Duygu Alan

Taş ocağı işletmelerinin işleyiş metodu ile ortaya çıkan manzara, çevre örgütleri tarafından, manzarayı  “Yüz yılın felaketi” diye yorumlanırken, duyarlı vatandaşların tepkisine neden oluyor. Taş ocağı işletmelerine yakın köylerde ikamet eden ve işletmenin işleyiş metodundan olumsuz etkilenen halk ise yetkililere isyan ediyor.

Şirinevler köyünde halk, bölgedeki taş ocağı işletmesinden yayılan toz nedeni ile bölgedeki yeşilin adeta katledildiğini, insanların ise sağlığından olduğunu öne sürdü.

Yıllardır sorunu dile getirmelerine rağmen yetkililerin hiçbir önlem almadığı gibi işletmelerde denetim de yapmadığından yakınan Şirinevler’de halk, “İşletmeden yayılan toz ne kurutmadık ağaç bıraktı ne de köyde sağlıklı insan bıraktı. Bu kadar duyarsızlık olmaz. Artık yeter” diye isyan etti.

“Evlerimiz başımıza yıkılacak”

Öte yandan dağı patlatma işlemi sırasında meydana gelen sarsıntının köydeki evlerin hemen hepsinde hasara neden olduğunu da kaydeden köy halkı, işletmeye ait kamyonların köy içi yolunu kullanmasından da şikayet etti.

“Evlerimiz başımıza yıkılacak” diyen köy halkı, “Şirinevler’de eskisi yenisi hemen her evde hasar oluştu. Dağı patlatma işlemi sırasında oluşan sarsıntı birçok evin duvarlarında derin çatlakların meydana gelmesine sebep oldu. Ayrıca yasak olmasına rağmen kamyonlar köy içi yolunu kullanıyor, dağdan gelen toz yetmezmiş gibi bir de bu kamyonların yoldan kaldırdığı tozu teneffüs ediyoruz” diye konuştu.

“Yeşili öldürdüler”

Şirinevler köyünde ikamet eden bazı yaşlılar ise taş ocağı işletmelerinin dağa verdiği zararı eleştirdi.

Havadis’e konuşan köy halkı, “1975 yılında dağa baktığımızda içimiz açılırdı. Alabildiğine ağaç, yeşil vardı. Şimdi biraz daha dağ yok olacak. Bu bir çevre felaketi, doğa katliamıdır. Devlet daha fazla bu katliama göz yummamalıdır” dedi.

Beşiktaş: Artık bu soruna bir çare bulunsun

Şirinevler Köyü Muhtarı Ertan Beşiktaş, taş ocaklarında, dağı patlatma işlemi esnasında kalkan tozun çevreye ve insan sağlığına ciddi zarar verdiğini belirterek, birçok kez dile getirilmesine rağmen taş ocağı işletmelerinde devlet denetiminin sağlanamadığını söyledi.

Ertan Beşiktaş, “Taş ocağı işletmesinden kalkan toz ve bu işletmelere ait kamyonların köy içi yolunu kullanması nedeni ile kalkan toz sağlığımızı ciddi şekilde olumsuz etkiledi. Ben taş ocağından etrafa yaydığı tozun insan sağlığına sigaradan daha zararlı olduğunu düşünüyorum. Yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Lütfen artık bu soruna bir çare bulunsun” diye konuştu.

Özer Beşiktaş:

“Taş ocağı işletmelerinin işleme metodunu nedeni ile yaşadığımız sıkıntıları defalarca dile getirdik ancak hiçbir hükümet yetkilisi sesimize kulak vermedi. Dağı patlattıklarında köy adeta kalkıp oturuyor. Evlerimizin duvarı hep çatladı. Yüz yıllık yapılar bile zarar gördü. Toz toprak evimize kadar ulaşıyor. Boğuluyoruz. Ağaçlar öldü. Kamyonların köy yolunu kullanması yasak buna dair tabela da var ama dinleyen yok. İşletmeye ait kamyonlar köy içinden geçiyor. Yetmez dağdan gelen toz bir de kamyonlar toz kaldırıyor. Üstelik yol da dar yani trafik için de tehlike saçıyorlar.”

Vural Atamtürk:

“Taş ocağı işletmelerinin doğaya, çevreye ve insan sağlığına verdiği zararı bilmeyen yok. Dağlarımızdaki tahribat bile durumu anlatmaya yeter. Bugüne kadar çok defa dile getirdik, önlem istedik, denetim yapın dedik ama yetkililer oralı olmadı. Dağı patlatma işlemi sırasında oluşan sarsıntı nedeni ile evlerimizin duvarları çatladı. Toz topraktan hasta olduk. yeşil öldü. Artık bu gidişe bir ‘dur’ demenin vakti geldi de geçti.”

Ömür Manga:

 “Taş ocaklarının dağları patlatma işlemi sırasında çevre ve insan sağlığına verdiği zarar sözle ifade edilebilir derecede değil. Defa kez tepkimizi koyduk, yazılı, sözlü birçok kez devlet yetkililerine rahatsızlığımızı bildirdik ancak ne yazık ki, olumlu bir netice elde edemedik. Biz söylemekten, şikayet etmekten usandık, yetkililer bu duruma kayıtsız kalmaktan usanmadı. Sağlımızdan olduk. Gereken önlemin alınıp, denetimlerin başlatılması için neyi bekliyorlar onu da bilmiyoruz.”