Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Parti Meclisi, suyun ticari bir meta olarak özel bir şirketin tekeline devredilmesine karşı çıkarak, su yönetiminin kendi kurumlarımızca yapılması, bunun da Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesinin doğal bir sonucu olarak algılanması gerektiğini belirtti.

Toplumcu Demokrasi Partisi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Parti Meclisi, dün akşam gerçekleştirdiği toplantıda su konusunu tartışarak ilkesel kararlar üretti.

İçinde bulunulan krizden 2010’dan beri hükümette bulunanların sorumlu olduğu savunulurken, su ile ilgili yapılmış ve yapılmakta olan müzakereler konusunda meclise, siyasi partilere ve topluma açık ve şeffaf bir biçimde bilgilendirilme yapılması ve karar alma mekanizmalarına dahil edilmesi talep edildi.

TDP Parti Meclisi (PM) dün akşam gerçekleştirdiği toplantısında su kaynaklarının yönetimine ilişkin ilkesel kararlar üretti. Kararlar şunlar:

“TDP, hükümete (TC tarafından) sunulan öneriyi kabul edilemez bulmaktadır, ancak geldiğimiz noktada oluşan krizden, 2010’dan beri hükümet edenlerin sorumlu olduğuna dikkat çeker.

Bugüne kadar sürdürülen müzakerelerle ilgili, meclis, siyasi partiler ve kamuoyu bilgilendirilmemiştir. Bu ciddi bir sorumsuzluktur ve bugün yaratılan krizin ana nedenlerinden biridir.  

TDP bugüne kadar Meclis’e, siyasi partilere ve kamuoyuna suyun fiyatı ve ihtiyaç duyulan miktarı ile ilgili hiçbir rakamın yansıtılmaması ve bu yönde kamuoyunun bilgilendirilmemesinin de bu krizin yaşanmasında ve zamanında çözüm bulunmamasında önemli rol oynadığını düşünmektedir. 

TDP, su ile ilgili yapılmış ve yapılmakta olan müzakereler konusunda Meclis, siyasi partiler ve topluma açık ve şeffaf bir biçimde bilgilendirilme yapılması ve karar alma mekanizmalarına dahil edilmesini talep etmektedir. Bu, sürecin sağlıklı yönetilmesi ve su konusunda bir dayanışmanın 
gereğidir.

TDP’ye göre su ticari bir meta olarak özel bir şirketin tekeline devredilemez. 

Su yönetiminin kendi kurumlarımızca yapılması, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesinin bir gereği olarak algılanmalıdır. Suyun kendi kurumlarımızca yönetilmesi, hayati bir konu olan suyun makul bir fiyatla vatandaşlara ulaştırılması açısından da son derece önemlidir.

Türkiye’den temin edilen su, Merkezi Yönetim tarafından Güzelyalı’da 19 Temmuz 2010 tarihli TC-KKTC arasındaki anlaşmaya uygun olarak satın alınmalıdır.

Merkezi Yönetim, belirlenecek fiyatla suyu yerel su kaynakları ile birleştirerek yerel yönetimlere dağıtmalıdır.

Suyun tüketiciye belirlenecek fiyatla dağıtılması ve tahsilatı belediyeler veya belediyelerin kuracağı ortak işletmeler tarafından yapılmalıdır”