“Başımız ağrıyacak”

“Kuzey’de mağdur olan bir yapının, bir kere daha mağdur edilmesi ve ekonomik olarak çökertilmesi hiçbir barışa katkı yapmaz”

 “40 yıldır burada yapılan icraatlar ve yapılan bir takım yasal düzenlemelerin bir iki günde tarih olması başımızı ağrıtacak”

“Bu insanlar 1974’ten sonra buraya geldiler ve 40 senedir buradadırlar. Bu kadar yıldan sonra bunlara ‘başınızın çaresine bakın’ denemez”

Özge KİZİR

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, yeni bir yapıya geçmenin ülke açısından sıkıntılar doğuracağını belirtti. “40 yıllık icraatlar ve bir takım yasal düzenlemelerin 1-2 günde tarih olması çok başımızı ağrıtır” diyen Tatar, “Tatar yine olumsuz konuşuyor” eleştirisiyle karşılaşacağını savunarak, “Ben gerçekleri konuşuyorum” dedi.

“Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrimleştirilmesiyle bir Federal Cumhuriyet zaman içerisinde oluşturulacaktır”
Katıldığı bir TV programında CTP-UBP koalisyonunu ve müzakereleri değerlendiren Ersin Tatar, egemenlik haklarının halkta olduğu ve esas kararları alıp esas yasaları yapan iki ayrı oluşturucu ve kurucu devlete önem verdiklerini kaydetti. Tatar,“ Rum kesimi ise daha fazla Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı şeklindeki bir yapıyı hedefliyor. Hatta Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in yakın geçmişteki beyanatlarına bakılırsa, bu oluşturulacak olan Kıbrıs Federal Cumhuriyeti, Kıbrıs Cumhuriyetinin evrimleşmesiyle olacaktır. Yani günün sonunda KKTC’nin yaptığı yasalar ve düzenlemelerin hepsi tarih olacak. Fakat esas olan Kıbrıs Cumhuriyeti evrimleştirilmesiyle bir Federal Cumhuriyet zaman içerisinde oluşturulacaktır” şeklinde konuştu.

“Türkiye’nin etkin garantörlüğü bizler için hayati bir önem arz ediyor”

Garantörlükler konusuna değinen Tatar, “Türkiye’nin etkin garantörlüğü bizler için hayati bir önem arz ediyor. Nitekim çok değerli köşe yazarları da bu konularda önemli makaleler yazmışlardır. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün Avrupa Birliği garantörlüğüne terk edilmesi anlaşmayla bizler için bir felaket olabilecektir. Günün sonunda nüfus yapısına bakıldığında Rumların nüfusu bizden çok daha fazladır. Böyle bir durumda ileride Türkiye burayı bırakıp giderse, bizlerin başına geleceklerden sonra Avrupa Birliği’nin buraya etkin bir şekilde karışması ve mal ve can güvenliğimizi koruması da çok zordur” dedi.

“Kıbrıs Türkü taviz vermez”

“Bu saatten sonra 40 yıldır alışılan emniyet, güven ve huzurdan sonra Kıbrıs Türkü taviz vermez diye düşünmek isterim. Tabiki çeşitli konular vardır. Mülkiyet ve toprakla beraber bütün bunlar bizim için çok önemlidir” diyen Tatar, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu’nun “Garantiler tabu değildir” açıklamasını şu sözlerle değerlendirdi:

“Keşke söylemeseydi…”

“Burcu, bu noktada nasıl böyle bir şey söyledi anlamış değilim. Hiç gerek yoktur diye düşünüyorum. Daha sonra açıkçası herhangi bir açıklamasını da göremedim. Garantörlüklerin Kıbrıs Türk halkı için fevkalade önemli olmasından dolayı, onun daha dikkatli olması gerekiyordu. Belki bir soru üzerine sıkıştı, böyle bir şey söyledi, ama söylememesi gerekiyordu. Çünkü bu şekilde bir konuşmanın daha sonra zafiyet yaratabileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla keşke onu söylemeseydi.” 

“Yerleşik veya göçmen gibi bunu sınıflandırmak insan haklarına aykırıdır”

1974’ten bu yana Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan TC vatandaşlarının çözümdeki yerlerini değerlendiren Tatar, “Bununla ilgili istatistikî araştırmalar mutlaka devletin arşivinde vardır. Bu insanlar 1974’ten sonra buraya geldiler ve 40 senedir buradadırlar. Bu kadar yıldan sonra bunlara ‘bırakın başınızın çaresine bakın’ denemez. Çünkü buraya gelen anne ve babanın belki bir kısmı vefat etmiştir. Çoluk çocuk burada evlenmiştir ve torun sahibi olmuştur. Bu saatten sonra bu insanlar Kıbrıslı Türklerdirler. Dolayısıyla hiçbir şey olmamış gibi yerleşik veya göçmen gibi bunu sınıflandırmak insan haklarına aykırıdır” ifadesini kullandı.

“Dünyanın tanıdığı bir devlet olarak bir takım kazanımları olmuştur”

Kuzey ve Güney Kıbrıs arasında farklılıklar olduğuna dikkat çeken Tatar, “Orası buradan daha zengindir. Çünkü orada mülkiyet meselesi yoktur, dünya ile iç içedir, Avrupa Birliği’nin tam üyesidir ve dünya ile direkt ticaret yapabilmektedir. Dünyanın tanıdığı bir devlet olarak bir takım kazanımları olmuştur. Dolayısıyla onun bu avantajlarını da dikkat aldıktan sonra bu kadar yıldır Kuzey’de mağdur olan bir yapının, bir kere daha mağdur edilmesi ve ekonomik olarak çökertilmesi hiçbir barışa katkı yapmaz. Dolayısıyla bu hassasiyeti de dikkate almak lazım. Çünkü günün sonunda aranan bir uzlaşma ve barıştır. O yolda iki tarafında mevcut durumundan daha iyi bir noktaya götürülebilmesi için planlı ve programlı bir hedefin olması lazımdır” dedi.