Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, Rum tarafının aklının, var olan gerçeklere dayalı bir anlaşmada değil de hidrokarbon yataklarını kendi lehine ve gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti avantajlarını da Kıbrıs Türkü aleyhine kullanmakta olduğunu savundu.

Ersin Tatar, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tatar, Rum tarafının Eylül ayında hidrokarbon yataklarında yeni kazılar başlatacağı, şu an ise 3’ncü tur ruhsatlandırma çalışmalarını sürdürdüğüne dikkat çekerek, buna parelel olarak Türkiye ile Kıbrıs Türk tarafının da daha önce aralarında imzaladıkları anlaşmada yeni adımlar atması gerektiğine vurgu yaptı.

Tatar: “İnanıyorum ki Cumhurbaşkanı Akıncı da Kıbrıs Türk halkı’nın haklarının korunması için gereken kararların alınmasına katkıda bulunacaktır. Aksine bir davranış, Rumları şımartmaktan, Kıbrıs Türkü’nün haklarının erozyona uğramasından başka işe yaramaz” ifadesini kullandı.

UBP Milletvekili Tatar, şöyle devam etti:

“Gün geçmiyor ki Rum basınında hidrokarbon yatakları konusunda bir Rum Devlet yetkilisinin açıklaması çıkmasın. Rum tarafı, Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki tüm önerilerini elinin tersi işe itmiş, kendi bildiğini okumaya, istediği anlaşmaları, ruhsatlandırmaları yapmaya devam ediyor. Bu durum karşısında Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında 22 Eylül 2011 tarihinde imzalanan ve Meclisimiz tarafından onaylanan anlaşmaya uygun olarak gerekli adımların atılması yoluna gidilmelidir. Rum tarafına asla yapacakları karşısında hareketsiz kalınmayacağı, diplomasideki mütakabiliyet ilkesi gereği Türk tarafının da kendisinin de hakkı olduğu açık olan alanlarda hidrokarbon yatakları araştırmasına gideceği , gerekmesi halinde buralarda arama platformları kuracağı net bir şekilde ifade edilmelidir. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın barışçı, anlaşmadan yana görünmek uğruna bugüne kadar Rum tarafının hidrokarbon yatakları konusunda attığı adımlar verdiği demeçler karşısında suskun kalmasının hiç bir işe yaramadığı ortadadır. Artık bu anlayışla Rum tarafını yaşayabilir, gerçeklere dayalı bir anlaşmaya ikna etmesinin mümkün olmayacağını net bir şekilde anlamalı ve Türk tarafının 2011-2014 yılları arasında izlediği kararlı politikanın devam edeceğini ortaya koymalıdır.”