İPTALLER SÜRECEK: 2003’de Bafra’da 13 parsel dağıtıldı, zaman içinde 19’a çıktı. Sadece 2 otel bitirildi, 2 otel inşaatı da yarım kaldı. Gerisi boş. İptal edilen parselin sahipleri ise mahkemeye gitti. Hükümet iptalleri sürdürmekte kararlı

2 PARSEL İPTAL: Kısa süre önce 2 parsel iptal edildi. Sadece Bafra’da değil, Girne’de de araziyi alıp, içine yatırım yapmayan, hava parasına satmak isteyenler var. 13 parselde iptal gündemde. Bakanlık, iptali savuşturup, araziyi satmak isteyenlerin üzerine yürüyecek

ÜSTÜNE YÜRÜYECEĞİZ: Denktaş: Bunca yıl hiçbir şey yapmadın, şimdi göstermelik bir yatırım yapıp, sonra da zamana yayarak, bunu atlatalım, belki hükümet değişir de kalır diye uzatmaya bırakırız, günü geldiğinde de iyi bir paraya devrederiz diyenleri tespit ettik bunların üstüne yürümeye devam edeceğiz

NEDEN EROĞLU: Denktaş, 20 yıl siyasi mücadele verdiği Eroğlu’na ikinci kez cumhurbaşkanlığım için destek verecek. Kurucu cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’ın da geçmişte isteğinin bu olduğunu söyleyen Denktaş, “Diğer adayların ne yapacağını bilmiyorum ve güvenmiyorum” dedi

Baykan GÜRSES ÖZDAĞ

Başbakan Yardımcısı Ekonomi Turizm Kültür ve Spor Bakanlığı kontrolünde yer alan iki turizm yatırım arazisi Bakanlar Kurulu kararı ile iptal edildi. 13 parselin iptali ise gündemde.

Toplam 30 bin yatak kapasitesi hedeflenen ülkede, yeni turizm projelerine kapı açmak maksadı ile iptaller başladı. İptallerin ardından, dünyada bilinen Swiss, Hilton, Mowenpick, Sheraton gibi markaların KKTC’ye yatırım yapması için girişimler hız kazandı.

Başbakan Yardımcısı Ekonomi Turizm Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, turizm yatırım alanlarının yeniden değerlendirileceğini belirterek, iptallerde kararlı olduklarının altını çizdi.
Denktaş, uluslar arası şirketlerin turizm alanındaki faaliyetleriyle Kuzey Kıbrıs’a da kendi müşterilerini taşıyacak olmasının da önemli bir avantaj olacağını anlattı.

Soru: Turizm yatırım arazileri konusunda hükümetinizin politikası nedir? Dağıtılan bazı turizm yatırım arazileri üzerine yatırım yapılmadı, hükümetler tarafından da geri alınmadı. Nasıl bir tablo var önümüzde?

Denktaş: 2003 yılında Bafra’da bir organize yatırım bölgesi kurduk, 13 yer ayırdık ve dağıttık.  Bu sayı 19’a çıktı. 2013’de yeniden hükümete döndüğümde kimisini el değiştirmiş, 2 otelin ve 2 de yarım inşaat dışından, hiçbir yere ellenilmemiş. Çağırdık, konuştuk, süre verdik, sürenin sonunda yine hiçbir şey yapılmayınca da iptallere başladık. Her iptal hemen mahkemelere taşındı. Bunlarla boğuşmaya devam ediyoruz.

Bizim derdimiz turistik yatak sayısı hedefini 30 bin olarak belirledik, şu anda 21 bin yatak civarındayız. Boşa çıkardığımız yerleri, özellikle uluslar arası zincir getirebileceğine inandığımız kuruluşlara rezerv etmek suretiyle ve yakından takip ederek bir süreç geçirmeye başladık.
Yeni alan da eskisi gibi hareket etme eğilimine dönüştüğü anda da rezerv süresini uzatmadan hemen erteliyoruz.

Soru: Yatırım yapmadığı gerekçesiyle kaç arazinin rezervini iptal ettiniz? Bu sayı artacak mı?

Denktaş: Şu ana kadar 2. İptal edilmek istenen de 13-14 civarındadır. Geçmişten beri elinde tutan ve şimdi biz iptal edeceğiz diye ‘ben yapıyorum’ diyerek koşturanlara da çok fazla itibar etmiyoruz.
Bunca yıl hiçbir şey yapmadın, şimdi göstermelik bir yatırım yapıp, sonra da zamana yayarak, bunu atlatalım, belki hükümet değişir de kalır diye uzatmaya bırakırız, günü geldiğinde de iyi bir paraya devrederiz diyenleri tespit ettik bunların üstüne yürümeye devam edeceğiz.

Soru: Uluslar arası bağlantıları olabilecek işletmeleri öncelikli sayacağınıza vurgu yaptınız. Bu yöne teklif veren ve talepte bulunanlar var mı?

Denktaş: İşletme açısından bu yönde değerlendiriyoruz. Var. İsim sormayın ama var. Uluslar arası zincirler işletmeyi devralmak istiyor, görüşmeler devam ediyor. Sadece işletmeyi devralacakları için eşdeğer mi Türk koçanlı mı diye bir sakınca yoktur ortada.

Çünkü yapılmış bir otelin işletmesini almayı talep ediyorlar. Türkiye de turizme başladığında önce yurt dışından işletmeler geldi, altında çalışan o turizm görevlileri bugün büyük otel sahibi konumuna geldiler, çünkü işi öğrendiler. Arkasından sermayedar ortak buldular otel yaptılar, kazana kazana devasa kuruluşların sahibi haline geldiler. Kaliteyi artırmak zorundayız. Bu da ancak yerel çalışanla olur.

Soru: Uluslar arası zincirler dışında bir kriter arayacak mısınız?

Denktaş: Turizm işinde olmaları da önemli bizim için. Demir fabrikam var geldim bunu yapacağım diye izin vermeyeceğiz. Bu alanda tecrübe sahibi kişi ve işletmeleri arayacağız. Çünkü onların müşterileri de vardır, buraya onları da yönlendirebilmeleri önemli.

Soru: Turizm yatırım arazilerinin veriliş şekline dair zaman zaman ilgili hükümetlerin peşkeş çektiği iddiaları konuşulur…

Denktaş: Araziyi verir, üstüne de yatırım yapmadığı halde geri almazsanız ve o araziyi bir başkasına devreder, günün sonunda peşkeş çekme olur. Ama verdiğiniz araziyi sırtına vurup götüremez.

O arazinin üstüne hakikaten büyük bir tesis yapıyorsa bir turizmci o peşkeş çekme değil, bu ülkeye yatırım olur. Hükümetler olarak bizim takip etmemiz gereken de bu otellerin ihtiyaçlarının yerel olarak karşılanabilmesi, emeğinin ve idari kadrosunun yerel olarak karşılanmasıdır.

Kamu reformu başlıyor

Soru: CTP-DP hükümeti bir reform hükümeti olarak kuruldu. Bu yönde ortaya koyduğunuz değişimler ne oldu? Tam olarak bu hedef doğrultusunda çalışabildiniz mi?

Denktaş: Kimse farkında değil, farkında olsa bile kabullenmek istemiyor ama eskiden bakanların iki dudağının arasında olan ‘geç filanca yerde işe başla devlette geçici memur olarak’ imkanı artık yoktur. Yasal olarak kaldırıldı. Bitti. Devlet işçisi beklentisi vardı, nasıl olsa da başka iş yaparım düşüncesi sona erdi. Kamu Reformu bu ay yasalaşacak. Onun geçmesiyle devlet işçisi kavramı ortadan kalkıyor.

İçerdekiler aynen devam edecek ama yeni devlet işçisi alınmayacak. Devlette hiç mi bahçecilik işi olmayacak, sekreterlik olmayacak. Evet olacak. Ama bunlar hizmet alımı şeklinde bir şirket üzerinden alınacak. Çalışan yine devlette çalışacak, çalışan yine devletin mesai sistemi içinde olacak, yine devletin iş yerlerinde çalışacak.

Ancak devlet işçisi ile bu yeni dönem işçileri arasındaki fark da devlette kapağı attıktan sonra artık kimse seni atmaz dışarı anlayışı olmayacak, çalışan işine devam edecek. İşini yapana da kimse ‘seni artık çalıştırmıyorum’ demeyecek, diyemeyecek. Bu çok önemli bir değişimdir. Bunun kabullenilmesi oldu mu, hayır derim. Benim partililerim var buraya gelir, anlattığımda da birçoğu bana küfür ederek yanımdan ayrılır. Ama farkında değil ki, bu geleceğe yönelik bir karardır, adımdır.

Kamu çalışan açısından tıklım tıklım

Soru: Bu verdiğiniz örnekten yola çıkarsak, bu da ‘ben de size siyasi olarak destek vermek’ tehdidine dönüşüyor. Bu söylemin karşısında güçlü durabilecek misiniz?

Denktaş: Bu sistem başlangıçta vatandaşa siyasiler tarafından verilen bir rüşvet olarak başladı. ‘Oyunu bana ver, işe alayım’ dendi, zaman içinde de vatandaştan politikacıya şantaja dönüştü. Bu artık sona erdi, bunun farkında değil. Kabullenilmesi zaman alacak. Yoksa bu tepkiyi hala görüyoruz. Oy verme nedeni bu olmamalı. Bu önlemleri almazsak ne yatırım açısından ne yeni yetişen nesillere gelecek kurmak açısından imkanımız olur. Devlet gerçekten tıklım tıklımdır, bu böyle devam edemez.

Eğitimde reform gündemde

Soru: Kamu reformundan sonra adım atacağınız alan ne olacak?

Denktaş: Şimdiki hazırlığımız eğitim üzerindedir. CTP’nin hazırladığı bir eğitim programı var, bizim hazırladığımız var. Bir de hükümet programına girmiş şekli var. Eğitimde köklü değişimler nasıl yaparız diye bir çalışma içindeyiz. Bunun sonuçlarını paydaşlarla görüşeceğiz ve belki pilot uygulamalar şekline dönüştüreceğiz.

Karşıt duruşlardan çekinmiyorum

Soru: Burada ciddi bir engelle karşılaşacağınız endişesi taşıyor musunuz? Eski Eğitim bakanınız bu nedenle istifa etmişti.

Denktaş: Ben çekinmiyorum o karşıt duruşlardan. Verilmesi gereken bir kavga varsa verirsiniz. Ve doğruda uzlaşmak zorundayız. Kamu reformuyla ilgili günler harcadık, saatler harcadık, tüm taraflarla konuştuk ama sonuçta doğru olana tam mutabakatla ulaştık.
Siz bir takım önlemler alırsanız, kendinize uygun, zaten önünüz açılıyor. Ama önlem almazsanız size ‘bu önlemi alın’ denilir ve bu gayet doğaldır o zaman da tepki doğar.

Soru: Yeni hedefiniz eğitimde yeni açılımlardır diyorsunuz. Eski Eğitim bakanı Mustafa Arabacıoğlu’nun istifa gerekçesi de tam da bu noktada atılacak adımlara engel olunduğu gerekçesini taşıyordu. Bu istifanın nedenlerini gerçekten analiz ettiniz mi?

Denktaş: Benim açımdan tam olarak algılandı. O nedenle de şimdi zaten eğitime döndük. Bir süredir fotoğraf çekerek zamanı harcadık. İşin doğrusu da hükümet, geçmişin yarattığı sıkıntıları ortadan kaldırmaya yönelik işlerle uğraştı. Şimdi artık bir yandan ekonomik paketin hazırlanması çalışmasını yürütüyoruz bir yandan da eğitim en önemli gördüğümüz sektör olduğu için onu ele aldık. Eylül’de yeni bir program tartışılma dönemi başlayacak. Bizim uğraşımız Haziran- Temmuz gibi en geç önce hükümetle ardından kamuoyuyla yaptığımız hazırlığı tartışmak.

8 yıldır bu ülkede uygulanmakta olan bir program var. Hedef sürdürülebilir bir yapı oluşturmaktı. 8 yıl ağır aksak uygulandı, netice ne oldu, yok, sürdürülebilir bir yapıya ulaşamadık. Bürokrasiyi azaltabildik mi, yatırımcının önünü açabildik mi.

Geçmişin kalıntılarını temizledik

Soru: Hükümet ortağınızla tam anlamıyla bir uyum içinde misiniz?

Denktaş: CTP, ilk hükümet ortaklığımız değil. Talat dönemi kurduğumuz hükümet bambaşka bir hükümetti ve çok iyi gitmekteydi. Talat’tan sonra oluşturduğumuz hükümetle bunu kıyasladığımızda bu daha iyi bir uyum içindedir. Sıkıntılar yok mu, var. Bunu bazen vatandaş da yaratır.
Aldığınız bir kararı, siyasi bir karardır diyerek diğer partinin tabanı provoke eder, basın bazı şeyleri provoke eder.

Bu CTP’nin bakanlıklarının aldığı bir kararla ilgili bize aynı şekilde yansır. Çoğu kez araştırırız ortaya çıkan söylentilerin yalan olduğunu anlarsınız. Araştırmaz ve inanırsanız büyük bir kopma noktasına bile getirebilir sizi…

Yaklaşımlarda farklılıklar var, elbette olacak da. Ama koalisyonun dezavantajı budur. Avantajı ise bu ülkede her iki kesim de aslında dengeli bir şekilde koruma altında olur. 1 buçuk yıl geçmişin kalıntılarını temizlemekle geçti.

CAS, KTHY çalışanları buna örnektir. 280 kişinin daha önce alınan 360 kişinin çok iyi korunması için büyük bir mücadele verildi. Bu yüzden kendi tabanlarımızdan da çok tepki aldık.

DP ya da UG diye ayrım kalmadı

Soru: Partinizde UG kanadındaki yaşanan sıkıntılar devam ediyor mu?

Denktaş: Kanat kalmadı. Dürtüler var mı, var. Özellikle tabandan… İlk zamanlara göre oldukça azaldı. Bunlar olacak, bu rahatsızlıklar her partide vardır. Kanat olarak zaten hiç kabullenmedik. DP-UG yapmadık, bu nedenle DP Ulusal Güçler yaptık, isim değişikliğidir dedik.

Soru: Bu adım siyasi geleceğinizi tehlikeye atmadı mı?

Denktaş: Rahatsızlık her zaman tabanda değildir, tavandadır. Tavan, tabanı dürtükler. Tavandan ‘önüm kesiliyor’ korkusunu yaşayanlar tabanda da yakın oldukları kişileri bu yönde dürtmeye çalışarak huzursuzluk yaratırlar.

Soru: Ayrılanlarla ilgili bir yasal süreç başlatacaktınız. Bu konuda son durum nedir?

Denktaş: Hukuksal sürece taşıdım. O kontratları da imzalamamızı talep eden kendileriydi. Gidenlerden biri istemişti. Ama ilk giden oldu.

Soru: Cumhurbaşkanlığı sürecinde parti olarak Derviş Eroğlu’nu destekleyeceksiniz. Neden Derviş Eroğlu’nu destekleyeceksiniz?

Denktaş: UBP ile rekabetimiz hala devam ediyor. Başbakan Eroğlu’na karşı 20 yıl mücadele verdim. Geçen seçim öncesinde bağımsız aday olsun diye çok ısrar ettim, ama parti başkanıydı parti adayı olarak çıkacağını söylemişti.  Bir noktaya geldik ki desteklememe bile mümkün olabilirdi.
Bu esnada Eroğlu’nu desteklemezsen her türlü sorunun çözüleceği telefonu gelmeye başladı. Buradaki Cumhurbaşkanından, Eroğlu’na destek verme kararı çıkması halinde AKP ile olan tüm sorunların çözüleceği mesajı verildi, telefon geldi.

Bu telefonun üzerine sorunu çözecek olan sorunu yaratandır düşüncesine girdim. Ve bu beni daha da fazla Eroğlu’nu destekleme yönünde tetikledi. Ama onun öncesi de vardı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş, bu konuda beni çağırdı ve bir değerlendirme yaptı. ‘Sen egemenliğe ve devlete inandığını söylüyorsun o zaman, çok hoşnut olmasam da Eroğlu’na destek vermek zorundasın’ dedi. Nasıl yapacağım dedim, 20 yıl kavga ettim. Seçeceğin cumhurbaşkanlığıdır dedi, içteki kavgana müdahil olamaz dedi. İlişkiler açısından 20 yıllık döneme bakarsam daha iyi noktaya geldi. Dış politika açısından bir şikayetim oldu mu, hayır olmadı. Dönüp bakıyorum adayların Derviş beyin yanındaki dış politikadaki görüşü benimle aynı eksende kim var görüşmeci olarak.Ergün Olgun var.

Denktaş’ın döneminde görüşmecilik yapmış , Talat’ın döneminde devam etmiş, son derece güvendiğim birisi…O da yanında görüşmeci…bu bana güven verir. Sibel hanıma bakarım, kimdir görüşmecisi yanında bilmem. Akıncı’nın yanında kimdir, bilmem. Tahmin edebilirim, tahmin yürüttüğüm olası görüşmecilerle birlikte o adaya güven duyabilir miyim, hayır duymam.

Bu Serdar Denktaş olarak değil, bana göre Türkiye Anavatandır, Garantördür, Dost ve kardeş tek ülke konumundadır. Buna inanan kesim açısından, onların gözüyle baktığımda öbür iki aday Derviş bey yanında bana yeterince güven vermez.

Soru: Kudret Özersay da aday. Kudret bey için de bir değerlendirme yapmayacak mısınız?

Denktaş: Hayırlısı olsun…

Soru: Derviş Eroğlu, Devletin devamını istiyor o nedenle destekliyorum diyorsunuz. Ama Derviş Bey, ortak metine imza koydu ve bu ortak metine göre de Kıbrıs sorununda çözüm için federasyondan söz ediliyor… Bu bir çelişki değil midir?

Denktaş: Değildir. Federasyon iki devlet arasında da olabilir iki toplum arasında da olabilir. Ama Rum bir taraftan o federasyon anlaşmasının altına Devlet olarak imza atacaksa siz toplum olarak atamazsınız. Detay ayrıntılardır bunlar. Çözüm istiyorum ama eşitliğimi de ortadan kaldırmayan bir çözüm istiyorum.

Soru: Tüm DP tabanı verdiğiniz karar doğrultusunda hareket edecek mi?

Denktaş: Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, partimizin aldığı karara parti tabanımızın yarısı uymaktadır. Diğer yarısı çeşitli şüpheler koymak suretiyle kararsız noktadır. Bunlarla kurduğum bireysel temaslarla, anlatarak adım adım destek noktasına taşımaktayım. İnanıyorum ki günün sonunda DP’nin % 80 ve üzeri bir kısmı parti kararı doğrultusunda hareket edecektir.