Aytuğ Türkkan

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, dün Diyalog TV’de yayınlanan Detay Programında, Mont Pelerin çöküşü sonrasında ne yapılması gerektiğine ilişkin düşüncelerini paylaştı.

Talat, zaman geçmeden anlaşılamayan tüm konuların bir paket haline getirip bunun üzerinden yeni bir süreç yaşanması gerektiğini savundu.

Rum ve Yunan tarafının garanti konusundaki söylemlerini eleştiren Talat, “Güvenlik Konseyi garanti etsin diyorlar. Bu bizi Suriye’ye döndürür” uyarısında bulundu. 

Doğal bir takvimin varlığından söz ederek 2016 yılı sonuna kadar suçlama yarışına girilmeden çözüm için çalışılması gerektiğine vurgu yapan Talat, bu aşamadan sonra anlaşılamayan konuların bir paket haline getirilip masaya sunulması gerektiğini anlattı. 

Talat şöyle konuştu: 

“Monte Pelerin müzakerelerin bir safhasıydı ve beklenen bir şekilde son bulmadı. Tarafların haklı ve haksız tarafları vardır. Garantiler konusu daha masaya gelmeden Rum tarafı Yunanistan’la birlikte garantiyi ortadan kaldıracak atraksiyonlar yapmaya başladı. Bu da Türk tarafını rahatsız etti. Masada olması gereken bir konuda sen böyle konuşursan o zaman ben de elde etmek istediğimi diğer konularda senin taleplerine esneklik gösterebilmek adına sağlayabilirim düşüncesiyle Türk tarafı da toprağı, dönüşümlü başkanlığı ve etkin katılımı ortadan kaldıracak bir tavır ortaya koydu. Bu bir strateji meselesidir.”

“Anlaşılamayan konular paket olsun”

Mehmet Ali Talat, bundan sonraki dönemde anlaşılmayan konuların bir paket haline getirilip masaya götürülmesini önerdi. 

Talat, “Dönüşümlü başkanlık, etkin katılım ve diğer esik kalan konular, toprak ve güvenlik bir paket haline getirilip çalışılabilir. Bunu yapabilmek için Türkiye ile ilişkileri daha da geliştirmek lazım. Türkiye ile birlikte bunun hazırlıklarının yapılması lazım. Bunları ilişkilendirecek bir aşamaya gelinecekse bu yapılmalı.

Anlaşılmayan konuları paket yapıp öyle görüşmek lazım, bunu zorlamak lazım. BM’ye de anlatmak lazım. Olmazsa da Türk tarafı paketini hazırlayıp masaya koyar” dedi.

“Garanti lağvolmalı dersen…”

Garanti konusunda Rum tarafı ve Yunanistan’dan garip söylemler geldiğini ifade eden Talat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvenlik Konseyi garantisi, AB garantisi filan… Bunlar Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilmemelidir. Güvenlik Konseyi garantisi olacağına daha iyi tüm garantiler kalksın. Güvenlik Konseyi garantör olursa bizi Suriye’ye döndürür. Şu anda Çin hariç beş daimi üyenin diğerleri Suriye’de savaşıyor.  Bu söz konusu olmaz. Çoklu konferansa Güvenlik Konseyi’nin katılımı da söz konusu olmamalı. En sonunda BM tescili olacağı için söz hakkı olabilir.”

Talat sözlerine şöyle devam etti: 

“Rum tarafı diyor ki “garantiler lağvolmalı… Ama sen bunu söylersen ben diğer konuları bitirebilir miyim hiç? Nasıl olur böyle bir şey. Türk tarafının yapamayacağı bir şeydir bu. Rum tarafı bana göre yanlış taktik güdüyor.  Garantiyi sona bırakıyorsun, obür konuları anlaşalım da garanti kalksın empozesi değil mi bu. Bu olmaz…

“Rumlar Güzelyurt’u almazsa tatmin olmaz” 

Rum tarafı Güzelyurt’un verilip verilmeyeceğine kilitlendi. Annan planında bu vardı. Ama Annan planında dönüşümlü başkanlık ve garanti de vardı. Annan planındaki düzenlemeyi istiyorsan , diğer düzenlemelerden de kaçma o zaman. Anastasaidis’in perspektifinden bakıldığı zaman da Rumlar buna hayır dedi, iyileştirmem lazım ki evet çıksın. Evet çıkarabilmek için Annan’dan daha iyi olması lazım. Haritada geriye gidersem başka konuda ileriye gitmem lazım diye düşünüyor. Bu noktada suçlu arama o nedenle mümkün değil. Rumların Güzelyurt’u almadan tatmin olması çok zordur, bunu kabul etmemiz lazımdır. Gali Fikirler Dizisinden beri Güzelyurt vardır. Rumlar için Güzelyurt psikolojik bir eşiktir.”

“Hep güvercin sesi mi çıkacak?”

Mehmet Ali Talat, Akıncı ve müzakere heyetine yönelik yapılan eleştirilere hak vermedi ve şunları söyledi, “Ekibimizin suçlandığını görüyorum, barış dili kullanılmamış diye. Hep güvercin sesi mi çıkacak, arada bir kartal sesi de kullanır. Rumlar da yapıyor aynisini bu doğal bir şeydir müzakerelerde. Çok şey beklediğiniz bir noktada bir şey çıkmayınca karşı tarafı suçlayıcı ifadeler kullanılabilir. Bunu çok abartmamak lazım.”