Tunç Özden

CTP eski milletvekili Sonay Adem, KKTC ve Türkiye arasında imzalanan “su” protokolünün Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. “Protokolün iki tane metin vardır, biri imzalanmıştır, diğeri ise ortada daha taslak olarak durmaktadır” diyen Adem, birinci protokole göre Türkiye’den KKTC ye gelecek olan boru güzergâhının KKTC tarafından devletleştirileceğini anımsattı.  Bütün tesislerin Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olacağını kaydeden Adem, “Geçtiği yerler de dahil olmak üzere kamulaştırılacak ve Türkiye’ye devredilecektir. Bu Anayasa’ya karşıdır. KKTC’nin hiçbir malı devredilemez” şeklinde konuştu. 

 “İnsanlara yanlış bilgi veriyorlar”

Katıldığı bir televizyon programında konuşan CTP Eski Milletvekili Sonay Adem, her siyasal gücün olaylara kendi siyasi çerçevesi içerisinde baktığını kaydetti sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Her siyasal güç olaylara kendi siyasi çerçevesi içerisinde bakıyor. İnsanlara yanlış bilgi vererek, küstahça yaklaşıyorlar. Dolayısıyla siyaset dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın siyasettir. UBP’nin, CTP’nin kendine özel bir siyasal düşüncesi vardır. İmzalanan bu protokol Anayasa’ya karşıdır. İki tane metin vardır. Biri imzalanmıştır, diğeri ise ortada daha taslak olarak durmaktadır. Bu birinci protokole göre Türkiye’den KKTC ye gelecek olan boru güzergâhı KKTC tarafından devletleştirecektir. Bütün tesisler Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olacaktır. Geçtiği yerlerde dahil olmak üzere kamulaştırılacak ve Türkiye’ye devredilecektir. Bu Anayasa’ya karşıdır. KKTC’nin hiçbir malı devredilemez. 

“Bütün su kaynakları özel şirkete devredilecek”

Şu anda ortaklık diye bir şey yoktur. Dağıtım tamamen özel bir şirkete devredilmek isteniyor. Bu suyun bedelini kim ödeyecek? Bu suyun bedelini birlikte ödeyeceğiz. ‘Bütün yeraltı ve yerüstü su kaynakları, oluşturulacak özel şirkete devredilmelidir’ yazıyor. Buradaki esas tehlikeli nokta budur. Yani devlet de müdahale edemeyecektir bu duruma. Dolayısıyla orada tesislerin boru hattının kimin mülkiyeti olacağı hep kayıt altına alınmıştır.

“Kendi çıkarlarımızı düşünmeliyiz”

 Yatırım maliyetinin suyun fiyatlandırılmasında dikkate alınacağı açık bir şekilde belirtiliyor. Şu ana kadar bir yatırım oluşturuldu mu? Geçitköy Barajı geliştirildi. Sualtından borular getirildi. Bunu kim ödeyecek? Biz ödeyeceğiz. İhaleyi kim açacak? Bu yaklaşımlara göre Türkiye’nin açması gerekmektedir. Dolayısıyla burada önemli olan suyun gelmesi değildir. Hamaset yapmaktan konuların özünün konuşulması engellenmektedir. Bizim önümüze ne konursa kabul edemeyiz, biz de kendi çıkarlarımızı düşünmeliyiz.” 

“Su, Federal Cumhuriyetin olacaktır”

Suyun, Federal Cumhuriyet’in egemenliğinde olacağını savunan Sonay Adem, her meselede olduğu gibi bunun da karşılıklı menfaatleri dikkate alarak konuşulması gerektiğini ifade etti. “Kimse Türkiye’ye karşı değildir. Sıradan olarak değerlendirildiğinde Türkiye suyun özelleştirilmesini istiyor. Ama derinden incelediğin zaman kendi çıkarları için yaptığı anlaşılıyor” diyen Adem sözlerini şöyle tamamladı: 

“Bizim halkımız su istiyor. Kurak bir adayız. Hep suya ihtiyacımız oldu. Demek ki bu boruyla gelen su Kıbrıs’a büyük bir yatırım olacaktır, ama niye ben bütün su kaynaklarını özel bir şirkete vereyim? İkinci hazırlanması gereken protokol, yer altı yerüstü su kaynaklarının özel bir şirkete devretmesidir. Ben bunu asla, ama asla kabul etmem. Türkiye kendi su kaynaklarını başkasına devretsin! Eğer bunu yaparsa en büyük destekçisi ben olacağım. Bu tartışmalar bütün dünyada olmuştur. Bu olay dünyada ilk defa KKTC’de oldu diye bu şekilde yaklaşmak doğru olmaz. Burada önemli olan bizim menfaatlerimizi nasıl daha ileri götürebiliriz konusudur.”