Ferdi Sabit Soyer, kendisine ait blog üzerinden yayımlamış olduğu mesaj ile Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay'ı eleştirdi:

İşte Ferdi Sabit Soyer'in yayımladığı mesaj:

"Sayın Özersay’ın Açıklamaları Üzerine…

Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça adayların açıklamaları da gelişmektedir. Elbette ki her aday, kendi siyasi yaklaşımı temelinde görüş ve düşüncelerini ifade edecek.

Ama bazı noktalar var ki ifade edilen görüşler, ayni zamanda aday ve onun siyasi hedefleri ile sınırlanamaz. Geneli etkiler, bu yüzden değerlendirilmelidir.

Çünkü siyaset, kamusal alanla ve toplumsal olanla ilgili yapılan bir şeydir. Bu nedenle söylenen bazı görüşler, yalnız söyleyeni bağlamaz. Bu herkesi ilgilendirir.

Üstelik görüşün içeriği kadar, dayandığı mantık ve bunun uygulama usul ve metotları da görüş kadar önemlidir. Bu nedenle bağımsız CB adayı Sayın Özersay’ın, 31 Aralık ,Havadis Gazetesinde ifade eteği bazı görüşleri değerlendirmek isterim.

Sayın Özersay, kendi adaylığını tanımlarken bunun tamamen sistemin dışında ve siyasi partiler olgusunun, dışında, onu da aşacak bir özelliği olduğunu işaret etmektedir. Ayrıca bunu ifade ederken partili demokrasinin kendince kusurlarını da ifade etmektedir. Üstelik tüm diğer adayları da kendi tezleri ile yönelttiğini de iddia olarak söylemektedir.

Dolayısı ile böylesi önemli bir iddianın sahibi ve yenilik ile farklılık sunduğunu işaret eden Sayın Özersay, bakın söz konusu söyleşisinde, bu seçimdeki adaylığı ve kazanması ile ilgili neler söylemektedir?

“Ben bu seçimde çok ciddi oranda bir gizli oy olacağına da inanırım.Yani belli siyasi partiden olan ve kendi siyasi partisinin adayı geldiğinde yanında duran, fotoğrafta çıkan, yemeğe giden, ama destek vermeyecek olan çok sayıda insan bilirim. İnsanlar göstere göster değil, ama gidip seçim günü farklı davranacaklar. Her sistemin her siyasi anlayışın bir yaşı bir ömrü vardır.”

Evet, bu sözler, Sayın Kudret Özersaya’a aittir. İlgi ile okudum.

Yani, benim çıkarsattığım şu.

Farklı ve değişik olduğunu ifade ettiği hedefini, desteklediği adayın yanında duran, etkinliğine katılan, ama farklı davranacağına inandığı, yüzü maskeli insanlardan alacağı destekle yapacağını söylüyor. Bu inanılır gibi değildir.

Kendi adayının yanında duran, ama ona arkadan kazık atmayı hedefleyen insanlardan alacağı oylarla seçim kazanacağını söylüyor.

O zaman düşünülmesi gereken husus şudur.

Seçimde Kazanmasını, “maskeli balonun” iki yüzlü katılımcılarına bağlayan bir aday, nasıl olurda, açık, saydam ve dürüst bir politikayı, böylesi kaypak bir tutumun yaygın olduğu bir anlayışa sahip olanlar üzerinden, yaşama geçirebilir?

Çünkü, bugün başkasının yanında duruş sergileyip, kendisine oy atacak olan kaypak ve iki yüzlü anlayışa sahip yaygın bir kitle varsa ve bu kitleye dayanarak seçilirse, yarında ayni insanların, bugün, yanında foto çektirdiği adaya yaptıklarının aynisini, kendisine yapmayacaklar mı?
Böylesi iki yüzlü tavırları meşrulaştıran, teşvik eden ve bundan medet umanlar, asla dürüst ve açık değişimin önderi olamaz.

Yeni, farklı, genç, değişik diye diye, tarihin en eski, iki yüzlü, kaypak ve ilkesiz metotlarından medet ummakla bir değişim yapılamaz.

Işte bundan ötürüdür ki söz kadar, bunun hangi esas ve metotla yaşama geçirme yolu da önemlidir.

SEÇMEN ASKER Mİ?

Bir partiye oy atan, destekleyen o partinin değerlerine doğrudan bağlı olmayan herkes, her zaman ayni tavrı gösterir mi? Hayır.

Bunun bir nedeni, öncelikle bir önceki seçimde desteklediği siyasi hareketin gelecek seçime kadar ne yaptığı veya yapamadığı ile ilgili durumla alakalıdır.

Ayni zamanda, bu durum, iki seçim dönemi arasında, o siyasi partinin veya bir başkasının, toplumsal sorunları nasıl ele aldığı, hangi görüşleri ürettiği ve toplum sorunlarına bağlı nasıl davrandığı ile bağlantılıdır.

Ayrıca iç faktör kadar, bölge ve dünya konjüktüründeki gelişmeler, değişimler, yani, dış siyasi ortamlar ile ekonomik gelişmelerin ve bunun iç siyasi yaşamda yol açtığı etkileşimlerinde, seçmenlerin davranışını etkilediği bir diğer gerçektir.

Bunların ışığında belli bir seçmen kitlesi, dün başka, bugün, başka değerlere oy atabilir.
Ayrıca, bundan ayrı olarak, belli bir siyasi görüşe sahip, düşünsel ve idelojik yapısı ile siyasi partilere destek olan seçmenler de vardır. Onlarda inandıkları siyasi görüşler doğrultusunda oy kullanır. Bu iki seçmen kategorisi kınanamaz.

Yani inandığı değerlere bağlılık gösteren seçmenle, konjüktüre göre değerlendirmesini yapıp, oy kullanan seçmen profili kınanamaz. Ancak iki başka profil daha var.

Biri tercihini dar çıkarlar adına, ” gör beni, göreyim seni” anlayışı ile belirleyen seçmen profilidir
Diğeri ise , Sayın Özersay’ın medet beklediği, başkasının yanında açıkça durup, sonra arkadan bıçak sokan seçmen profilidir.

Hiç bir aday ve siyasi hareket, değişim ya da görev adına, bu iki seçmen profili ile seçimde belli bir başarı elde etmeyi hedeflememelidir.

Çünkü bunlara dayanarak olumlu sonuçu alsada, uygulamada, yani şeçim sonrası başarı gösteremez. Bu iki profil ona, ayak bağı olur. Temelini sarsar, onu başarısız kılar.

Hele, değişim adına hareket edenler, “gör beni, göreyim seni” diyenlerle ve iki yüzlü davranışları gösterenleri meşru görerek, bunlar üzerinden, ideallerine ulaşamaz. Kazansa bile batar.

Bu iki profille, yani oyunu, menfaatle ve maskeli balolarda yüzünü gizlemekle hareket edenlerle, dürüst siyaset yolu tutulamaz.

Bu bakımdan, Sayın Özersay’ın iddiasını sürdürmek adına, bu iki yüzlü davranışlardan medet ummasını, doğrusu çok yadırgadım.

“Sandık, sen neymişsin be ” dedim kendi kendime…

Ha evet, seçimde konjüktüre göre farklı hareket eden seçmen de belli bir bilincin ve özgür tercihin sahibidir.

Bir değere inançla bağlı hareket eden seçmen de, kendi özgür iradesi ve bilinçli tercihi ile bu adımı atmaktadır.

Ben bu ikinci kategoriye sahip olan ve bir dönemde beğenmediği gelişmeler nedeni ile inandığı harekete oy atmayıp, ama başkasına da vermeyip, sandığa gitmeyen seçmenlerde bilirim. Ama bunlar öyle iki yüzlü hareket edenlerle kıyaslanamazlar.

KARMA OYLA BUNU BAĞLAMAK…

Sayın Özersay, bu iki yüzlü tutumu meşrulaştırmak için geçen milletvekilliği seçimlerinde öne çıkan karma oy meselesi ile de bunu bağladı. O karma oy furyasını bu iki yüzlü davranışın gerekçesi yaptı.Bu yüzden bunu da ele almak gerekir.

Evet, karma oy yasanın seçmene verdiği bir haktır. Ama Sayın Özersay’ın ifade ettiği gibi partilerin belirlediği ve seçmen önüne götürülen parti aday listelerinin bir tek bununla düzenlendiğini söylemek ise ilkesizliktir.

Çünkü Sayın Özersay geçen seçimde oluşan yaygın karma oy kullanımını buna bağladı.Bunu da halkın partilere dönük güvensizliği ile bağladı.

Bundan ötürü Sayın Özersay, HAVADİS Gazetesin’deki söyleşisinde partilerin aday saptama yöntemine itiraz eden seçmenin, bu listeleri düzenleyen parti yönetimlerine tepkilerini, karma oy ile gösterdiğini söyledi.

Bununla da çok partili yaşamın tükendiğini, güven yitirdiğini kanıtlamaya çalıştı. Bundan hareketle de bugün desteklediği adayla dolaşan, yemeğe giden onunla fotoğraf çektirdikten sonra onu satmasını meşrulaştıran ve bundan medet umarak, geçen seçimlerdeki bu karma oy meselesi ile buna ilişkilendirilen. Bu iki yüzlü tavrı bundan hareketle meşru olarak göstermek istedi. İşte bu nedenle bunu da değerlendirmek istedim.

Evet, karma oy da seçim sistemimizin bir unsurudur.

Ama , seçim yasası, seçmene, karma oy yanında, tercih oyu kullanma hakkı da vermektedir.
Bu hakta, partilerin hangi usulde olursa olsun düzenlediği aday listelerine dönük, seçmene, bu listeye dair sırayı sorgulama ve düzenleme hakkını da vermektedir.

Bir partiye mühür oy kullanan seçmen, bu tercih hakkını da kullanabilir. Kaldı ki partilerin seçimlerde başarısı, alınacak olan mühür oyu sayısının fazlalığı ile bağlıdır. Nitekim seçimlerde ağırlıklı olarak kullanılan oylar da mühür oyudur.

Tercihli oy kullanma hakkı, partiye mühür vuran seçmene, partilerin sunduğu aday listesine dönük itiraz veya düzenleme hakkını da vermektedir.

Bunu göz ardı ederek, karma oyun, yalnız başına, parti listelerini seçmene düzenleme imkanı verdiğini söylemek, Sayın Özersay gibi akademik bir kimliğe de sahip olan birine uygun düşmediği kanısındayım.

Ama son seçimlerde oluşan bu furyanın arkasını gizleme amacı var. Çünkü bunda da rolü vardır.
Hiç bir şey gizli kalmaz. En caniyane katliamlar dahi gün gelir, gün ışığına çıkar.
Biraz daha, bu da tam anlamı ile açığa çıkacak, zaten şimdiden itiraflar başladı.

İç ve Dış Siyaset Mühendislerinin Adımları…

2013 Temmuz seçimlerinde, siyasi yaşamımızı dizayın etmek isteyen iç ve dış “siyaset mühendisleri”, bu karma oy olgusunu iyice değerlendirdiler.

Çünkü, 2012 içinde Kurultay yarışları ile UBP içinde başlayan ve tüm siyaset kurumuna da bulaştırılan çirkin yaklaşımlar, bu düzenlemeyi yapmak isteyen siyaset mühendislerine elverişli ortamlar sağladı.

Sarayın, Erken Seçimde, UBP içinde doğan gelişmeleri değerlendirip, hem DPUG’yi, hemde UBP içini dizayın etme arzusu, karma oyu, olağanlığından çıkartıp, siyasi tarihimizde ilk defa, siyaseti düzenlemek isteyen “mühendislerin” kirli, organize oyununun oyuncağı yaptı.
UBP içinde Kurultayda elemine edemediği İrsen Küçük’ten kurtulma ve DPUG içinde de Sarayın kontrol edemeyeceği insanlardan kurtulma aracı olarak bu kullanıldı.
Genç yaşta kaybettiğimiz DPUG’nin Genel Sekreteri Rahmetli Bengü Şonya’nın bu karma çetesinin tüm siyasi partilere dönük siyasi yaşamı düzenlemek için kullanıldığına dönük söyledikleri de unutulamaz.
Bu yüzden, diğer siyasi güçleri de etkisi altına alan ve Sayın Özersay’ın bugün ilkesizliği meşrulaştırmak için örnek olarak verdiği bu, “organize işlerlerle ” uğraşan karma oy çeteleri, siyasi süreçlerimizi kirleten ve günümüze kadar sarkan sorunlara yol açan olgulara sebep oldular.
Bununla ilgili gerçeklerde açığa çıkacak.

2013 Erken seçim öncesi, seçmene önce “denize ve kebaba gidin” çağrısı yapan, sonra da karma oy propagandasını öne çıkartan Sayın Özersay’ın da bu süreçteki konumu da açıktır.

Bu süreçte, “temiz siyaset” söylemi ile yapılan kirli işler de gün ışığına çıkacak.

Bakın bunlar yaşandıktan sonra. Şimdi de Sayın Özersay, başka adayların yanında durup, ama kendine oy atacağını söylediği, maskeli insanlardan medet umduğunu ifade etmektedir.

Kısacası temiz siyaset, kirli usuller ve iki yüzlü tavırları meşrulaştıracak anlayışlarla oluşmaz."