Remzi Samar

Eski Başbakanlar CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, Rum basınında iddia edilen Kıbrıslı Rumlara verilecek bazı köy isimlerinin yanı sıra, Rumların istedikleri takdirde gidip bu köyledeki evlerine rahatlıkla yerleşebileceği haberlerinin ülkede bir kaos yaratma amaçlı olduğunu söyledi. Soyer, “Bugün görüşme sürecinde yapılan anlaşmadaüzerinde yakınlaşan mülkiyeti çözecek komisyon ve bu komisyonun çalışma esasları ile dayandığı mantık KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası’nın aynısı ve eşitidir. Dolayısıyla ben yapılan hadiseleri son derece art niyetli ve samimiyetten uzak görüyorum.” dedi.

“Mülkiyet konusunda TMK’daki yasa geçerli”

Ferdi Sabit Soyer, bugün görüşme sürecinde Taşınmaz Mal Komisyonu ya da mülkiyetle ilgili yapılan anlaşmanın Meclis’ten geçirilen Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası’nın şu anda geçerli olduğunu ifade etti. Aynı esas ilke ve mantığa dayalı olduğunu kaydeden Soyer, “Bugün görüşme sürecinde yapılan anlaşmada üzerinde yakınlaşılanları çözecek komisyon ve bu komisyonun çalışma esasları ile dayandığı mantık KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası’nın aynısı ve eşitidir. Dolayısıyla ben yapılan hadiseleri son derece art niyetli ve samimiyetten uzak görüyorum.” dedi.

“Yasa Türk tarafının senelerdir savunduğu mantıktadır”

Kıbrıs konusunda mülkiyet konusunun çözülmesi gereken önemli bir unsur olduğuna değinen Soyer, “Bu Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası’nı çıkarttıktan sonra başlayan çalışmalarda 2010 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu çerçevede verdiği karara ve o kadarın dayandığı temel mantıkla bugünkü gelişmeleri sağlayan ana unsurdur. Yani bu esasında Kıbrıs Türk tarafının seneler boyu mülkiyet konusunda savunduğu temel mantığa dayalı bir hadisedir. Nasıl olur da buna rağmen bu çerçevedeki pozisyolarda kıyametler kopartılır.” şeklinde konuştu.  

“Yasa için vatan haini diyenler sonra çok değerliymiş dediler”

Mülkiyet konusu üzerinden kıyamet koparmaya çalışanların hepsinin de Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası’nın zamanında Meclis’ten geçirilirken kendilerini de vatan haini olarak ilan ettiklerini dile getiren Soyer, söz konusu yasanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi ve kabulü ile bu yasanın ne kadar önemli ve değerli olduğunu söyleyen aynı kişiler olduğuna dikkat çekti.

“Bahsediyen köy isimleri müzakere masasında…”

“Bu koparılan yaygara ve şamata kesinlikle akıl, vicdan ve gerçeklerle bağdaşmaz” diyen Soyer,  İkinci nokta şu anda bahsettiğiniz köy isimleri ve benzeri hadiseler görüşme masasında dahi görüşülmemiştir. Böyle bir hadise de söz konusu değildir. Çünkü bu bahsetitğiniz konu toprak konusu ile ilgilidir. Toprak konusunda bizim ne kadar tavi vereceğimiz ya da vermeyeceğimiz, nerelerin verileceği ya da verilmeyeceği daha görüşülmemiştir. Bu görüşmelerin sonunda olacak olan bir hadisedir. Dolayısıyla ne harita ne de köy isimleri vardır.Bu gerçek dışı bir hadisedir inancındayım.” açıklamalarında bulundu. 

“Kıbrıslı Türkler tekrar Rum kesimine gitmek ister mi?”

 “Şayet iddia edildiği gibi böyle bir durum olması durumunda Türk tarafına yerleşme ihtimaline karşın Kıbrıslı Türkler de Rum tarafına gidip yerleşmek isterler mi?” sorusuna cevap veren Soyer,

Şunları aktardı:

“Hiç bir zaman hiç bir sonuçta etnik arındırmaya tabi bölgeler yaratamazsınız. Ne siz ne de size karşı başkaları yaratabilir. Etnik arındırma talep eden her mantık çağdığı ve insanlık dışıdır. Ancak 750 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı bütün görüşmelerin temelini oluturmaktadır. Güvenlik konseyi kararına göre iki devlet, iki kesimlilik olacak. İki kesimlikte yönetici toplum kimse mülkiyet vve nüfus çoğunluğu o topluma ait olacaktır. 750 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı 2010’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mülkiyetle verdiği karar, bütün bu süreçlerin şekilleneceği temelini oluşturmaktadır. Onun için böyle gerçek dışı yaklaşımları topluma vermek doğru değildir kanısındayım.”

“Çözümü istemeyenler çarpıtarak Rum basınına veriyor”

Kıbrıs Türk tarafı olarak bazı gelişmeleri direkt Rum basınından öğrenildiği ve bu açıklamalara Türk tarafından doğru ya da yanlış olmadığı yönünde açıklama yapılmamasını da değerlendiren Ferdi Sabit Soyer, bu durumun büyük bir sıkıntı yarattığını kaydetti. Özellikle Rum kesiminde çözüm istemeyen belli güçlerin görüşme sürecindeki bazı gelişmeleri çarpıtarak basına yansıttıklarına vurgu yapan Soyer, “Bunları yansıtırken de kuzeyde hangi bamteline dokunulursa şamata çıkacak ve hangi bam teline dokunulursa kuzeyde kaos yaratılacağını çok iyi bilen merkezlerdir bunlar. Dolayısyla güney basınında bu niyetlede haberler üretilmektedir.

“Belli periotlarla Türk basını bildilendirilmeli”

Bunun için Cumhurbaşkanlığının olsun diğer siyasi yetkililerin olsun belli periotlarda basına açıklama yapmaları en doğrusudur. Ama kuzeyde de art niyet sahibi belli merkezler olduğu açıktır ki güneyde üretilen bu spekülatif ver art niyetli haberleri derhal alıcı olarak değerlendirmektedirler. Bu da çok yanlış bir yapıdır. Bunu da düşünmeleri gerektiği kanısındayım.” ifadelerini kullandı.  

“Anastasiadis Eroğlu’nun imza arttığı belgeyi…”

Son günlerde Anastasiadis’in Cumhurbaşkanı Akıncı’yı övgü yağmuruna tutması ile ilgili olarak da konuşan Soyer, “Sayın Akıncı, çözüm isteyen Kıbrıs Türk halkının temsilcisidir. Akıncı’yı seçen Kıbrıslı Türklerdir. Çözüm istenci ve bu çözüm istencinin ana ilkeleri doğrultusunda seçilmiştir. Sayın Akıncı da Sayın Eroğlu’nun imzaladığı ortak belgeyi büyük ölçüde ona dayalı görüşmeleri sürdürmektedir. Özellike şu noktayı belirtmek isterim.” Sözlerini aktardı.

Taçoy’un açıklamalarını eleştirdi

Bazı Kıbrıslı Türk siyaasetçilerinin açıklamalarına da anlam veremediğini ifade eden Soyer, şöyle devam etti:

“Hasan Taçoy beyin açıklamasında okudum. Sen Sinod Meclisi toplanmış, gelişmeleri sevinçle karşılamış. ‘Bu diyor, kuşku ve güvensizlik yaratmaktadır.’ Bu nasıl bir mantıktır. Bu dünyada papazlar yaşıyorsa dünya çok mu karanlıktır. Böyle bir şey olabilir mi? Kıbrıs rum din adamları ile bir araya geldi ve biz buna çok sevindik. Kıbrıs Türk din adamları da çözüm ve barış istemektedir. Bu barışın öncülüğünü  Kıbrıs Türk din adamları ve  İslam dünyası açısından dile getiren görüşlerle barışı savunmaktadırlar. Bu nasıl bir maktıkdır.”  

Kaynak: Yeni Bakış