Mina'daki izdihamı yaşayan Türkler, olaya yola park edilmiş bir kamyonetin sebep olduğunu, çadırlı alanların demir kapılarının kilitli olması sebebiyle yan yollara geçiş imkanı olmayınca insanların birbirini ezdiğini söyledi.

Ankara'daki bir firmanın yardımıyla ticaret vizesi alarak kutsal topraklara gelen Nuh Ünal, olay anında yaşadıkları dehşeti anlattı. Tünellere gelmeden 500 metre geride, Mina'da çadırlar arasında geniş yolda yürürken, yolun ortasına sorumsuzca park edilen eski bir kamyonetin insanların birikmesine ve sonrasında tekerlekli sandalyedekilerin düşerek arkadan gelenlerin baskısıyla ezilmelere sebep olduğunu söyledi. İzdiham sırasında hacı adaylarının kaçabileceği çadır alanlarındaki demir kapıların da kapalı tutulması sebebiyle ölü sayısının çok fazla olduğunu kaydetti. Nuh Ünal, olayı şöyle anlattı:

"Mina'dan şeytan taşlamaya doğru yürüyorduk. Yolun ortasına büyük bir kamyonet koymuşlar. Yandaki çadırların olduğu bölümün kapıları da kapalı idi. Kimse çadırların içine girme imkanı bulamadı. Büyük bir arbede yaşandı. Biz 8 kişi kol kolaydık. Herkes koptu birbirinden. Karşıdan gelen yoktu. Önemli olan oraya kamyonetin konulmasıydı. Can pazarı yaşandı. Ağzından kan fışkıranlar, bağıranlar çağıranlar çok fazlaydı. Olay çadırların arasındaki yolda meydana geldi. Çadırlara bir ara girmeyi başardık, ancak bizi kovdular. Yere düşenler vardı. Elimize kolumuza yapışanlar oldu. Ama can pazarıydı. Kendimizi zor kurtardık. Bana göre çadırların arasında geçiş imkanı sağlayan demir kapılar kilitli olmasaydı, bu izdiham yaşanmazdı. Orada kamyonetin olması abes bir şeydi. Biz akraba olarak 8 kişiydik. Hepimiz kurtulduk. Ancak kafilemizde beraber yürüdüğümüz arkadaşlardan 4 kişi şu anda kayıp."

"KAMYONETİN PARK EDİLDİĞİ YOLDA İZDİHAM YAŞANDI"

Mina'dan bayram sabahı yürümelerini de şu şekilde izah eden Nuh Ünal, "Biz Müzdelife vakfesini tam anlamıyla yerine getirmek için sabah namazını kılıp yola çıktık. Karşıdan gelenler vardı ama çok yoktu. Ana yolu bir yerde, daha dar olan 2 yola böldüler. Biz nefeslenmek için zar zor bir çadır grubunun içerisine girdik. Burada su içtikten sonra bizi tekrar çıkarttılar. Zaten bundan 100 metre sonra izdiham başladı. Bizim olduğumuz bölümde, olduğumuz sırada çok fazla yere düşen yoktu. O kamyoneti geçtikten sonra zaten yol rahattı. Çadırların kapısı açık olsa insanlar yan taraflara da geçebilecekti. Bir arkadaşımız babasını tekerlekli sandalye ile getiriyordu. O sıkışıklık başlayınca açık bulduğu bir kapıdan yan yola geçmiş ve çok rahat bir şekilde şeytan taşlama yerine ulaştı. Kamyonetin park edildiği yolda izdiham yaşandı" diye konuştu.

İnsanların durumunu da anlatan Nuh Ünal, "Hacıların, sıcağın artması ile ihramları terden ağırlaşmaya başladı. Bu arada da yürüyen insanlara içme suyu dağıtmaya başladılar. O pet şişe suları da atınca insanlar bu suları kapmak için de hareketlenmeye başladı. İnsanlar suyu alabilmek için yalpalamaya başladı. Biz izdihamın başında iken geçip kurtulduk. Bu kadar büyük can kaybı olduğunu da otelimize gelince öğrendik" dedi.

"BU OLAYIN SUÇLUSU BURAYI DÜZENLEYENLER"

Mina'da sıkışanlardan Hakan Duyar da olayın şeytan taşlamaya giden yolları kontrol etmeyen Suudi yetkililerin ihmali yüzünden yaşandığına dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Bu olayın suçlusu burayı düzenleyenler. Yan kapıları kapatınca yorulanlar girecek yer bulamıyorlar. Geri dönüş de yok. İnsanlar yol kapatılınca izdihamla baş başa kaldılar. Başka çareleri yoktu."

Mekke Türk Diyanet Hastanesi'nde de kas ezilmesi sebebiyle tedavi gören Ankara'dan İdris Sırataş ise izdihamdan eşi Birtecim Sırataş'ın kurtulduğu için sevindiğini kaydetti. Kayınbiraderinin yardımıyla izdihamdan kurtulduklarını anlatan İdris Sırataş, Türkiye'deki çocuklarının yaşadıkları olaydan haberi olmadığını, gazeteciler aracılığıyla sağlık haberlerinin onlara ulaştırılmasını istedi. Olayın şokunu üzerinden atamayan Sırataş, yaşadıklarının kendilerini biraz korkuttuğunu söyledi.

Öte yandan, 2 kişinin de kayıp akrabalarını aramak için Diyanet Mekke Hastanesine geldiği bildirilirken, 6 kişinin de kayıp olduğu belirtiliyor.