CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, AKP'li vekillerin 'çocuk istismarının araştırılmasına yönelik' araştırma önergesini reddettiğini ifade ederek, Meclis Kürsüsünde sert bir konuşma yaptı. Konuşmasına 25 Kasım 2011 tarihinde yaşanan N.Ç. davasını hatırlatarak başlayan Erdem şu ifadeleri kullandı: "N.Ç. davasında alınan karar son derece kötü, tehlikeli, Türkiye'deki hukuk sisteminin, ülkemizin temel omurgası olan hukuk sisteminin tartışılmasına yol açan bir karardı. Aynı şekilde, 10 Mart 2016'da, geçtiğimiz günlerde engelli bir çocuğa tecavüz iddiasıyla gerçekleşen yargılama süreci, benim burada zikretmek istemediğim bir kararla belli bir indirimin önünü açmış oldu. Yine, 21 Mart 2016'da Kocaeli'nde arkadaşlar, 3 yaşındaki bir çocuğa zikretmek istemediğim, toplumun, milletin vicdanındaki ahlaki ve irfanî kriterleri zedeleyecek bir fiil gerçekleştirmesine binaen oluşan süreci de yakinen biliyoruz. Eğer biz bu davalardaki savcılardan bir tanesine dokunabilseydik bu ülkede emin olun ki benzeri bir tutum yargı zemininde gerçekleşmezdi. Dolayısıyla, bizim bu hususta çok daha net bir tutum izlememiz gerekirken bugün önerilerin hangi siyasi partilerden geldiği kriteriyle hareket eder bir yaklaşım içindeyiz.

"O VAKIF, ŞU VAKIF, DEMEDEN BİR MÜŞTEREK TUTUM BELİRLEMEK MECBURİYETİNDEYİZ"

Bugün de burada arkadaşlar, biz 'o vakıf, bu vakıf, şu vakıf, şöyle vakıf, böyle vakıf' demeden bir müşterek tutum belirlemek mecburiyetindeyiz. Eğer buraya çıkan her milletvekili intikamcı bir yaklaşımla siyaseti inşa etmeye çalışacaksa, tıpkı 28 Şubatta bu ülkenin mütedeyyin insanlarının üstünden dozer geçirmiş olan bir anlayışın karşısında aynı intikamcı perspektifle bir benzerini kendi gibi düşünmeyenlere tatbik etme tutumunda ısrar edecek bir siyaset izleyecekseniz şunu söyleyelim arkadaşlar: Biz bugün burada geçmişte ÇYDD'ye yaptıklarınızdan dolayı bulunmuyoruz. Bizim burada bulunma sebebimiz, geçmişte vakıfları delik deşik edip, kumpas davalarında onların öncülerini, kurucularını kanser hastası olduğu hâlde gözaltlarına alıp da hayatlarından ciddi bir zamanı yok etmiş olmanızdan dolayı da değil. Bugün burada bulunmamızın sebebi, buradaki herkesin ortak vicdani tavrını somutlaştırmak ve müspet bir Parlamento iradesiyle bu soruna dur demektir. Ben, buradaki hiçbir iktidar partisi milletvekilinin Ensar Vakfında gerçekleşen olayı onaylama ihtimali dahi olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine, doğal olarak bu milletin bütün temsilcileri aynı ahlaki ve irfanî kriterlerle sürece bakmaktadır. Teklifi, bir muhalefet partisinin vermiş olması hasebiyle geliştirilen bu yaklaşımın toplum vicdanında açtığı yarayı kapatmak, iktidar partisinin sorumluluğudur."

"MUHALEFETİN DERDİ DERDİ ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK MÜŞTEREK BİR YAKLAŞIM ORTAYA KOYABİLMEKTİR"

Çocuk istismarına yönelik müşterek yaklaşıma vurgu yapan Eren Erdem, "Muhalefet partilerinin buradaki temel derdi çocuk istismarına yönelik müşterek bir yaklaşım ortaya koyabilmektir. Nasıl ki, Ankara'da yaşanan terör saldırısı yahut farklı bir ülkede yaşanan bir terör saldırısı sonrası biz burada hep beraber bir şey söyleme kabiliyetini gösterebiliyorsak, bugün de herkesin vicdanında aynı noktada duran bu sorunu ve problemi çözümleme adına müşterek bir irade ortaya koymak zorundayız. Aksi takdirde, buradan çıktığımızda, sokağa indiğimizde insanların bize soracağı sorulara yanıt verirken yüz hatlarımızda belirecek durum karşımızdaki bireyleri fevkalade rahatsız edecek, ümitsizliğe sevk edecek ve gerçekten, belki de birilerinin sistematik olarak algılatmaya çalıştığı 'Parlamenter sistem çalışmıyor.' algısına hizmet eden bir durumun ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu doğru bir şey değildir. Burası demokrasinin beşiğidir, burası milletin vicdanıdır. Ben, bugün burada, tıpkı geçmişte olduğu gibi müşterek bir anlayışın, bir iradenin belirmesinin ne kadar önemli olduğu kanaatinin herkeste hasıl olması adına bu çağrıyı yinelemek istiyorum. Buyurun, gelin, önergenizi getirin, oylayalım, destek verelim, bu komisyonu kuralım, sizin öncülüğünüzde kuralım, siz bunun öncüsü olun, siz ortaya çıkacak politik sonuçların mesulü ve sorumlusu olun ve biz de bu sorumluluğun altına kellemizi koyalım, bütün bedenimizi koyalım ve toplumun vicdanına bu ülkede gerçekten de tahribat yaratmış olan bu hadisenin karşısında dik duran bir Parlamento olarak çıkalım. Bizim birinci temennimiz budur ve bu hassasiyetle Meclis gündemine bir yaklaşım sergilemenizi de murat ve temenni ediyoruz" diye konuştu.

"FETÖ İDDİANAMESİNİ DEĞİŞTİRELİM, 'FETÖMİNATİ VE TAPINAK ŞAKİRTLERİ' YAPALIM"

Konuşmasında Reza Sarraf'ın ABD'de tutuklanması sürecine de değinen Erdem, "Vicdanlarına kayyum atanmış basın mensuplarının olduğu bir ülkede söylenen her söz yalandır. Bu hakikat üzere, havuz medyası günlerdir Amerika'da gerçekleşen bir tutuklama hadisesi üzerine odaklanmış durumda. Hatta, meşhur şu Reza Zarrab'ı tutuklayan savcının paralel yapıya mensup olduğu yönünde birtakım yaklaşımlar sergileniyor. Ben de çok meraken ve aynı zamanda, paralel yapı soruşturmasını yürüten savcılara seslenmek şartıyla şunu öneriyorum arkadaşlar: Gelin, savcılara bir yol haritası oluşturalım. FETÖ iddianamesini değiştirelim, 'FETÖMİNATİ ve tapınak şakirtleri' yapalım. Niye? Çünkü o kadar güçlü bir yapı ki bu, Amerika'daki savcıyı da yönetiyor tıpkı İlluminati gibi. Hani dünyayı eskiden Masonlar yönetirdi yahut da efendim, Siyonistler yönetirdi perspektifinden, bugün İlluminatinin yerini, anlaşılan, FETÖMİNATİ'ye ve tapınak şakirtlerine bırakmışız. Arkadaşlar, komikleşiyoruz. Böyle bir medya düzeninin olduğu bir ülkede, böyle bir medya düzeninin tasvip edildiği, onaylandığı bir ülkede demokrasiden, özgürlükten bahsetmek bizi ancak kendisiyle çelişen komik bir objeye dönüştürecektir" ifadelerini kullandı.

CHP'lı Erdem'den 'çocuk istismarının araştırılmasına yönelik' önergesinin reddine tepki

MHP'nin çocuk istismarının önlenmesi için araştırma komisyonu kurulması önerisinin, TBMM Genel Kurulu'nda reddedilmesi muhalefet partileri tarafından tepkilere neden oldu.

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, AKP'li vekillerin 'çocuk istismarının araştırılmasına yönelik' araştırma önergesini reddettiğini ifade ederek, Meclis Kürsüsünde sert bir konuşma yaptı. Konuşmasına 25 Kasım 2011 tarihinde yaşanan N.Ç. davasını hatırlatarak başlayan Erdem şunları söyledi:

"N.Ç. davasında alınan karar son derece kötü, tehlikeli, Türkiye'deki hukuk sisteminin, ülkemizin temel omurgası olan hukuk sisteminin tartışılmasına yol açan bir karardı. Aynı şekilde, 10 Mart 2016'da, geçtiğimiz günlerde engelli bir çocuğa tecavüz iddiasıyla gerçekleşen yargılama süreci, benim burada zikretmek istemediğim bir kararla belli bir indirimin önünü açmış oldu. Yine, 21 Mart 2016'da Kocaeli'nde arkadaşlar, 3 yaşındaki bir çocuğa zikretmek istemediğim, toplumun, milletin vicdanındaki ahlaki ve irfanî kriterleri zedeleyecek bir fiil gerçekleştirmesine binaen oluşan süreci de yakinen biliyoruz. Eğer biz bu davalardaki savcılardan bir tanesine dokunabilseydik bu ülkede emin olun ki benzeri bir tutum yargı zemininde gerçekleşmezdi. Dolayısıyla, bizim bu hususta çok daha net bir tutum izlememiz gerekirken bugün önerilerin hangi siyasi partilerden geldiği kriteriyle hareket eder bir yaklaşım içindeyiz.

"O VAKIF, ŞU VAKIF, DEMEDEN MÜŞTEREK TUTUM BELİRLEMEK MECBURİYETİNDEYİZ"

Bugün de burada arkadaşlar, biz 'o vakıf, bu vakıf, şu vakıf, şöyle vakıf, böyle vakıf' demeden bir müşterek tutum belirlemek mecburiyetindeyiz. Eğer buraya çıkan her milletvekili intikamcı bir yaklaşımla siyaseti inşa etmeye çalışacaksa, tıpkı 28 Şubat'ta bu ülkenin mütedeyyin insanlarının üstünden dozer geçirmiş olan bir anlayışın karşısında aynı intikamcı perspektifle bir benzerini kendi gibi düşünmeyenlere tatbik etme tutumunda ısrar edecek bir siyaset izleyecekseniz şunu söyleyelim arkadaşlar: Biz bugün burada geçmişte ÇYDD'ye yaptıklarınızdan dolayı bulunmuyoruz. Bizim burada bulunma sebebimiz, geçmişte vakıfları delik deşik edip, kumpas davalarında onların öncülerini, kurucularını kanser hastası olduğu hâlde gözaltlarına alıp da hayatlarından ciddi bir zamanı yok etmiş olmanızdan dolayı da değil. Bugün burada bulunmamızın sebebi, buradaki herkesin ortak vicdani tavrını somutlaştırmak ve müspet bir Parlamento iradesiyle bu soruna dur demektir. Ben, buradaki hiçbir iktidar partisi milletvekilinin Ensar Vakfı'nda gerçekleşen olayı onaylama ihtimali dahi olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine, doğal olarak bu milletin bütün temsilcileri aynı ahlaki ve irfanî kriterlerle sürece bakmaktadır. Teklifi, bir muhalefet partisinin vermiş olması hasebiyle geliştirilen bu yaklaşımın toplum vicdanında açtığı yarayı kapatmak, iktidar partisinin sorumluluğudur." 

"MUHALEFETİN DERDİ ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK MÜŞTEREK BİR YAKLAŞIM ORTAYA KOYABİLMEKTİR" 

Çocuk istismarına yönelik müşterek yaklaşıma vurgu yapan Eren Erdem, "Muhalefet partilerinin buradaki temel derdi çocuk istismarına yönelik müşterek bir yaklaşım ortaya koyabilmektir. Nasıl ki, Ankara'da yaşanan terör saldırısı yahut farklı bir ülkede yaşanan bir terör saldırısı sonrası biz burada hep beraber bir şey söyleme kabiliyetini gösterebiliyorsak, bugün de herkesin vicdanında aynı noktada duran bu sorunu ve problemi çözümleme adına müşterek bir irade ortaya koymak zorundayız. Aksi takdirde, buradan çıktığımızda, sokağa indiğimizde insanların bize soracağı sorulara yanıt verirken yüz hatlarımızda belirecek durum karşımızdaki bireyleri fevkalade rahatsız edecek, ümitsizliğe sevk edecek ve gerçekten, belki de birilerinin sistematik olarak algılatmaya çalıştığı 'Parlamenter sistem çalışmıyor.' algısına hizmet eden bir durumun ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu doğru bir şey değildir. Burası demokrasinin beşiğidir, burası milletin vicdanıdır. Ben, bugün burada, tıpkı geçmişte olduğu gibi müşterek bir anlayışın, bir iradenin belirmesinin ne kadar önemli olduğu kanaatinin herkeste hasıl olması adına bu çağrıyı yinelemek istiyorum. Buyurun, gelin, önergenizi getirin, oylayalım, destek verelim, bu komisyonu kuralım, sizin öncülüğünüzde kuralım, siz bunun öncüsü olun, siz ortaya çıkacak politik sonuçların mesulü ve sorumlusu olun ve biz de bu sorumluluğun altına kellemizi koyalım, bütün bedenimizi koyalım ve toplumun vicdanına bu ülkede gerçekten de tahribat yaratmış olan bu hadisenin karşısında dik duran bir Parlamento olarak çıkalım. Bizim birinci temennimiz budur ve bu hassasiyetle Meclis gündemine bir yaklaşım sergilemenizi de murat ve temenni ediyoruz" diye konuştu.

"FETÖ İDDİANAMESİNİ DEĞİŞTİRELİM, 'FETÖMİNATİ VE TAPINAK ŞAKİRTLERİ' YAPALIM" 

Konuşmasında Reza Sarraf'ın ABD'de tutuklanması sürecine de değinen Erdem, bu konuda da şunları söyledi:

"Vicdanlarına kayyum atanmış basın mensuplarının olduğu bir ülkede söylenen her söz yalandır. Bu hakikat üzere, havuz medyası günlerdir Amerika'da gerçekleşen bir tutuklama hadisesi üzerine odaklanmış durumda. Hatta, meşhur şu Reza Zarrab'ı tutuklayan savcının paralel yapıya mensup olduğu yönünde birtakım yaklaşımlar sergileniyor. Ben de çok meraken ve aynı zamanda, paralel yapı soruşturmasını yürüten savcılara seslenmek şartıyla şunu öneriyorum arkadaşlar: Gelin, savcılara bir yol haritası oluşturalım. FETÖ iddianamesini değiştirelim, 'FETÖMİNATİ ve tapınak şakirtleri' yapalım. Niye? Çünkü o kadar güçlü bir yapı ki bu, Amerika'daki savcıyı da yönetiyor tıpkı İlluminati gibi. Hani dünyayı eskiden Masonlar yönetirdi yahut da efendim, Siyonistler yönetirdi perspektifinden, bugün İlluminatinin yerini, anlaşılan, FETÖMİNATİ'ye ve tapınak şakirtlerine bırakmışız. Arkadaşlar, komikleşiyoruz. Böyle bir medya düzeninin olduğu bir ülkede, böyle bir medya düzeninin tasvip edildiği, onaylandığı bir ülkede demokrasiden, özgürlükten bahsetmek bizi ancak kendisiyle çelişen komik bir objeye dönüştürecektir."

MHP'li Akçay: Çocuk istismarında bir araya gelemiyorsak, nerede bir araya geleceğiz?

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, MHP'nin çocuk istismarının önlenmesine yönelik araştırma komisyonu kurulması önerisinin reddedilmesini eleştirerek, "Ondan sonra Sayın Başbakan 'ortak hareket edelim, ülkenin menfaatleri doğrultusunda' diyor. İyi de eğer biz bu çocuk istismarında bir araya gelemeyeceksek nerede bir araya geleceğiz" dedi.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, çocuk istismarının önlenmesi için araştırma komisyonu kurulması önergesinin reddedilmesinin ardından TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Erkan Akçay, geçtiğimiz 17 Şubat'ta çocuk istismarının önlenmesi için Meclis Araştırma Önergesi verdiklerini belirterek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nın Karaman'da meydana gelen olayla ilgili vakfı korumaya yönelik bir özel gayret içinde olduğunu ileri sürdü. Bakanın bu tutumunun kabul edilemeyeceğini söyleyen Erkan Akçay, "45 çocuğun tecavüze uğradığı iddiası var. 10'u kanıtlanmış. Bir defa yaşandığını nereden biliyor sayın Bakan. Niye böyle bir vakıf koruma ihtiyacı ortaya çıkıyor. AKP adına konuşma yapan konuşmacıların konuşmalarını tutanaklardan okuyun. AKP grubu adına konuşan konuşmacılar bu olayı kınamadı, lanetlemedi, protesto etmedi. Bütün konuşmalarının kapsamı kendilerinin korumakla görevli saydıkları vakfı korumaya yönelik davrandılar" diye konuştu.

"TBMM ÖNEMLİ BİR FIRSATI KAÇIRMIŞTIR?" 

MHP'nin grup önerisinin diğer partilerin 'Evet' oyu vermesine rağmen AK Parti olaylarıyla reddedildiğini kaydeden Erkan Akçay şöyle konuştu:

"Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın'ı teessüfle anıyorum. Son derece yanlış bir yönetim sergilemiştir. 317 vekil olmakla övünen AKP 32 vekille o anda temsil ediliyordu, o anda saydık. Muhalefet çoğunlukta ve kabul oyu vermesine rağmen Sayın Ahmet Aydın iktidar çoğunluktaymış gibi karar vermeye çalıştı. Katip üyelerden Sayın Purçu kabul oyu verenlerin çoğunlukta olduğunu söylemesine rağmen. Diğer katip üye de tereddüdünü belirtti. Kamera kayıtlarının incelemesini de önerdik. Yani göz göre göre demokrasiye aykırı, objektiflikten uzak tamamen siyasi hale getirmiştir AKP bu tutumuyla. Oysa bizim ne bir siyasi istismar amacımız, ne bir polemik konusu yapmak gibi bir niyetimiz var. Ancak AKP'nin tutumu bu konuyu siyasi hale getirmiştir. Ondan sonra Sayın Başbakan 'ortak hareket edelim ülkenin menfaatleri doğrultusunda' diyor. İyi de eğer biz bu çocuk istismarında bir araya gelemeyeceksek nerede bir araya geleceğiz? Bugün TBMM önemli bir fırsatı kaçırmıştır ve yegane sorumlusu AKP grubudur. Bu iktidar kompleksinden kurtulsunlar. Muhalefet ne getiriyorsa redderim anlayışından kurtulsunlar. Madem destek istiyor başbakan ve AKP, o zaman o kadar toplum yararına önergelerimiz, kanun tekliflerimiz oluyor; niye hepsini reddediyorsunuz?"