Ülkenin kriz içerisinde olduğunu da belirten Tulag, TL’nin değer kaybına bağlı olarak halkın ciddi sıkıntılar yaşadığını belirtti. 

Tulga, sadece dolarda değer kaybının ocaktan bu yana yüzde 30’ları aşmış durumda olduğunu, borç kapasitesini çoktan dolduran hane halkının büyük çoğunluğunun gıda dışında harcanacak gelirinin kalmadığını savundu.

Para akışının yüzde 80’inin belli kuruluşların elinde olduğunu, bu nedenle de gelir dağılımının “bozuk ve dengesiz olduğunu” savunan Tulga, tekellerin yaratılmaması, herkesin kendi işini yapması ve bu yol ile de ekonomide adaletin sağlanması gerektiğine vurgu yaptı.

Tulga, toplumda iş bölümü sağlanmadıkça, bugün olduğu gibi her tür kırılganlığa ve açlığa açık bir toplum yaratılmış olunacağını ileri sürdü.

Açıklamada, “ ‘TL bizim değil, dolayısıyla yapılacak bir şey yoktur’ yaklaşımı içine girilmesin. Her tür tekelleşmeye, ranta dur diyerek işe başlayın, görürsünüz gelir dağılımına bağlı olarak alım gücü de yükselir, TL’nin değer kaybetmesine karşı dayanıklılık da artar. Arkasını getirmek de yine bize bağlı” ifadeleri kullanıldı.