Gül Çakır

Haksız rekabet karşısında güçlükle ayakta duran özel televizyonların sorunlarını ele alan ve Mart ayından itibaren yayımlarını sürdüren Star Kıbrıs, bu kez Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler Gazimağusa Milletvekili Ferdi Sabit Soyer’in konuyla ilgili görüşlerine başvurdu. CTP-BG Milletvekili Ferdi Sabit Soyer Kuzey Kıbrıs’ta yayın yapan Özel Televizyonların akıbeti konusunda önemli açıklamalarda bulunarak, hükümet ve Yüksek Yayın Kurulu’nun istişare içinde çalışıp bu konuda nasıl kaynak yaratabilecekleri konusundaki önerilerini aktardı. Soyer ülkede sadece özel televizyonlarda değil pek çok alanda haksız rekabet olduğundan bahsetti ve bu haksız rekabetin ülkemizde çok ciddi problemlere yol açtığını şu sözlerle ifade etti; “Haksız rekabet vardır. Bu haksız rekabet bizim ülke koşullarımızda çok ciddi problemlere yol açmaktadır. Bunun bir alanı da bizim televizyon yayıncılığımızdır. Türkiye’den yapılan yayınlar, bizim ülkemizde büyük bir yaygınlıkla izlendiği için televizyonlara burada faaliyet gösteren kuruluşlar reklam vermemektedir.” 

UYDUDA DEVAMLILIK ÇOK ÖNEMLİ 

Ada TV’de yayınlanan Öğlen Ajansı programına telefon bağlantısı ile katılan Soyer, açıklamasının devamında şunları kaydetti ve ekledi: “ Reklam gelirinden yoksun olan televizyonlarımız zorluk yaşamaktadır. Bu bakımdan bu konunun ellenmesinde fayda vardır. Şimdi çeşitli tartışmalar var, bu tartışmalardan bir tanesi ana hatlarıyla; DVBT yayıncılığına geçme konusudur. Elbette bu da önemli bir teknik özelliktir. Ancak TV’lerin uyduda devamının da düşünülmesi gerekmektedir. Bunun için bizim bazı öngörülerimiz vardır. Bunlar; belli bir süre doğrultusunda devletin verdiği ve daha önce başlattığımız desteğin devamı, bu sürenin içerisinde Yayın Yüksek Kurulu’nun ve diğer başka unsurların yasalarının geliştirerek bir kısım alanlarda kaynak yaratmak için çalışma yapılması ve özel televizyonlarımızın desteklenmesinde zemin hazırlamasıdır. 

“YASAL DÜZENLEMELERLE MÜKELLEFİYETLER GETİRİLEBİLİR” 

CTP-BG Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, özel televizyonların belirli yerlerden çok kolay kaynak alabileceğini ifade ederek, bu hususta sadece küçük adımlar atılması gerektiğine dikkati çekti; Soyer, “Şimdi mesela bütün televizyonlar satılıyor ve burada bandrol ücreti vardır. Bir nevi fiyatının içerisindedir bu. Bu bandrol ücretleri ve diğer düzenlemeler ayrılıp Yayın Yüksek Kurulu’nun nezaretinde bir denetime tabi tutulabilir. Aynı zamanda bu ülkede paket programlar satılmaktadır. Bu paket programlara yasal düzenlemeyle vergi konulup bu vergi bunlara aktarılabilir. Yine aynı şekilde buralarda faaliyet gösteren ve bizim televizyonlarımıza reklam vermeyen kurum ve kuruluşlara belli bir kısım mükellefiyetler getirilebilir ve bütün bunları oluşturacak bir kaynak yayıncılığı destek anlamında ele alınabilir” açıklamalarında bulundu. Soyer, belirli bir eylem planı hazırlanıp, dayanışma içerisine mücadele edildiği takdirde bir sonuca varılabileceğinin altını çizerek, şunları kaydetti: 

“Eğer bu eylem planını hazırlarsa ve birlikte davranma pozisyonunu getirirse yayıncı kuruluşlarımız, bu ülkede en güzel işe imza atmış olacaklar. Bu konuda kendi alanlarındaki duyarlılığın gelişmesine katkı sağlayacaklar.”