Ofisinden yapılan açıklamaya göre, Kıbrıs TV’de bir programda konuşan Talat, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının erken başladığını belirterek, şunları söyledi:

“UBP, Eroğlu’nun kapısını aşındırmaya başladı. Bu, danışıklı bir dövüş, bir mizansendir. Kıbrıs Türkü bir karar vermek durumundadır. Eroğlu ile devam edilmesi halinde bunun anlamının çözümsüzlük olacak. Bu Kıbrıs Türkünün prestijinin daha da çökmesi ve 74 öncesine dönmesi demek. Ancak, Kıbrıs Türkü ‘yeter artık, oy verdik, seçtik ve çok gerilere gittik’ deyip çözüm isteyen bir Cumhurbaşkanı seçerse durum ciddi şekilde değişecek. Bu aşamada CTP’nin konuya asılacağına, süreci sürükleyeceğine ve adayını Cumhurbaşkanlığına taşıyacağına inanıyorum.”

“ISRARLI TALEBİM YOK”

Başka bir soru üzerine ise Talat, CTP’deki sıkıntıların aşılması için harekete geçmesi gerektiğine inandığını söyledi ve sürecin nereye gideceğinin zamanla ortaya çıkacağını anlattı. Talat, “Benim ısrarlı bir talebim yok; sadece, eğer ihtiyaç olursa görevden kaçmayacağım demek istiyorum” ifadesini kullandı.

ÇEKİLME YANLIŞ

Rum tarafının görüşmelerden çekilmesinin yanlış  olduğunu da söyleyen Talat, “Çekilme cesareti göstermeleri, görüşmelerin tıkanmasından kaynaklanıyor” ifadesini kullandı.

Kendisini Kıbrıs sorununa ilişkin tespit ettiği sorunları dile getirmekle yükümlü hissettiğini belirten Talat, Kıbrıs Türk tarafının daha aktif olması gerektiğini belirtti.

İkinci Cumhurbaşkanı Talat, “Rum tarafından daha fazla heyecan bekleme yanlış. Kıbrıs Türk tarafının çözüme olan ihtiyacı son derece açık. Benim yaptığım bu gerçeği dile getirme. Eleştirilerim de bu çerçevede” ifadesini kullandı.

“RUM TARAFI İSTEKLİ DEĞİL”

İkinci Cumhurbaşkanı Talat, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Yeniboğaziçi’nde yaptığı bir konuşmaya değinerken de şu ifadeleri kullandı:

“Cumhurbaşkanı burada yaptığı bir konuşmada, Yeniboğaziçi’nin Rum tarafınca talep edildiğini söyledi. Hani da harita konuşulmadı? Bu tür söylemler, çözümü gözden düşürmek, çözüm olmadığı taktirde eleştiri almamak ve tüm sorumluluğu Rum tarafına yüklemek için yapılıyor. Rum tarafının da istekli olmadığını biliyorum. Ancak önce siz üzerinize düşeni yapacaksınız.”

Bunları söylediği için Rum tarafına hizmet etmekle suçlandığını söyleyen Talat, buna benzer suçlamaları “soğuk savaş dili, Amerikalı Senatör Joseph McCarthy’nin adıyla anılan Makkarticilik (McCarthyism) olarak” değerlendirdi.

“PRESTİJİN YÜKSELDİĞİ DÖNEM”

Talat, Annan Planı döneminde Kıbrıslı Türklerin prestijinin yükseldiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’in 2010 yılında mülkler konusunda aldığı kararla Kıbrıslı Türklerin hakkını teslim ettiğini vurguladı.

“Şimdi ise durum tersine dönmeye başladı” diyen Talat, “Eğer dünya dili kullanılırsa, içtenlikle çözüm istenirse, olumlu yaklaşımlarla karşılaşacağımızdan eminim. Halbuki durum kötüye gitmektedir. Kıbrıs Türkü uçurumun başına sürükleniyor” ifadesini kullandı.

Talat bir başka soru üzerine de, “Bütün sorunların içerisinde en çok işsizlik sorunu can yakıyor. Ekonomik sektörlerin canlandırılarak ekonomi pastasının büyütülmesi, bununla işsizliğin azaltılması ve diğer parasal sorunların ortadan kaldırılmasının mümkün hale getirilmesi gerekiyor” dedi.