BORÇLANARAK: 2014 yılında, üreticiye vadedilen teşvik, bankalardan sağlanan borçlanma ile ödendi. 2015 yılında ürün bedelleri dışında ödenmesi gereken kaynak 143.5 milyon TL. Tarım Bakanlığı bütçesinde yer alan kaynak 135 milyon TL. Geçtiğimiz seneden bu yıla sarkan açık ise 48 milyon TL

DEĞİŞMELİ: Yıllardır oluşmuş tarım politikasının değişmesi gerektiğini anlatan Tarım Bakanı Önder Sennaroğlu, “Sistem değişikliği olmazsa herkes zor durumda kalacak. Bizim hedefimiz navlun desteği ve süt üzerindeki sübvanseyi kaldırmak. SÜTEK yönetimini de üreticiye verebiliriz” dedi

YÜZDE 20 BÜYÜME: Süt sektörü her yıl yüzde 15-20 oranında büyüyor. Bu alana uygulanan teşvik ve sübvansenin bütçede aynı kaldığını söyleyen Sennaroğlu, “Yeni bir yol bulmak şart. Bu yüzde 20’lik büyümeye herhangi bir bütçenin dayanması zor, böyle devam edemez” ifadesini kullandı

BİR MİKTAR FON GÜNDEMDE: Üreticinin “daha fazla fon” talebini de değerlendiren Sennaroğlu, iş dünyasının bu konudaki endişesinin de farkında. Yeni fonlara açık kapı bırakan Sennaroğlu, “Belki bir miktar uygulama yapılabilir ama bu hala tartışma konusudur” dedi

Baykan Gürses Özdağ

Gıda, Tarım ve Enerji Bakanı Önder Sennaroğlu, Ülkede yıllardır uygulanan tarım politikasının duvara vurduğunu söyleyerek, sistemin değişmesi gerektiğini vurguladı.

Yıllardır oluşan ve kabul gören tarım politikasının değişmesi gerektiği konusunda herkesin hemfikir olduğunu söyleyen Sennaroğlu, mevcut sistem değişmezse, üretici yanında devletin de bundan zarar göreceğinin altını çizdi.

Sennaroğlu, “Sistem değişikliği olmazsa bu yıl için 143,5 milyon TL ödeme yapmamız lazım. Oysa bizim bütçemizde 135 milyon TL var. Bu sene borçlanarak hallettik ama gelecek yıl bunu borçlanma imkanı olmayacak” dedi.

Soru: Hayvan üreticilerinin bazı talepleri ve bu taleplere bağlı olarak da eylemleri oldu. Bu eylemlerin ardından yaptığınız bazı temaslar oldu. Süreç ne aşamada?

Sennaroğlu: Bunun ana nedeni bazı imalatçıların aldığı sütü gününde ödememesinden kaynaklandı. Bu 12-14 milyon TL civarında bir rakamdır. SÜTEK bu imalathanelerden parayı alamayınca 5’inde ve 20’sindeki ödemeler yine aksadı.

Üretici bir yandan kuraklıktan dolayı balyadan ötürü sıkıntıya girdi, çekleri bozulmamaya başladı. Her taraf sıkıntılı. Ama ben işin başında kuraklığın büyük bir felaket olduğunu söyledim.

Hükümetin tüm etkilerini ortadan kaldıracak bir mali yapısı yoktur. Mutlaka herkes bunun acısını biraz hissedecek, devlet de dahil. Eylem yapılması çok doğal. Ama en azından bu isteklerini benimle paylaşsalardı keşke… Bunu tartışırdık. Bu sıkıntıları biliyorum. Üreticinin nasıl sıkıntı içinde olduğunu biliyorum. Bunları derhal yapmazsanız, hayata geçirmezseniz eyleme gidiyoruz diye bir talepleri olmadı.

Ben eylemi basın aracılığıyla öğrendim. Balyanın 31 Aralık’tan sonra sübvanseli satılamayacağını açıkladıktan sonra eylem oldu.

Soru: Bakanlığınız 2014 yılı içinde ne kadar teşvik verdi. Bunu kalem kalem açıklayabilir misiniz?

Sennaroğlu: Göreve geldiğimiz 2013 Eylül’ünde bütçede mevcut kaynakla yapılan harcamalar eksi 34 milyon TL’ydi. Devletin üreticiye olan mükellefiyetini bütçe kaynakları ödemeye yetmedi. Ve eksi 34 milyon TL açık verdi.

Göreve geldiğimiz zaman eksi 34 milyon TL’yi 2014 bütçesinden aldık ve ödedik. 2014 yılı çok kurak bir yıl olmuştu. Yine mükellefiyetlerimizi yerine getirebilmek için bu kez bu eksi 34 milyon TL, eksi 48,5 milyon TL’ye çıktı.

2014 yılı çok kurak bir yıldı. 8 milyon TL hiç hesapta olmayan balya sübvansesi çıkmıştı. Bunu da 2015 yılı bütçesinden alıp ödeyeceğiz. Süt parasını da böyle ödedik. Mevcut sistemle bu tekerlek dönmez, bu kaynaklarla dönmez. Ama mesela süt sektöründe her yıl yüzde 15’lik bir büyüme var. Bunun için ödenen ihracat teşvik primleri var, navlun destekleri var.

Eğer sisteme dokunmazsak bir taraftan süt miktarı yüzde 15-20 artıyor ama bunun için ayrılan ödenekle yüzde 15-20 artmıyor, açık veriyor. Sistem tıkanmıştır. Sistemin yeniden sürdürülebilir bir yapıya kavuşması lazımdır. Verebilirim ama yeni bir sistem yaratılacaksa bunu vermenin bir anlamı olmayacaktır.

“Navlun desteği kalkacak”

“Bizim hedefimiz navlun desteğini kaldırmak, sütün üzerindeki sübvanseyi kaldırmaktır. Sistem değişikliği olmazsa bu yıl için öngörümüz 143,5 milyon bir ödeme kaynak gereksinimi vardır. Eğer bu sistem devam ederse tarımda bu yıl 143,5 milyon TL’ye ihtiyaç var.

Bizim bütçemizde 135 milyon TL var. 8,5 milyon TL açık oluşur. 48,5 milyon TL de geçen seneden vardı, bu da toplam 57milyon TL açık olacağı anlamına gelir. Yani ödenekler Temmuz’da bitecek ve süt parası ödenemeyecek.

Bu sene Ekim’de bitti ödenekler, borçlanarak hallettik ama gelecek yıl bunu borçlanma imkanı olmayacak. Yani politika duvara vurdu. Sistem bu işte…O nedenle bu sitem sürdürülemez.”

Soru: Nasıl bir sistemden bahsediyorsunuz?

Sennaroğlu: Üretici süt üretir, devlet de bu süte bir fiyat açıklar. Bir yandan da serbest piyasa diyoruz. Sütün fiyatını devlet belirler, sütü SÜTEK alır ve daha düşük bir fiyata imalatçıya satar, imalatçı da bunu yurt içinde ihtiyaç kadar mamul haline getirir, pazarlar, ihtiyaç fazlasını da yurt dışına pazarlar.

Yurt dışına pazarlarken de ona navlun desteği ödenir. Bunlar modern ülkelerde hiç yoktur. Avrupa Birliği ülkelerinde böyle bir sistem vardı ancak yıllar önce terk edildi. Türkiye’de böyle bir sistem yoktur. Sütün alışı satışı serbest piyasa şartlarında arz-talep dengesine göre oluşur. Ülkemizin izolasyonlardan dolayı özel bir durumu var.

Ama bu izolasyonlar var diye bu serbest piyasa koşullarında fiyatlandırma olmasını çok etkilemez diye düşünüyorum. Sistemin değişmesi gerekiyor.

Soru: Bu sistemi değiştirme gücünüz var mı? Tüm taraflar hem fikir mi buna?

Sennaroğlu: Başlattığımız görüşmeler bu nedenledir. Hayvancılarla görüşmelere başladık, çiftçilerle, narenciyecilerle ve diğer üretici kesimleriyle görüşmelerimiz olacak. Önemli olan gerçekleri paylaşmaktır.

Bu sistemin sürdürülebilir bir yapıya dönüşmemesi durumunda oluşacak olan sıkıntıları yaşıyoruz. Ödenekler tükendi. Sütün yüzde 35’in üzerindeki kısmını devlet öder. Navlun desteğini ve sübvanseyi devlet öder.

Devletin ödediği yüzde 35 de bütçede ödenek bitti, Eylül-Ekim gibi bitti. Bu kısmı bir yerden borçlanarak bu yıl idare ettik. Ama gelecek yıl eğer hiçbir yere dokunmazsak süt 2014’e göre yüzde 15 daha da artacağını öngörelim, bu defa ödenekler Temmuz’da bitecek.

Bunu borçlanma ile de tolere edemeyeceğiz. Devletin öyle bir mali imkânı yoktur ki, ödenekleri artırsın. Geçen yıl 130 milyon TL’ydi, bu yıl 135 milyon TL oldu. Bu devletin ve ülkenin gerçeğidir. Zengin bir ülke değiliz. Bütün yapıyı değişmek gerekiyor. Bunu zoraki yapmamak lazım. Hükümet olarak düşüncemiz, üreticilerle el ele bu işi ileri taşımaktır.

Soru: Tarım alanında faaliyet gösteren tüm örgütlerin “veriniz” merkezli talepleri olduğunu görüyoruz. Bu hep böyle mi gidecek? Her eyleme karşılık ılıman bir tavır içinde mi olacaksınız?

Sennaroğlu: Şimdi bir şey vermedik aslında. Eylemde iki süt parası isteniyordu, izah ettik bir tanesini verebiliriz dedik. Bizden önceki hükümet döneminde imalatçıların sıkıntısı oldu ve almış oldukları 45 gün içinde ödemek zorunda oldukları vadeyi, geçmiş hükümet 60 güne yükseltmişti. İki ödeme sayısı üçe çıktı. Bunu bizim ödememiz mümkün değil, çünkü imalatçı parasını ödemedi.
Bunu anlattık, bir taneyi ödedik ve bu yöndeki sorunu aştık. Balyanın sübvanse edilmesi yılbaşına kadardı, 6 bin ton daha ihaleli balya var, bunun da maliyeti devlete yaklaşık 1 milyon TL’dir. Üreticiyle tekrar sübvanse ederek çözdük.

Diğer bütün taleplerini görüşmeye başladık. Hem biz hem de üretici sektörün duvara vurmamasını istiyoruz. Bu geçiş döneminde belki bir dönem zararı da olabilir ama geçiş dönemlerinde olabilecek hadiselerdir bunlar.

Ama uzun dönem baktığınızda mutlaka üretici ve üretimin lehine sonuçlar alınacaktır.

“Girdilere teşvik uygulanacak”

Yeni uygulamaya konması düşünülen sistem hakkında konuşan Bakan Sennaroğlu, tarım girdilerini ucuzlatmaya yönelik bir projeden bahsetti.

Sennaroğlu’nun soruya verdiği yanıt şöyle:

Soru: Teşvik sistemi ile ilgili bir çalışmanız olacak mı? Yeni bir düzenleme gerekecek mi?

Sennaroğlu: Mevcut sistemde özellikle de hayvancıya çok da bir teşvik yoktur. Navlun desteği de aynıdır. Bu kaynağı üretimin girdilerine vermeyi ve girdileri ucuzlatmayı düşünüyoruz. Bunun da pazarlanmasında ürünün fiyatının aşağıya inmesini sağlamayı öngörüyoruz.

Bu kaynağı biz, üretimin girdilerinde kullanmayı düşünüyoruz. Girdiler ucuzladığı zaman ürün maliyeti de düşecek ve pazarlamasında sıkıntı yaşanmayacak. Güney Kıbrıs bunu başardı, Türkiye’de de sistem böyle… SÜTEK’in yönetim kurulunu bile üretici ve imalatçı denetimine vermeyi düşünüyoruz, bunu önerdik.

Yeni fonlara kapı açık

Hayvan üreticilerinin “yeni fon” taleplerini de değerlendiren Sennaroğlu, konunun değerlendirilebileceğini söyledi.

“Şu an verilen bir karar yok” ifadesini kullanan Sennaroğlu, buna karşın konunun yeniden ele alınabileceği üzerinde durdu.

Sennaroğlu, fon konusunda şunları söyledi:

Soru: Hayvan üreticilerinin fon talebi var. İş dünyası buna tepki gösterdi. Fon hayatı daha da pahalılaştırmak anlamına geliyor. Yeni bir fon uygulaması gündeminizde var mı?

Sennaroğlu: Ticaret Odası’nın bu konuda yazdığı bir yazı var, fon uygulamasına karşı olduklarını yazıyorlar. Bu çok hassas bir konu. Ülkeler yerli üreticisini de korur. Türkiye kendi üreticisini koruması açısından ithal süt mamullerine %190 fon uygular.

Türkiye’ye Hollanda’dan peynir gidiyor ama gümrükten geçerken % 190 fon uygulamasına tabii olur. Türkiye çok büyük bir ülke, pazarı çok büyük, tüketicinin başka bir pazara kayma olasılığı da yok. Ama bizim burada öyle değil.

Güney Kıbrıs faktörü var. Hollanda’dan gelen bir peyniri düşünün, Güney Kıbrıs’ta 3 kuruş, Kuzey Kıbrıs’ta fon koyarsanız 5 kuruş olur. Bütün piyasayı, en azından peynir alacak insanları oraya yönlendirirsiniz.

Oraya gidince peynirin yanında başka şeyler de alacaktır. Böylece kendi piyasanızı başka bir yöne kaydıracaksınız. Ama yerli üretimi de korumak lazım. Belki yerli üretimlerimizin kendi müesseselerimizde kullanılması için bir çalışma yapmalıyız. Bugün Arap ülkelerine giden hellimi teşvik ediyoruz ama yurt içindeki restoranlarımızda kullanılmasını teşvik etmiyoruz. Bu konuda Ekonomi Bakanlığımız bir çalışma yapıyor.

Soru: Fon gündeminizde var mı yani?

Sennaroğlu: Belki bir miktar, tartışma konusudur. İlla olacak ya da olmayacak noktasında bir sonuç yok. Fiyat araştırması yapılır, Güney Kıbrıs’tan fiyatlar alınır, bakılır.

Soru: Ülkenin genel tarım politikası için ne söyleyebilirsiniz?

Sennaroğlu: Tarım politikası yok denilir ama aslında bir tarım politikası var. Yıllar önce belirlenmiş bir politika var, gelen giden hükümet de bunu uyguladı. Ama bu politika bitmiştir. Herkes bunu biliyor. Bunu başardığımız zaman sıkıntılar son bulur. Bunun için de çok fazla vaktimiz yok. Birkaç ay içinde bunu sonuçlandırmamız lazım. Herkes “hükümetin tarım politikası yok” diye eleştiriyor. Doğru değildir, hükümetin bir tarım politikası var, ama bu politika çökmüştür. Bizimle oluşmuş bir politika değildir bu. Benden önce UBP hükümeti görevdeydi, onlar da oluşturmadı. Yıllar öncesinden oluşup günümüze taşınmış.

Soru: Hükümetin bu yöndeki hedefi siyaseten ne kadar kabul görür?

Sennaroğlu: Meclis’te bir çağrı yaptım. UBP’den olumlu sesler aldım, TDP’den de… Çok ters bir tavır ortaya koyan olmadı. Bu sadece bu hükümetin sorunu değildir, hepimizin sorunudur.