Türkiye Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Viyana görüşmelerinde Suriye'de yeni hükümetin kurulmasından itibaren 18 aylık bir süreç öngörüldüğünü ve bu süreçte yapılacak yeni anayasa ile seçimlere gidileceğini belirterek, "Esad, yeni hükümet kurulup tüm yürütme yetkilerini devraldıktan sonra bu 6 aylık geçiş döneminde, üzerinde mutabık kalınan bir şekilde ve tarihte ayrılacak. Seçimlerde aday olmayacak" dedi.

Sinirlioğlu, Türkiye'nin ev sahipliğinde Antalya'da gerçekleştirilen G20 Zirvesi'nde gazetecilerle bir araya geldi.

Viyana'da yapılan Suriye toplantısı hakkında bilgi veren Sinirlioğlu, Suriye konusunun siyasi bir süreçle çözüme kavuşturulması gerektiği konusunda mutabakat oluştuğunu kaydetti.

Sinirlioğlu, toplantıda sürecin 1 Ocak'ta başlaması ve 6 ay sürmesi konusunda anlaşmaya varıldığını aktararak, 6 ayın sonunda Suriye'de yeni bir hükümet kurulmasının öngörüldüğünü, bu hükümetin Cenevre bildirisinde yer aldığı üzere tüm yürütme yetkilerini de devralacağını söyledi.

"Yeni hükümetin kurulmasından itibaren 18 aylık bir süreç öngörülüyor. Bu süreçte yeni bir anayasa yapılacak. O anayasaya göre seçimlere gidilecek" diyen Sinirlioğlu, mutabakatta 1 Ocak'tan itibaren yeni hükümetin kurulmasının öngörüldüğünü hatırlattı.

Esad'in seçimlerde aday olduğunu dillendirenlerin bulunduğunu hatırlatan Sinirlioğlu, şöyle konuştu:

"Böyle bir opsiyon söz konusu değil. Esad yeni hükümet kurulup tüm yürütme yetkilerini devraldıktan sonra bu 6 aylık geçiş döneminde, üzerinde mutabık kalınan bir şekilde ve tarihte ayrılacak. Seçimlerde aday olmayacak. Ondan sonra ne olacağı konusu onun kişisel meselesi haline dönüşecek. Siyasi mesele olmaktan çıkacak. Bu konuda bir yol haritası ortaya çıktı ama bu yol haritasının için nasıl dolacak, müzakereler nasıl yürüyecek bunları hep birlikte bekleyip göreceğiz ama önemli olan doğru yönde atılmış bir adım olması. Yani siyasi bir süreç neticesinde Suriye sorunun çözüme kavuşturulması için uluslararası alanda geniş bir mutabakatın ortaya çıkmış olması."

"VİYANA'DA KONUŞULANLARIN ÖNEMİ ARTTI"

Bakan Sinirlioğlu, Paris'teki terör saldırısının Viyana toplantısında konuşulanların önemini daha da artırdığını dile getirdi.

DAEŞ'in eylemi üstlenmesi ile olayın Suriye konusundaki bağlantısının kurulduğunu kaydeden Sinirlioğlu, şöyle devam etti:

"Bu bağlantı sadece fiziki olarak birilerinin Suriye'den kalkıp Paris'e gelmesi, bu eylemi yapması değil ama Suriye'de ortaya çıkan kaosun, umutsuzluğun, hayal kırıklıklarının ve bütün bunların neticesinde meydana gelen aşırıcılık eğilimlerinin güçlenmesi olgusunun ve terör örgütlerinin sayısındaki artışın, tüm bunların yarattığı bir iklim var. Bu iklim insanları etkiliyor, gençleri etkiliyor, gençleri zehirliyor. Sosyal medya marifetiyle çok geniş bir alanda bu grupların, terör gruplarının etki güçlerini, tesir güçlerini kullanmalarına imkan sağlıyor. Bir tür ideoloji savaşı meydana geliyor. Dünyanın değişik yerlerinde bir anlamda orada 'dünyaya kafa tutuyoruz' görüntüsünde bu barbar, insanlık dışı terör örgütünün yaptıklarının etkilediği insanlar ortaya çıkıyor ve bunların sonucun da Ankara'da, Paris'te, Suruç'ta, Diyarbakır'dakilerin benzeri olaylar dünyanın değişik yerlerinde olabiliyor. Rus uçağının Sina Yarımadası'nda düşürülmesi gibi."

İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin daha özel bir sorumluluğu olduğunu dile getiren Sinirlioğlu, "Çünkü bu insanlık dışı eylemleri yapanlar, bu terör örgütünün üyeleri dinimizi kendi anlayışları doğrultusunda istismar etmeye, kullanmaya çalışıyorlar. Buna hiçbir şekilde meydan vermemek gerekiyor. Bunun İslam'la, insanlıkla, herhangi bir ulusla, hiçbir şeyle alakası yok. Bu yaptıkları eylemler insanlık suçudur" ifadelerini kullandı.

Sinirlioğlu Türkiye'nin bu konudaki tutumunun her düzeyde net bir şekilde ortaya konulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Hem Fransa olayında söylediğimiz, hem de Ankara olayında dünyanın her yerinden aldığımız dayanışma mesajlarında ifade edildiği gibi, teröristlerin hedefi herhangi bir din, ülke, mezhep olamaz. Onların hedefi tüm insanlık, özgürlük, demokrasi, huzurdur ve bunlara karşı en kararlı bir şekilde uluslararası alanda mücadele tam bir dayanışmayla sürdürülecektir. Bu anlayış G20 vesilesiyle tüm katılımcı ülkeler tarafından kuvvetli bir şekilde teyit edilmiştir."

Bir basın mensubunun "Paris saldırılarından sonra kara harekatı gibi bir seçenek gündemde mi" sorusunu yanıtlayan Sinirlioğlu, mücadeleyi siyasi, askeri, ideolojik tüm düzlemlerde yürütmek gerektiğini vurguladı.

TC Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in liderlere mektubunda kullanılan fikirler ve ortaya konan tavrın da aslında farklı düzlemlerdeki mücadelenin bir parçası olduğunu dile getiren Sinirlioğlu, "Din adına yapılan veya yapıldığı söylenen eylemlerin dinle hiçbir alakası olmadığını anlatmak bu mücadelenin bir parçasıdır" şeklinde konuştu.

Bakan Sinirlioğlu, "Türkiye'nin kara kuvvetleriyle Suriye'ye girmesinin öngörülmediğini" ifade ederek, "DAEŞ'e karşı güvenlik tedbirlerimiz var, operasyon olabilir ama niteliği konusunda bilgi veremem" dedi.