Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Zorlu Töre, UBP Kurultay süreci ve Kıbrıs konusundaki gelişmelerle ilgili bir açıklama yaptı.

Töre’nin konuyla ilgili açıklaması şöyle:

“Ulusal Birlik Partisi sıradan bir siyasi kuruluş değildir. UBP’nin kökleri tarihin derinliklerindedir. UBP, Kıbrıs Türkü’nün 9 Eylül Cephesi, Volkan ve Türk Mukavemet Teşkilatı ile kendisini gösteren Enosis karşıtı, direnişçi, özgürlükçü, halkımızın egemenliğinin bekçisi, milli ve dini değerlere sahip çıkan ruhunun günümüzdeki siyasi teşkilatıdır. UBP, bir takım dış güçlerin, emelleri Kıbrıs Türk Halkı’nı kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmek olanların değil, Kıbrıs Türk Halkı’nın hak ve hukukunu, güvenliğini temel amaç edinen bir siyasi yapıdır. UBP’nin tarihi görevinden sapması veya saptırılması Kıbrıs Türk Halkı için tamiri imkansız yaralar açar. UBP’nin koltuk uğruna veya şahsi beklentiler dolayısı ile asıl varlık sebebini unutmasının ulusumuza yapacağı zararları görmeyenler veya görmesine rağmen buna seyirci kalanlar tarihi vebali büyük hata işlemiş olurlar. Ne yazık ki Cumhuriyetçi Türk Partisi ile UBP’nin hedefleri, Kıbrıs konusundaki temel konulara yaklaşımları arasında çok önemli farklar vardır. CTP’nin şu andaki Genel Başkanı, KKTC’nin ilan edildiği gece üzüntüden ağladığını ifade eden kişidir. O, CTP Genel Başkanı şu günlerde görüşmelerde büyük ilerlemeler olduğunu söylerken, Rum yetkililer bir çözüm halinde Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin asla devam edemeyeceğini, yeni bir Devlet kurulmasının söz konusu olmadığını, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüşeceğini, Çözümün AB muktesebatına uygun olacağını, kalıcı sapmalara izin vermeyeceklerini 4 özgürlüğün tüm adada uygulanmasından asla geri adım atmayacaklarını, dönüşümlü başkanlığı kabul etmeyeceklerini, sonuçta Rumların istediğinin olması anlamına gelen mülkiyette ilk söz hakkının 1974 öncesi o mala sahip olan kişide olacağını söylemekte ve UBP genel başkanlığı, genel sekreterliği ne yazık ki sessiz kalmaktadır. Ulusal Birlik Partisi bu olamaz. Genel Başkan seçilmem halinde UBP asli rolüne dönecek ve Kıbrıs konusunda halkımızın hak ve çıkarlarını koruyacak dinamik, aktif, yurdumuzu, Anavatanımız Türkiye’yi ve belirli merkezleri kapsayacak çabalar içine girecektir. Ve tabii ki iç yapımızı güçlendirmek adına ekonomimizin geliştirilmesine, eğitim sistemimizin çağdaş gelişmelere göre düzenlenmesine, adalet mekanizmasının etkin çalışmasına, sağlık sorunlarının aşılmasına de gereken önem atfedilecektir. Bir diğer hedefim ise ulusal çizgide olan herkesin aynı hedefler doğrultusunda işbirliği yapması olacaktır. Daha önce de pek çok kez ifade ettiğim üzere 2103 yılında yapılan seçimlerde ortaya çıkan halk iradesi UBP ile DPUG’nin bir koalisyon hükümeti kurmaları yönündedir. İki partinin 26 milletvekiline sahip olmasının anlamı budur. Bunu engellenmesi halk iradesine olduğu kadar ulusal çıkarlarımıza da aykırıdır. Benim kimseyle kişisel bir kavgam yoktur. UBP Genel Başkanı Sayın Özgürgün bir an önce üyelik konusunda doğru bir noktaya gelmeli ve tüm adayların üzerinde anlaşacakları bir üye listesi ile seçime gitmemizi sağlamak için sorumluluğunu yerine getirmelidir. Bunun askine bir davranış içine girmesinin ne Sayın Özgürgün ne de partimiz ve halkımıza bir yararı olamaz. 31 Ekim’deki kurultay sürecimizin önündeki engelleri aşamaz, köy, mahalle, ilçe kongrelerimizi bir kardeşlik havası içinde , bir birimizle diyalog içinde , kardeşçe aşamazsak bunun en büyük sorumlusu şu anda parti yönetimini elllerinde bulunduranlar olacaktır. Dolayısı ile partimizi seven, ulusal çizgide olan herkese Kıbrıs konusu ve UBP’nin kurultay süreci ile ilgili olarak sağ duyu çağrısında bulunuyor süreçle ilgili olarak üzerime düşecek her türlü olumlu rolü üstlenmeye hazır olduğumu partililerimiz ve halkımızın bilgisine arz ediyorum.”