Nupelda KARABUĞDAY 

Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, ülke gündemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ülkenin devlet yapısında güvenlik güçleri, savcı, yargı, hükümet ve yürütme ilişkilerinde Kıbrıs sorununun kendisinden kaynaklanan bir siyasi yapının şekillendirildiğini söyleyerek Güney Kıbrıs’taki KİP ve Türkiye’deki MİT’ten örnek vererek Kuzey Kıbrıs’ın da sivil bir istihbarat örgütüne ihtiyaç duyduğunu kaydetti. Güvenlik güçlerinde esas olan noktalardan bir tanesinin de suçun fiile dönüşmeden engellenmesi olduğuna dikkat çeken Soyer, ülkede bu konuda zincirde kopukluk olduğu yorumunda bulundu. 

KKTC’de polis istihbarat çalışmaları ve askere bağlı olarak sivil işlerin yürüdüğünü söyleyen Soyer, “Tüm bunların hepsi Kıbrıs sorununun gereği misali, zaman içinde siyasal takibe dönüşmüştür. Kim ne dedi, kim en yazdı, kim ne çizdi, kimin ne siyasi görüşü var, buna dayalı bir atmosfer var. Böyle bir istihbarati bir hadise yoktur. Ve olması şarttır. Devletin bu tür birimleri yalnızca bilgi servisi yapmaz milletin, ulusun ihtiyaçlarına dönük olarak siyasi, toplumsal olgularda stratejik görüşler oluşturur ve bu görüşleri bir anlamda yürütmeye sunar. Siyasi erk artık o görüşler doğrultusunda tavır alır veya almaz” dedi. Soyer, Cansu Örmeci’nin sunduğu Öğlen Ajansı programının konuğu oldu. 

“KENDİMİ MEMUR HİSSETMİYORUM” 

Kıbrıs müzakereleri ile ilgili de konuşan CTP’li milletvekili, bir kısım sorumluluk duygusunun bazı konularda kendisinde frene basma ihtiyacını doğurduğunu aktardı. Müzakerelerdeki tutanaklarla ilgili bilgi sahibi olduğunu açıklayan Soyer, görüşmelerdeki gizlilik nedeniyle bu konulardaki olguları açıklamakla kendisini memur hissetmediğini kaydetti. Soyer, “Öyle bir şey ki bu, ‘bütün üstünde anlaşma olmadan anlaşılan bütün konular geçersizdir kuralı’ var. Bu kuralı ben sevmiyorum. Siz bir yakınlaşma konusunu ifade ettiğiniz zaman bütün üstünde anlaşma olmadığı zaman bütüne doğru giderken son aşamada sizin anlaşıldı dediğiniz konu farklılaşabilir. 

Burada bir esas var sonuçta. Güney Kıbrıs, birleşik bir federal idare olarak AB’ye girecek ama öyle bir şekilde düzenlenmelidir ki bu bütün anlaşmanın unsur ve esasları Avrupa mevzuatı nedeniyle ertesi gün bozulmamalıdır. Bu garantisi olmalıdır işin. Bana göre en önemli garantilerden biri budur. Bu konuda ciddi bir gelişme vardır. Anlaşma oluştuktan sonra hususlarının AB mevzuatları nedeniyle bozulmamasını sağlayacak bir kızım düzenleme ve şekiller şuandaki görüşmelerde yer etmiştir.

Esas sağlanması gereken garanti konusu, budur. Diğer bir nokta ise şudur ki, AİHM’nin 2010’da aldığı bir karar var, kararın içindeki unsurları bu toplumda insanlar yeterince irdeliyor mu? İçindeki anlamı topluma aktarabiliyor mu? Mülkiyet meselesinin çözümü ile ilgili elinize gelen yeni zemini sağlayabiliyor mu?” şeklinde konuştu. 

KIBRIS’TAKİ ENERJİ KONULARI 

Kıbrıs’ta bulunan gaz yatakları ile ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulunan CTP-BG Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, son olarak şu sözleri kaydetti; “Daha sonra görüşülecek konuları, kendi pozisyonuna denk bir yakınlık oluşması için Kıbrıs Rum tarafının stratejik hesaplamaları ve planlamalarıyla konuyu tartışmaya taşımasının en tipik örneğidir. Bizim bunu dikkatli şekilde ele almamız gerekiyor. Avrupa’nın stratejik enerji koridoru olma noktasında güvenlikle ilgili konumuna büyük önem veriliyor. 

Bugün Güney’deki ve Kuzey’deki orduları ayrı ayrı tuttuğumuz zaman bütün bu alanda Avrupa’nın enerji koridorunun güvenliğini sağlayabilecek ne kabiliyeti ne yeteneği var? Buradaki rol nedir? Bu boşluğu kim dolduracak kendine göre? İngiliz üslerinde konuşlanmış olan deniz, hava ve füze gücü. Bu havanda söz sahibi olunacak. İsrail’de çok önemli gaz yatakları bulunuyor, Kıbrıs’ın etrafında bulundu biz de bunun dalgasına soyunduk. Az bir şeyin bile kavgasını çıkardık biz aramızda. En nihayet Mısır’ın Zohr bölgesinde inanılmaz büyük gaz yatakları var bunlar gösteriyor ki Avrupa’nın enerji ihtiyacı için alternatif alan olacak. Bunları alternatif alan olarak Avrupa’nın enerji ihtiyacı için düşündüğünüzde bu adanın güvenliği en önemli mesele haline gelir. 

Adadaki güçlü ordulara sahip konum var. Bütün ülkelerin Doğu Akdeniz’de çıkarı var. Bu çıkarların dengede olması lazım. Aynı zamanda Avrupa’nın enerji ihtiyacını sağlayacak koridorun güvenliğinin oluşması gerekiyor. British Petrolium az sayıdaki gaz için talepte bulunuyor Güney Kıbrıs’a, onun için orada da bir talepkarlık oluyor, çorbada kendilerinin de tuzu bulunacak şeklinde. İngiltere de konumunu böyle şekillendirecek. 

Avrupa’nın enerji kaynağı olacaksa o zaman Rusya’yı siz irkiltirsiniz. Rus gazına alternatif demek olur çünkü bu. Haliyle Rusya da bu bölgeye ilgi ve alakasını artırır. Bunların bulunmasıyla birlikte Suriye probleminde biraz mesafeli duran Rusya şimdi hem Tarsus deniz üssünü güçlendiren hadise ile Suriye’de. Suriye denkleminin içine aktif güç olarak katılıyor haliyle bu bölge gaz nedeniyle büyük diğer çelişkilerden ayrı, Avrupa’nın gaz enerji kaynağı ve güvenliği nedeniyle oluşan bütün yeni jeostratejik enerji biçimlerinde ciddi ilişkileri içinde taşıyan bölge haline dönüşüyor. 

Güney Kıbrıs, AB üyesidir, siz beğenseniz de beğenmeseniz de üyesidir. Türkiye, NATO üyesidir. Bu bölgede Avrupa’nın güvenliğini sağlayabilecek en önemli askeri oluşumu NATO karşılayacak. NATO siyaseti buraya bir şekliyle, Avrupa’nın enerji kaynağı ve koridorlarını koruyabilmek için bir politika ile gelecek. Bu Rusya’nın varlığı ile çelişki oluşturacak"