hükümette bu iradenin olmadığını ifade etti. Gerekli irade ve karşı duruş sağlam olarak sağlanmadığı takdirde de hiçbir şeyin düzeleceğine dair inançların yeşermediğini söyledi. 

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi