Remzi SAMAR

Yeni sınır kapılarının açılmasına yönelik çalışmaları sürdüren müzakerecilere, özellikle Derinya konusunda KKTC’nin Gazimağusa milletvekilleri tarafından destek geldi. Diyalog’un görüşlerine başvurduğu milletvekilleri, Derinya sınır kapısının açılması halinde, her iki toplumun da rahatlayacağını ve daha kolay ticaret yapabileceklerini söyledi.

CTP milletvekilleri Ferdi Sabit Soyer, Erkut Şahali ve UBP milletvekilleri Ahmet Kaşif ile Hamit Bakırcı,  Maraş’ın sözde Belediye Başkanı Aleksis Galanos’un  “Mağusa’daki Kıbrıslı Türkler kendilerini cezaevinde yaşıyormuş gibi görüyorlar” açıklamasına ise tepki gösterdi.

Soyer: Galanos gardiyanımız değil

Eski Başbakanlardan ve CTP Gazimağısa Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, Galanos’un açıklamalarını ve derinya Kapısı’nın açılmasına yönelik girişimleri şöyle değerlendirdi:   

“Maraş Belediye Başkanının bu ifadeleri iki toplum arasında olması gereken işbirliği ve dayanışma ruhuna aykırı ifadeleri taşıyor. Bu ifadeler iki toplum arasındaki geliştirilen işbirliği ve geliştirilmesi düşünülen işbirliği ortamlarına zarar verir. Kıbrıslı Türklerin Mağusa’da ya da adanın bir başka yerinde sınır kapılarının açılmasındaki esas muratları Kıbrıs Türk ve Rum halkının ilişki ve işbirliklerinin gelişmesi her iki toplumun tek tek insanlarının ve kurumlarının Avrupa ve dünyanın birleştiği bir aşamada ekonomik sosyal kültürel olarak ilişkilerini geliştirmeleridir. 

Eğer biz kendimizi hapiste hissedersek kendisi de bizim gardiyanımız mı? Kendisi de Kıbrıs sorunu nedeniyle çözümsüzlük nedeniyle düşmanlık temelinde beyni bana göre mahkumdur. Dolayısıyla bu dil yardımcı değildir. Hiçbir şekilde iki toplum arasındaki ilişkilere… Ona tavsiyem Derinya- Andıç kapılarının açılması için her iki lidere çatışmacı diden uzak yardımcı olma düşüncesini ele almasıdır. Tavsiyem budur. Kıbrıslı Türklerle fazla uğraşmasın biz barış, işbirliği sevgi ve demokrasi konusunda yol yürümek kararlılığındayız. 

Kıbrıs konusunda yaşanan son gelişmelere bakıldığında da atılan adımları olumlu olarak görüyorum. Bu adımların sürece katkı yapmasını diliyorum. Bundan sonra zor ve çetin konular başlayacaktır. Bu konuların görüşülmesinde de aklıselimin galip gelmesi gerektiği inancındayım. Bu Kıbrıslı Türk ve Rumları doğrudan ilgilendiren ama Türkiye ile Yunanistan’ı da etkileyen ve ilgilendiren bir sorundur. Bu aynı zamanda bütün bölgeyi Avrupa’yı da ilgilendiren bir sorundur. Bunun karşılıklı kabul edilebilir bir noktaya ulaşması herkese faydası vardır. Bundan sonraki süreçte sağduyunun ve soğuk kanlılığın hasıl olmasını diliyorum.” 

Kaşif: Hapishanede değiliz

UBP milletvekili Ahmet Kâşif, Galanos’un açıklamasına tepki gösterdi. Kaşif  “söylediklerine hiçbir şekilde katılmıyorum. Sözde Başkan öyle hissediyorsa bu kendisini bağlar. Ben 1980 yılından beri Gazimağusa’da yaşayan bir kişi olarak kendimi hiçbir zaman bir hapishanede hissetmedim, hissetmiyorum da” dedi.

Kaşif, Derinya konusunda ise şunları söyledi:

“Derinya Sınır Kapısı’nın açılmasının istenmesinin en büyük nedeni iki tarafın insanlarının da karşılıklı olarak sahil şeridine kolaylıkla erişebilmesi, karşılıklı iki esnafın da bundan ne kadar faydalanacağıdır. Bunun dışında da herhangi bir hapishanede kapalı bir yerdeyiz diye bir olay yok. Sahil şeridi kapısı da açılırsa zannedersem hem gelen turistler için her iki tarafa, buradaki insanlar için daha faydalı olur. 

Kendini bağlar ama Rum mantalitesi budur. Sözde Maraş Belediye Başkanının sözde başkanı neden denmiştir. Asıl olmadığı için… Asil olan böyle konuşmazdı. Olmadığı içinde böyle konuşmalar yapabiliyor. 

Mağusa’da daha doğrusu KKTC’deki şu anki yaşamla 1974 öncesinde yaşam arasında çok fark var. Bunu yaşayanlar çok iyi bilir. Barikatlarda nasıl geçildiğini kaç barikat varsa hepsinde zorluklar yaşadıklarını çok iyi bilir. Ama şu anda her iki taraf insanı daha rahat ve hür… 

Bakırcı: gerçekler farklıdır

Çevre Doğal Kaynaklar eski Bakanı Hamit Bakırcı, UBP Gazimağusa milletvekili Hamit Bakırcı, şunları söyledi: 

“Yaptıkları açıklamalarla Kıbrıs Türk tarafında olan gerçeği gördüklerinde kendileri de şok oluyorlar ama yine de savundukları söylemlerle dünya kamuoyunu etkilemeye çalışıyorlar. Siyasi bir söylem olduğu açık şekilde ortadadır. Bunun dışında herhangi bir gerçekliği de yoktur. 

Rum tarafını biliyorsunuz bizim sınırlarımız içerisinde yapılan alışveriş ve harcamaların önüne geçmek istiyor. İnsanlar Derinya Sınır Kapısı’nın açılmasını istemekle daha kısa mesafeden geçmek ve iki ülke ekonomisine daha fazla katkı konulabilmesi için bunu istiyor. Bu kapının açılması Mağusa’daki esnafın da maalesef daha düşük bir potansiyelde alışveriş yapmasını sağlayacak. Bu da ekonomimiz için daha da iyi olacağını sanmıyorum. 

1974 öncesinden sonrasına bakıldığında kapılar açılıp Rumlar gelip gördüklerin de onlar bile şok olmuşlardı yaşanan gelişmeler sonrasında… Hiç beklemiyorlardı. Mağusa’da büyük bir değişim yaşandı. Özellikle buradaki üniversitelerin faaliyetleri bunun en büyük örneğidir. 

Kıbrıs konusundaki son gelişmeler güzel bir şey… Olumsuz bir tarafı yok ama bunların tümünün şov olduğu kanaatindeyim. Maalesef Rumların mantıklarının bir adım ilerlediğini düşünmüyorum. Hala aynı kafada gidiyorlar. Biliyorsunuz onların bir kısmının federasyonu istedikleri bazı kesimlerinin de federasyona karşı oldukları haberleri geliyor. Biz ne kadar anlaşmayı istersek isteyelim karşı taraf bunu istemezse herhangi bir değişiklik olmayacak. Bu rüzgara kapılan Rum siyasileri ilk başta iyi niyetli gibi görünseler de ilerleyen süreçler değişen bir şey olacağını sanmıyorum.” 

Şahali: Galanos ‘Hayır’cı

CTP Gazimağusa milletvekili ve İlçe Başkanı Erkut Şahali, Aleksis Galanos’un, 2004’te Annan Planı’na “hayır” dediğini anımsattı.

Şahali şunları söyledi:

“Ben şahsen tanışıklığı olan birisiyim. Kendisi Anna Planı’na hayır diyen bir siyasetçidir. Öncelikle bunun altını çizmek isterim. Dolayısıyla yeniden yakınlaşma çalışmaları ile ilgili bir gerçek bir konsantrasyonu olduğundan emin değilim. 

Yeni geçiş kapılarının açılması Güven Yaratıcı Önlemler çerçevesinde değerlendiriyoruz. Her barış sever Kıbrıslının da aynı hassasiyette konuya yaklaşması gerektiğini düşünüyorum. Derinya Sınır Kapısı’nın açılması Mağusa’nın iki toplumlu karakterini yeniden kazanması anlamına gelecektir. Çünkü Mağusa Lefkoşa gibi iki toplumlu bir şehir. Fiziki bölünmenin Lefkoşa’dakine benzer bir geçişe kavuşması ancak Derinya Sınır Kapısı ile mümkün olacaktır. Çünkü diğer kapılar yoğun yerleşim birimlerini birbirine bağlamıyor.  Mağusa Türk bölgesi açısından yerleşimin uzak bir noktasına tekabül ediyor. 

Dolayısıyla Derinya Sınır Kapısı’nın açılması Kıbrıslı Türk ve Rum sivillerin karşılıklı olarak daha kolay etkileşim içinde bulunabilmesi için yardımcı olabilecektir. Ama bu hiçbir biçimde Kıbrıslı Türklerin tutsaklık içerisinde bulundukları şekilide yorumlanamaz. Kıbrıs sorunu sadece Kıbrıs Türkleri değil Kıbrıslı Rumları da tutsak halde bulundurmaktadır. Birçok kısıtlılık Kıbrıs sorunundan kaynaklanmaktadır ve hem Kıbrıslı Türk ve Rumlar bunun mağduru pozisyondadır. Galanos fiilen belediyecilik yapmayan bir belediye başkanı olarak elbette siyasi mesajlarla konuya yaklaşıyor ama biz daha insani insan yaşamına kolaylık sağlayacak bir şekilde konuya bakılması görüşündeyim. 

Mağusa’nın her iki tarafındaki yerleşime açık bölgeler arasından değerlendirecek olursanız Mağusa çok büyüdü ve çok gelişti. Ama Maraş’ın kapalı olması elbette Mağusa’nın bütün sakinleri için bir talihsizliktir Çünkü ekonomik ve sosyal bir kayıp anlamına gelir. O yüzden evet 1974’ten bu yana her iki tarafı da etkilemektedir. “