Siyasetçilerin aldıkları kararlarla Toprak Ürünleri Kurumu’nu defa defa batma noktasına getirdiğini belirten Kamu- İş Başkanı Sami Dilek, yaptığı açıklamada, siyasetçilerin kurumdan uzak durmasını istedi.

Havadis’e konuşan Sami Dilek, kurumun kurtarılması için başlatılan girişimlere destek verdiklerini ancak bunun yanlış anlaşılmamasını istedi.

2008’den bu yana TÜK’de örgütlü sendikanın Kamu- İş olduğunu anımsatan Dilek, kurumun yapılanması, bir düzene ve sisteme girebilmesi noktasında tüm çabayı ortaya koyduklarını söyledi.

TÜK’ün yaşaması için hak talep etmeden mevcut hakların korunmasına sahip çıktıklarını vurgulayan Dilek, “Maalesef her şeyi yaptık ama TÜK’ün siyasilerin çiftliği gibi kullanmalarını engelleyemedik” dedi.

“İstihdam TÜK’de ama…”

TÜK’e yapılan istihdamların, başka kurumlarda, devlet dairelerinde çalıştırıldığını belirten Dilek, “Bu çalışanların TÜK üzerinden alınarak, devlet kadrolarında yer almaları doğru bir adımdır. Özlük haklarına helal gelmemesi en büyük mücadelemiz olacak” ifadesini kullandı.

Dilek devamla şunları söyledi:

“Biz Kamu- İş olarak, gerek devlette, gerekse diğer kurumlarda örgütlü olduğumuz için, elbette önceliğimiz iş yerinin güçlü yaşaması ve çalışanlarımızın mağdur olmamasıdır. Bu konuda ciddi özveriler gösterdik. Amacımız sürdürülebilir kurumlardır.

Siyasiler gelip- gidiyor ama sorumsuzca, bilinçsizce kurumlarda tahribatlar yaratıyor. TÜK bu nedenle batma noktasına geldi.

Geçmişte yaşadığımız özelleştirmeler ve batan kurumlar gösteriyor ki, sonucu ağır oluyor. TÜK bizim ekmek teknemiz. Sadece bizim değil, toplum için de önemli bir kurum. Buranın korunması için bize büyük görev düşüyor.

Kurum sıkıntı yaşıyorsa, herkesin elini taşın altına koyması, halk olarak sahip çıkmamız kaçınılmaz. Eğer bu ülkede yaşayacaksak, bu değerleri de korumamız gerekiyor.”

Değirmencioğlu: Çalışanla ilgili karar doğru

Kamu- İş genel danışmanı Hasan Değirmencioğlu da, yaptığı kısa açıklamada, 1998’den bu yana Kamu- İş’in kurumda örgütlü olduğunu hatırlattı. TÜK’ün ekonomik durumunu iyi bildiklerini anımsatan Değirmencioğlu, “Burada hep fedakar ve titiz davrandık” hatırlatmasında bulundu.

Kurumun 2008’de yaşadığı ekonomik sıkıntı nedeniyle dönemin hükümetiyle yaptıkları çalışmada, orada çalışan bazı per4soneli özlük haklarını kaybetmeme koşuluyla devlete aktardıklarını söyledi.

Değirmencioğlu şöyle dedi:

“Her batan kurumun çalışanını devlete yığıyorlar deniyor. Ortada bir bakanlar kurulu var, geçmişte. Dolayısı ile kadro devlete aktarılmayacak. Kurum personeli görünen ve aslında kamuda çalışan kişiler hizmet verdikleri kadroya alınacaklar.

TÜK bu nedenle tedbir alırken, sorumluluğu da devlete yüklemiyor. Bunun iyi bilinmesinde yarar vardır. 2008’de alınan karar esaslı olmadığı için, şimdi yeni bir karar alınması gündeme geldi. Yapılan işlem budur.”

“Çiftçi ve hayvancı için TÜK yaşamalı”

Çiftçi ve Hayvancı için Toprak Ürünleri Kurumu’nun önemine dikkat çeken Dilek, “UBP- DP hükümeti, bir dizi kararlar alma derdinde. Çiftçi ve hayvancı için TÜK yaşamalı. Belli bir karar alındı ve açıklandı. Personel yapısı, TÜK’ün yapılanması ve kalan personelimizin huzur içerisinde çalışması için alınan bir dizi kararı destekliyoruz. Ülke adına da bu kararı olumlu buluyoruz” dedi.

Yüzde 3 fon noktasında da görüşlerini açıklayan Dilek, gelinen aşamada TÜK’ün borcunun tüm gelirleri yuttuğunu ve yatırıma dönmediğini söyledi.

Sadece fon değil, TÜK’ün komple reforma ihtiyaç duyduğunu anlatan Dilek devamla şunları söyledi:

“Dünya gelişiyor ve büyüyor. Biz sadece avuç açarak sürekli para talebinde gidiyoruz. Bizim toplumsal anlamda adam olmamız gerekiyor.

Devletimiz, halkımız, hükümet bir bütün içerisinde hareket ederek, kötü yönetenlerden hesap sormak, doğru yöneticileri bulmak, denk bütçeleri sağlamak ve çalışanı huzura erdirmek zorundayız.”

Esas pahalılık TÜK sonrası

Yüzde 3 fonun, yüzde 10 zam getireceği iddialarına katılmayan Dilek, “Bunun iyi hesaplanması gerekiyor” diye konuştu.

Topluma esas zarar veren zammın petrol üzerinden yaşandığını söyleyen Dilek, TÜK’teki uygulamanın çok daha masum bir adım olduğunu anlattı.

TÜK’ün ortadan kalkması halinde, yaşamın daha pahalı olacağını ve dengeleyici unsurun ortadan kalkmaması gerektiğini anımsatan Dilek, “Biz, keşke bu duruma gelinmeseydi diyoruz ama, toplumun daha ucuz bir piyasa için TÜK’e ihtiyacı var. Olaya bu sorumlulukla yaklaşıyoruz” dedi.

“Hepimiz katkı koymalıyız”

TÜK’ün tarım ve gıda sektöründe bir denge unsuru olduğunu, rekabet derdi olmadan halka ucuz bir piyasa için önemli olduğunu vurgulayan Dilek, TÜK’ün elindeki Fıratların iyi değerlendirilmesini istedi.

TÜK’ün gücü ile kısa sürede bulunduğu kötü ortamdan kurtulacak kapasiteye sahip olduğunu anımsatan Dilek devamla şöyle söyledi:

“Orada 256 işçi ve emekli arkadaşlarımız var. Bu çalışanların sorunsuz olarak devam etmesi bizim için önemli. İnsanımızın işsiz kalmasını istemeyiz. Bu özel sektörü de olumsuz etkileyecek bir  şey.

Önlemlere tepki koyanlara da bu mesajı vermek istiyorum. Sadece zammı öne sürerek TÜK ortadan kalksın demek, doğru değildir.

Kurumlarımıza sahip çıkmalıyız. Tamamını özel sektöre vermek ne kadar doğru? Yeni bir KTHY ve yeni sosyal patlamalar yaşatmamak adına, TÜK’e sahip çıkalım.

Paket, zoraki baskı diyerek kurumlarımızı görmezden gelmeyelim. Kısa süreli bir katkı koymaya biz karşı değiliz.”

“Çiftlik olmasın”

 Dilek, kurumun bundan böyle siyasilerin çiftliği olmaması için yasal tedbirlerin de alınmasını istedi. Yıllar içerisinde TÜK’ü kötü yöneten ve batağa sürükleyen yetkililerin varlığına da dikkat çeken Dilek, hesap sorulmasını istedi.

Ülkede herkesin, kurumların başına gelirken, sorumluluk sahibi olarak göreve evet demesini isteyen Dilek, “Görevi kabul eden ama kötü yönetenlerle mücadele etmek zorundayız. Aksi, takdirde tüm kurumlar çiftlik gibi kullanılmaya devam edecek” ifadesini kullandı.

TÜK’ün bu anlamda da örnek olmasını dileyen Dilek, Sayıştay Başkanlığı’nın da geriye dönük denetimlerini hızlandırmasını istedi.