Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı Kıbrıs Türkü’nün haklarını Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’in karşısında layıkıyla korumaya davet etti.

Akıncı’nın Rum lidere verdiği yanıtların kendileri için yeterli olmadığını söyleyen Tatar, “Akıncı net konuşmadığı içindir ki KKTC’deki emlak ve inşaat sektörü büyük yaralar almaya devam ediyor. Halkımızın çok önemli bir kesimi gelecek güvenliğinin elden gideceği endişesi yaşıyor, tedirgin oluyor” ifadesini kullandı.

Tatar, bugün yaptığı yazılı açıklamada, Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiades’in açıklamalarını ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bu açıklamalar karşısındaki tutumunu eleştirdi.

“Anastasiades, bilinen tahakkümcü, üstünlük taslayan,  Kıbrıs Türkünü Avrupa Birliği ile kandırıp, adayı Yunan yapacağını zanneden Rum zihniyetinin devamının kanıtıdır” diyen Ersin Tatar, Rum liderin ifade ettiği temelde bir anlaşmaya “evet” denilmesi halinde, Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin, siyasi eşitliğinin, ekonomisinin, mülkünün ve güvenliğinin kalmayacağını savundu.

Cumhurbaşkanı Akıncı’yı Rum lider karşısında Kıbrıs Türkü’nün haklarını layıkıyla korumaya davet eden Tatar, Rum tarafının 1950’li yıllardan bu yana Kıbrıs’a tümüyle hakim olmak ve Kıbrıs Türkü’nü istediği gibi idare etmek hedefiyle uzun soluklu bir mücadele verdiğini söyledi.

Tatar, “Bugün de yaşanan onca gelişmeye rağmen aynı kararlılığı sürdürüyorlar” diyerek, “Yapılması gereken Rum tarafının her gün bağıra bağıra söylediklerini doğru değerlendirmek ve toplumsal dinamiklerimizi, güçlü yönlerimizi harekete geçirerek, dünyaya istediklerimizi kabul ettireceğimiz yeni bir yol bulmaktır” ifadesine yer verdi.

“AKINCI NET KONUŞMAYARAK HATA YAPIYOR”

Tatar açıklamasında özetle şu ifadelere yer verdi:

“Sayın Akıncı, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin tehlike anında adaya yine müdahale edebileceği şekilde korunacağına, varılacak antlaşmanın Avrupa Birliği’nin birincil hukuku olmasının Türk tarafı için şart olduğuna, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam etmeyeceğine, iki kurucu devletin yeni bir ortaklık meydana getireceklerine, Kuzey Kıbrıs’taki Türk Kurucu Devleti’nde mülkiyet ve nüfus olarak Türklerin sarih çoğunluğa sahip olacağına, mülkiyette ve toprakta Kıbrıs Türkü’nü perişan edecek düzenlemelere asla izin verilmeyeceğine dair net konuşmayarak hata yapıyor.”