Çiğdem Aydın 

Eşber Serakıncı, 1981’den itibaren 4 dönem milletvekilliği ve aralıklarla bakanlık yapmış, unutulmayan eski siyasilerdendir.

Gelinen noktada, siyasetin erozyona uğradığını belirten Serakıncı, en fazla Kıbrıs konusu üzerinde durduğunu söylüyor. Serakıncı “Savaşı yaşamış, kurşunlanmış biri olarak barışın gelmesini istiyorum. Ancak hata yapma şansımız yoktur. Aksi halde bedelini gelecek nesiller öder”diyor.

Soru:Siyasete ne zaman başladınız ne zaman ara verdiniz?..

Yanıt: 1981 yılında Ulusal Birlik Partisi’nden parlamentoya girdim. 5- 10 gün sonra da kabinede Ticaret Sanayi ve Enerji Bakanı oldum bu görevi de sekiz ay yaptım. 1981 yılının sonlarında İçişleri ve İskan Bakanlığı görevini üstlendim 1984 yılının sonuna kadar. Daha sonra 1985 yılında Mağusa İlçe Başkanı oldum ve bu görevi de 1990 yılına kadar sürdürdüm.

1990 yılında seçimler oldu bütün muhalefet partileri UBP’ye karşı birleşti ve o şekilde seçime girdik ben kazandım ve 1990 -1993 yılarında da Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Bakanı oldum. 20 Temmuz Fen Lisesi’ni de o dönemde ben kurdum. 1994 -1998 yılları arasında da vekilliğe devam ettim. Zaten 4 devre yapacağım diye kendime sözüm vardır ve siyaseti bıraktım.

Tarih öğretmenliği yaptı

Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..

Yanıt: Mücahitlik yaptım. 1965 yılında Kız Lisesi’nde Tarih Hocası oldum ve 10 yıl boyunca bu görevi yaptım. Daha sonra Personel Dairesi’nde Kıdemli İdare Amiri oldum (1975-1976) . 

1976 yılında ise İskan Bakanlığına Bakanlık Müdürü oldum. 80 yılına kadar da bu görevi yaptım. Celal Bayar’ın İskan Müdürlüğü’nden ayrılmasıyla onun yerine de müdürlük görevine getirildim ve iki görevi birden yürüttüm 1981 yılına kadar.

Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?.. Arayıp, soran oluyor mu?..

Yanıt: Ender politikacılardan biriyim diyebilirim. Bize yakın yaşlarda insanların sevgi ve sempatisini hala yaşıyorum. Bizim zamanımızda siyaset halk içindi. Çünkü bizim tek derdimiz halka hizmet etmekti. Kimsenin rozetine bakmadık. İnsanlar bu yüzden bizleri gerçekten sevdiler.

Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?.. Yanlışlar nedir?.. Neler yapılmalı?..

Yanıt: Benim hassas olduğum bir konu iç politikada yapılan yanlışlar veya yapılması gerekenler yapılmaması beni çok üzmez çünkü iç siyasettede bir sonra gelecek olanların bunu telafi etme şansı vardır. Bu nedenle endişe duyulması gereken iç meseleler değil dış meselelerde tek ses olmaktır.

Soru: Sizce KKTC’nin en önemli sorunları nedir? 

Yanıt: Her şeyden önce ciddiyet popülizmden uzak icraat, genel halkın sesine kulak vermek gerekiyor. Ve doğru olanları yapmak çok önemlidir çünkü doğru tektir. Ben sürekli halkın içindeyim hükümetlerin icraatlarına da bakarım gelirken bir sürü şey söylenir ama hiçbir şey yapmadan giderler. Bu nedenle genel halkta siyasete güven erozyona uğramıştır. Hükümetlerin artık genel halkın istekleri doğrultusunda hareket etmelidir. Kişisel olaylardan uzaklaşıp genel halkın isteklerine kulak vermek ve o doğrultuda hareket etmek şarttır. 

9 ay hastanede geçti

Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..

Yanıt: Benim hassas olduğum konu Kıbrıs meselesinin çözümünün “nasıl ve ne şekilde”olacağı yönündedir eğer burada bir hata yapılırsa bunun faturasını gelecek nesiller ödeyecek ve telafisi de mümkün değildir. Vurulduğum için 9 ayı hastanede geçirmiş ve muhabereyi bire bir yaşamış biri olarak ben barışı en çok isteyen kişiyim ve eminim bizim jenerasyon en çok barış isteyenlerdir. 

Çünkü biz savaşı gördük yaşadık. Ama bu barış bizlerin yaşadıklarını gelecek nesillere yaşatacak bir barış olmamalı. Rumlar Avrupa Parlementosu seçimlerinde bizlere bir ders verdi dediler ki sizin oyunuz bini geçmez ve insanlarımızı engelledi burada demek istediği siz benim esaretim altında kalacaksınızdır. Bundan ders alıp içeride ne kadar sorunumuz olursa olsun dışa karşı tek ses vermeliyiz. Kıbrıs sorunu kişiselleştirebileceğimiz bir mesele değildir halk olarak birlik olmamızı gerektirir. 

Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?.. Değilse ne yapmalı?..

Yanıt: Olası bir anlaşmada Federasyon temeli üzerinde kurulursa idari mekanizmaların yürütülmesi bakımından bizler hazır değiliz. Zaman içerisinde hazır olursunuz belki evet kabul ederim ama o zaman geldiğinde “Atı alan Üsküdar’ı geçer.” 

Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..

Yanıt: Egemenlik ve siyasi eşitlik bir argümandır bizim tezimizi güçlendirir.1960 Cumhuriyeti’nde Makarios tek taraflı olarak ben Cumhuriyeti bozuyorum dedi ve bozdu. Bugün yine bir anlaşma halinde bu durum gözden kaçırılmamalı. Bir de referandum hakkımız. Bu hak ne olursa olsun bizim elimizde kalmalıdır. Çünkü referandum hakkı bir toplumun egemenliği ve bağımsızlığı olduğunu gösterir bunun da kanıtıdır. Bir anlamda self determinasyon hakkı daima elimizde kalmalıdır bu ciddi sorunlar çözülürse gerisi bir şekilde halledilebilir.