Eniz Orakcıoğlu

BKP Genel Sekteteri Salih Sonüstün başta terör olmak üzere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Terör kabul edilemez”

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Sekreteri Salih Sonüstün, terörizmin bir hastalık olduğunu belirterek, “Teröristler de bu hastalığın bireyleridir. Bugün suçsuz insanları öldürmek hangi akla ve kalbe sığar.Terör saldırılarını gerçekleştiren kişiler ise normal insanlar değildir, bu olaylar normal psikolojisi olan insanların yapacağı şeyler de değildir” dedi.

“Güvenlik zafiyetinden gerçekleşti”

Terörizmden beslenen odaklar ve ülkeler olduğuna dikkat çeken Sonüstün, “dünyanın en büyük en kalabalık havalimanlarından biri olan İstanbul Atatürk Hava Alanında yaşanan terörde bu eylemin yapılabilmesi bana göre güvenlik zafiyetidir. Kaldı ki 3 ay önceden basında da sizin kalbinizi vuracağız diye söylemler yer aldı, buna rağmen tedbirler alınmadı” diye konuştu.

“Ülkesini seven insanlar yok olmuştur”

Türkiye, Rusya ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile TC Cumhurbaşkanı  Erdoğan arasında gelişen süreci değerlendiren Sonüstün, sözlerine şu şekilde devam etti; “Erdoğan bütün yapıtkları için Rusya’dan özür dilemiş olabilir ama buda bir gerçek ki Putin kindar bir adamdır. Her ne kadar ben yapmadım dese de yarın  Uçağı düşürülüp öldürülen Rus pilotun ailesinin tazminatlarını da Türkiye’nin karşılayacağını düşünmekteyim. Dolayısıyla bu pencerenin bir ayağıdır ki diğer ayağı da İsrail’le alakalı ilişkilerdir. Mavi Marmara olayında Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler hiçbir zaman kopmadı, Türkiye bütün silah teknolojisini, yenilenmesi gereken uçak parçalarını İsrail’den aldı. Burda tek gerçek ise, terör yüzünden gerek Ankara’da gerek İstanbul veya diğer bölgelerimizde temiz, üreten, ülkesini seven insanlar yok olmasıdır.”

“Gerçek Turizm değil, gazino turizmi var”

Sonüstün, turizmin KKTC'nin  lokomotif sektörü olması ısrarının yanlışlığına işaret ederek, "Turizmde planlama yok, gazinoya gelen turistin esnafa katkısı yok, kumar turizmi için gelenlerden ne lokantalar, ne taksiciler, ne de esnaf kazanmıyor. Bu bağlamda ise Güney'e gelen 4 Milyonun üzerindeki turistten sözediliyor. Gerçek turist bunlardır esnaftan tutun, restoranına, taksicisinden tutun da her kesime destek sağlamaktadır. Kısacası artık ülkemizde gerçek Turizm değil, gazino turizmi var diyebiliriz” diye konuştu

“Suyun gelmesi ikilem oluşturdu”

BKP olarak insan yaşamının en temel hakkı olan suyun özelleştirilmesine karşı olduklarını vurgulayan Sonüstün, “Bunun tartışması olamaz. Su gündeme geldiği zaman yapılan birtakım anlaşmalar toplumla paylaşılmadı. Su geliyor dendi ama suyun arkasında olan görülmeyen taraf tartışılmadı. Ne zaman su geldi o zaman tartışılmaya başlandı ve gerçekler ve bazı yapılmaması gerekenler gün yüzüne çıkmaya başladı. Bunlara bağlı olarak da toplum büyük bir ikilemin içine doğru yitildi. Bir taraftan hava sıcak, ülkemiz kurak ve suya muhtaç, diğer taraftan da karşımızda ne ödeyeceğimizin belli olmadığı bir sakkulli (torba) var ki elini soktuğunda içinde ne çıkacağı belli değil. Halkın bu suyu kaça alacağını bilmesi gerekir, ortada duran fiyat belirsizliğinin de ortadan kalkması şarttır” şeklinde konuştu.

“Biz protokolde bazı maddelere karşıyız”

Türkiye’den gelen suyun maliyetini sabit bir tutara belirlendiği haliyle ödemeye herkesin hazır olduğunu söyleyen Sonüstün, “Biz suyu hediye olarak istemiyoruz ve bu bağlamda Türkiye’nin ben size bu suyu getirdim, hediye ettim söylemleri doğru değildir. Protokolde yer alan su isale hatlarının geçtiği yerlerin mal sahibi olacağım maddesi doğru değildir. Hal böyle olunca diğer ülkelerde geçen petrol ve gaz boru hatlarının geçtiği yerler petrol ve gazı veren ülkelere mi ait olmalıydı? Bizim karşı olduğumuz noktalarda bunlardır. Türkiye’nin burada bir toplum olduğunu ve bu toplumun bir dik duruşu olduğunu kabullenmesi ve bilmesi gerekir” dedi.

“Koordinasyon ofisi anayasaya aykırıdır”

Açıklamalarında, Koordinasyon ofisine de değinen Sonüstün, ofisin anayasaya aykırı olduğunu belirterek, “Egemenlik devredilemez, sen yetkilerini ve kurumlarını başka bir ülkeye devredemezsin. Milli eğitime bağlı gençliği yabancı bir ülkeye devretmek doğru değildir, kabul edilemez ve böyle bir şey olamaz. Sayın Akıncı Anayasa mahkemesine müracaat etti ve bu bağlamda hukukçularımız dik durursa bu anlaşma meclise geri dönecektir. Bizi yönettiklerini iddia edenler bu konularda dik durmalıdır” diye konuştu.

“Dik duruşu kaybetmemizin sebebi CTP’dir”

Sonüstün, sözlerine şu şekilde devam etti; “Annan referandumunda sokaktan eve girmeyen vatandaşın  bugün sokağa çıkmaya korkar olduğu noktalara evrilen süreci değerlendirirsek, bizim artık o dik duruş veya diklenme noktasında arzumuzu, isteğimizi kaybettik. Bu dik duruşu bu topluma kaybettirende maalesef Cumhuriyetçi Türk Partisidir. 2002 Referandum döneminde 80 binler 100 binler sokaklarda ve ayaktaydı, çok uzun yıllardan sonra Kıbrıs Türk Toplumu bir bütün oldu, birlik oldu.  Ardından seçimlere girildi toplum bölündü parçalandı direnç kırıldı".

“Cephede elimizi tutmalarını bekliyoruz”

Toplumun artık mevcut partilerden umudunu kestiğini vurgulayan Sonüstün, “Bizim şu anda parti olarak ana temamız bu ülkenin geleceğini barıştan, birleşik ve federal Kıbrıs’ın doğru olacağına inanan, bu yapının çürümüş olduğunu kabul eden herkesin elimizi tutmasını bekliyoruz. Bu uluslararası hukukun dışında kalan yapının sona ermesini isteyen her birey bizim oluşturduğumuz bu cephe de elimizi tutmasından onur duyarız” şeklinde konuştu.

“Masada anlaşmazlıkların çözümünü isteyen 2 lider var”

Sonüstün, sözlerine şu şekilde devam etti; “Müzakere masasında şimdi baktığınızda uluslararası toplum önünde de barış ve birleşme isteyen, anlaşmazlıkların çözümünü isteyen 2 lider bulunuyor".

“Anlaşma Lefkoşa’da olursa sorun çözülür”

 Kıbrıs sorununda 2 önemli noktaya dikkat çeken  Sonüstün, “Bu önemli noktalardan biri de mülkiyettir. İki tarafın mallarını bırakıp göç etti, Güney Kıbrıs bu olaydan sonra mal maldır diyerek tapu vermeyeceğini söyledi, evlere tapu vermeden kullandırdı. Biz ise bir şekilde birilerinin istemiyle herkese koçanları, tapuları dağıttık ki buda CTP’nin yine bu topluma verdiği hediyelerden biridir. Böylelikle Nigoli’nin malı Kemal, Kemal’ın malı oldu Andrey, Andery oldu Con, Con’dan gitti oldu bilmem kim. İşler Arap saçına döndü.Koçanların üstü kimin kime devredildiğinin belli olmadığı karalamalara dönüştü.   2’inci önemli nokta ise garantiler ve güvenliktir. Dolayısıyla bu anlaşma Newyork’ta, İsviçre’de, Londra’da değil Lefkoşa’da olursa bu sorun çözülür” dedi.