Fehime Alasya

Kışın sevilen meyvelerinden olan ve faydaları gün geçtikçe daha iyi anlaşılan narın ülkemizde üretimi ve dışarıya satışı nar üreticisinin yüzünü güldürüyor.

Güçlü bir besin kaynağı olarak her mutfakta yerini alması gereken meyve, Güzelyurt, Bostancı, Mağusa bölgelerinden hem yerli tüketiciye ulaşıyor hem de ihraç ediliyor.

NAR İHRACATI GİDEREK ARTIYOR

ALNAR Narcılık Ltd. Müdür İbrahim Kahramanoğlu, iş kapasitelerini arttırmaya çalıştıklarını fakat olanaklarının buna imkân vermediğini dile getirdi. 2008 yılında 23 hissedar ile kurulan ALNAR Narcılık LTD’in 2010 yılında tam anlamıyla ilk kez üretime başladığını belirten Kahramanoğlu,  ihracat konusunda çıtalarını giderek yükselttiklerini kaydetti.

İhracata başlanılan ilk yıllarda 48 ton ürün ihraç eden firma, geçtiğimiz yıl 100 ton nar ihraç etti. Bu yıl da ihracatın artacağına dikkat çeken İbrahim Kahramanoğlu, 150 ton ürünü yurt dışına pazarlama hedefinde olduklarının altını çizdi. Yurt dışından gelen talepler üreticilerin ve şirketin yüzünü güldürmesinin yanı sıra ada içinde özellikle nar suyuna olan talepleri karşılamakta yetersiz kaldıklarının altını çizdi. İbrahim Kahramanoğlu; “AB desteği ile çıktığımız bu yola 23 hissedarımız ile çeşitli yatırımlar yaparak Nar suyu üretimine de başladık, tesisimizi çok genişlettik. 2011 yılında 3 tır, yaklaşık 48 tonluk bir ihracatımız oldu, 2013 yılında bu ihracat tavan yaptı, yaklaşık 200 tonun üzerinde oldu. Hem birinci hem ikinci kalite nar ihraç ettik. Geçen yıl 100 ton ihraç ettik, bu yıl da 150 ton yapmayı planlıyoruz.

Bu ihracatın giderek artması gerekiyor aslında, giderek de artıyordu fakat 2014 yılında bu verim susuzluk ve hava şartları nedeniyle düşüş gösterdi. Tabi düşen bu verimi bir anda yine yükseltmek kolay değil. Ürün kalitemiz oldukça iyi, bu yüzden ihracatta sıkıntı yaşamadık” dedi.

22-10-2015-12-07-93752100.jpg

KAYITLI ÜRÜNLER, ÜRETİCİ, TÜKETİCİ VE FABRİKAYI KORUYOR

Tüketiciden alınan, tarladan dalından koparılan ürün, üreticiler tarafından fabrikaya getirilir. Fabrikada tartılıp alınan ürünler, eleme ve çeşitlerine ayrılması için kadın işçilerin elinden geçiyor. Lastik değil, karton koliler tercih edilip, narların paketlendiği koliler de ekonomik olduğu için fabrikada yapılıyor. Sezonluk görev alan kadın işçiler ise tarlada nar toplamak, nar ayırmak ve paketlemek için çalışıyorlar. Kadın işçilerin birinci ve üçüncü kalite (sıkmalık) ürünleri seçmesinin ardından ikinci bölümde de birinci kalitenin içerisinden küçük ve büyük olarak ikiye ayrılıyor.

Paketlenen narların, kodlanıp, sertifikalanmasının ardından buzluklara girdiğini söyleyen İbrahim Kahramanoğlu, üretici kodları sayesinde narların kimden alındığını ve kime verildiğini bildiklerini, gelen şikâyet veya talepleri daha kolay değerlendirdiklerini ifade etti. Kahramanoğlu, “Üçüncü kalite olan ürünler sıkmalık olarak kullanılıp nar suyu elde ediliyor ve paketlenip, marketlere dağıtılıyor. Tarladan gelen ürünlerin %40’a varan bir oranı birinci kalitedir diyebiliriz. Güneş yanığı, yüzük, hasta olan narlar, kadın işçilerimiz tarafından ayrılıyor ve sıkılması için kullanılıyor. Ayrılan bu narlardan hasta olanlar üreticilerden düşülüyor, sıkmalık yani üçüncü ve birinci kalite olan narlar ise ayrı fiyatlandırılıyor. Kayıtta tutulan nar üreticileri, ürün kalitesi veya kusurunu belirleyebilmek ve var olan bir sorunu çözmek için, hem üreticiyi hem de fabrikayı korumak için çok etkili bir yöntemdir.” dedi.  

İÇ PİYASADA NAR SUYU TALEBİNE YETİŞMEK MÜMKÜN OLMUYOR

Dayanıklılığı uzun olmadığı için nar suyunu ihraç edemediklerini dile getiren İbrahim Kahramanoğlu, fabrikalarında üçüncü kalite narları değerlendirdiklerini kaydetti.  Nar suyu şişesinin açıldığı takdirde buzdolabında üç gün dayanabildiğini anlatan Kahramanoğlu, açılmadan ise 12 gün muhafaza edilebildiğini belirtti.  Şok dondurucu sistemi ile de buz yerinde muhafaza edilen şişeler, mevsim dışında da nar suyu içme imkânını sağlıyor. Bu sayede her mevsimde tüketicinin ulaşabileceği nar suyu her mevsim mutfağımızda yerini alıyor.

Yüzde yüz doğal olan nar suyu, herhangi bir koruyucu madde içermediğinden erken bozulma riskinden dolayı ihraç edilemiyor. Üretilen nar sularının tümü iç pazarda tüketiliyor. İç piyasada nar suyuna olan talebi karşılamakta çoğu zaman zorlanan ALNAR Narcılık Ltd. ise talepten oldukça memnun fakat sınırlı imkânlar dâhilinde hizmet veriyor. Geçen yıl ortalama 30 bin litre çıkarılan nar suyu ile gelen talepleri karşılamakta güçlük çeken firma, bu yıl 45 bin litre nar suyu çıkarmayı hedefliyor. “Geçtiğimiz yıl iç piyasada sekizinci ayda nar suyu tükenmişti, çok talep olmuştu. Bu yıl daha da arttırıp iç piyasa taleplerini yıl boyu karşılamayı hedefliyoruz.” diyen İbrahim Kahramanoğlu, nar değil de nar suyunun adamızda daha çok tüketildiğini kaydetti. Kaliteli ürün, üretici arttıkça bilinç ve talep de artacağını dile getiren Kahramanoğlu, adada en fazla üretimin Güzelyurt bölgesinde yapıldığını ifade etti. Lefkoşayanında Mağusa bölgesinde de olan yaygın üretimin yanı sıra, tüketimin de şehirlerde çok fazla olduğunu belirtti. İsveç, İngiltere, Belçika, Almanya ve Hollanda gibi birçok ülkeye nar ihracatı yapan firma yurt dışı piyasasında aranan isimler arasına girmeyi başardı.

22-10-2015-12-07-73073900.jpg

“TALEP HEP VAR FAKAT SANAYİMİZ BUNA ELVERİŞLİ DEĞİL”

Disiplinli ve sistemli şekilde çalıştıklarını dile getiren Kıbrıs Nar Üreticileri Birliği Başkanı Erdinç Bilgin, Ziraat Yüksek Mühendisleri kontrolünde çalıştıklarını kaydetti. Yurt dışından gelen taleplerin çok fazla olduğunu ifade eden Erdinç Bilgin, “150 ton nar ihraç etmeyi hedefliyoruz, gelen talep 2 bin ton oluyor bazen, talep hep var fakat sanayimiz buna elverişli değil.” şeklinde konuştu. 

“SİSTEMLİ VE DİSİPLİNLİ ÇALIŞIYORUZ”

Erdinç Bilgin şöyle konuştu:

“Tüketici haklarını koruma adına çalışıyoruz. Ziraat Yüksek Mühendisleri kontrolünde çalışıyoruz. Üretimin tüm safhalarında bu mühendisler bulunuyor. Bunun karşılığında doğal yaşamı koruyan, ilaç kalıntısı bulunmayan, bozuk ürünü geri iade alabilecek durumda olan bir üretim yapıyoruz. Kimyagerler yardımıyla üreticilere destek veriliyor ve ürünün kalite çıtası yükseltiliyor. Tarladan örnek alan kimyagerler, birlik çatısı altında testler yapıyor ve bu ürün olgunlaştı mı? Şekeri istenilen değerlerde mi bakılıyor, tüm bunlardan sonra üreticiye ürünlerini toplayabilecekleri bilgisi veriliyor ve ürünler fabrikaya gelmeye başlıyor. Erken toplana ve tüketiciyi memnun etmeyen ürünler fabrikamıza gelmiyor. Gelen ürünler ise her koşulda fabrikamızda işleniyor, diğer toptancılar gibi üreticinin bahçesinden çıkıp, bozuğu da çürüğü de marketlere gitmiyor, kasalanmıyor.

Yurt dışından gelen talepler çok fazla ve bu talepleri karşılamamız mümkün olmuyor, bu bağlamda da bizi fazla kale almıyorlar diyebiliriz. Her zaman talep olur fakat sanayimiz buna elverişli değil. 150 ton nar ihraç etmeyi hedefliyoruz, gelen talep 2 bin ton oluyor bazen, bunu karşılamak mümkün değil.”  

22-10-2015-12-07-76090800.jpg

Üreticinin umudu Türkiye’den gelen suda 

Nar üreticileri, kuyularında olan mevcut suyun giderek azaldığını dile getiriyor

Nar hasadının başlaması ile yüzüne renk gelen nar üreticileri, her geçen yıl artan hasadın Türkiye’den gelecek olan su ile artacağına ve kalitesinin de yükseleceğine dikkat çekerken, kuyularında olan mevcut suyun da giderek azaldığını dile getirdi.  

21. yüzyılın meyvesi olan narın hem üretilmesi hem de tüketilmesi için teşvikin çok önemli olduğuna değinen Güzelyurtlu üreticileri ise “Talep fazla fakat imkânlar sınırlı” diyor. Kuyularındaki suyun ciddi oranda azaldığına değinen üreticiler, en büyük sıkıntılarının susuzluk olduğunu belirtirken, ümitlerini Türkiye’den gelecek olan suya bağlamış durumda. Birçok üreticinin hobi olarak yaptığı bu işin, Türkiye’den gelen su ile gelir kaynağı olabileceğine değinen üreticiler, devletten de destek beklediklerini kaydetti. 

Nisan, mayıs ve haziran dönemlerinde yoğun ilgi isteyen nar ağaçları, yaz aylarında bakım ve sulamasıyla üreticileri tarlada terletirken, ekim, kasım ve aralık aylarında ise üreticinin yüzünü güldürüyor. Güzelyurt, Bostancı bölgesinde yoğun olarak görülen nar tarlaları, tüketicinin de iştahını kabartıyor.  Yıl boyunca nar tarlasına şekil verirken üreticiler, bunu yaparken budamada alt dalların yayılmasına, üste çıkmamasına özen gösterip, gölge sağlamaya ve bu yolla ürünlerini güneş yanıklarından korumaya çalışıyor. Güneşten en az zarar ile kurtulmaya çalışan tarla sahipleri ise bu durumu ağaçlarını sık ekerek ve uzatmayarak önlemeye çalışıyor. Güneş yanıklarının yanı sıra havadan gelen bulaşıcı hastalıklar da zaman zaman tarladaki üreticiyi olumsuz etkiliyor.

22-10-2015-12-09-37538100.jpg

Üretici ne dedi?

Ali Çavuşoğlu:

2007 yılından beridir bu işi yapıyorum, geçim kaynağım bu iş değildir, olamaz da…

Benim kızım bu işi yapıyor ve ben ona yardım ediyorum. Devletten beklediğimiz desteği çok fazla göremiyoruz. Örneğin doğrudan gelir desteği, ödenen teşvik çok az. Hem tür değişikliğine gidiyoruz hem de narenciyeden daha az destek alıyoruz. Bu nasıl çelişkidir? Toplamda iki bin adet nar ağacımız var.

Sulama ve bakım sezonunda kendimiz uğraşıyoruz. Ancak kesim ve ilaçlama döneminde dıştan hizmet alıyoruz. Ürünlerimizi de her zaman kendi fabrikamıza veriyoruz. Alnar Narcılık Ltd’e veriyoruz. 

Ali Seyhun Bostancılı:

Bahçem sekiz yıllıktır. Narın bakımı narenciye ağaçları gibi değildir. Narenciye ile narı kıyasladığımız zaman gerçekten eziyetli bir iş olduğunu söyleyebilirim. En büyük işçiliği nar ağaçlarının kökünden atan filizleri temizlemektir diyebilirim.  Senede dört kez bu filizleri temizliyoruz.

Nisan, mayıs ve haziran dönemlerinde özellikle bu temizliği çok sık yapıyoruz. Sıkıntılarımızın en büyüğü su sorunudur. Ciddi anlamda kuyularımızda su azalmıştır. İstediğimiz suyu verebilsek, çok daha güzel ve fazla ürünler, kaliteli ürünler üretebiliriz. On dönüm üzerinde bin kök ağacım var. Yaklaşık 33 ton yıllık ürünüm olur ve tümünü de satarım. Talep de fazla, ALNAR Narcılık’ta tüm ürünlerimizi, ısgarta da olsa değerlendiriyoruz. Atılmıyor, bu da bizim için çok güzel bir kolaylık.

Genelde ekim ayından itibaren, şeker oranları geldiği zaman hasada başlıyoruz. Yazda haftada iki kez suladığımız bahçemizi, imkân olsa daha sık veya daha uzun süreli verebiliriz. En büyük sıkıntımız su, sertifikalı üretim yapıyoruz ve tahlillerden geçiyoruz, çok dikkatliyiz bu yüzden de bazı hastalıkların da önüne geçemiyoruz ama çok şükür… 15 dönüm bir tarlada bin 500 kök ağaç olsa bir ailenin geçim kaynağı olabilir fakat suyumuzun olmayışı buna izin vermiyor. Hal böyle iken de insanlar bunu hobi olarak yapıyor. Ben emekliliğime hazırlık yapıyorum, bunu hobi olarak yapıyorum. Dileriz Türkiye’den gelen su bizlerin de üretimine yarar. Özellikle nar suyu olarak piyasadaki tüketicinin neredeyse %10’una yetişiyoruz. Talep fazla fakat imkânlar sınırlı…

Fabrikaya giren ürünler ilk olarak iki çeşide ayrılıyor, kullanılmayacak olanları sıkılmak üzere, üçüncü çeşit olarak ayrılıyor.

Güneş yanıkları ve havadan gelen bulaşıcı hastalıklar, tarladaki üreticinin en büyük sıkıntısı

Güzelyurt, Bostancı bölgesinde yoğun olarak görülen nar tarlaları, tüketicinin de iştahını kabartıyor

İrili ufaklı ayrılan narlar kasalarda yerini alıyor.

Kasa kasa ayrılan narların bir kısmı iç, bir kısmı da dış piyasaya sürülüyor.

Mevsimlik işçiler tarafından dalından koparılan narlar, fabrikaya gönderilmek üzere kasalara konuyor.

Üreticinin dalından koparıp fabrikaya getirdiği ürün, tartılıp alınıyor.