Cumhurbaşkanı Eroğlu, 50 yılın ardından Rum tarafının Türk tarafıyla yetki ve zenginliği paylaşmaya ve iki kesimli federal bir vizyon çerçevesinde ortaklığa hazır olup olmadığına karar vermesinin zamanının geldiğini de vurguladı.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde düzenlenen “Uluslararası Boyutlarıyla Kıbrıs Meselesi ve Geleceği” konulu uluslararası sempozyumun açılışında konuştu.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs’la ilgili bir çok uluslararası boyutun sözkonusu olduğunu, tarihten bugüne adada yaşanan tüm gelişmelerin arkasında uluslararası stratejik  çaba ve tutumların bulunduğunu ifade etti.

ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN ARKASINDA ULUSLARARASI AKTÖRLERİN ÇIKARLARI VAR

Cumhurbaşkanı Eroğlu, ”Kıbrıs konusu bugün hala çözümlenememişse, Rum tarafı hala uzlaşmazlığını sürdürüyorsa  bunun arkasında uluslararası aktörlerin ada ile ilgili çıkarları ve hesapları vardır” dedi.

Kıbrıs’ın etrafındaki coğrafyada yaşanan çatışma ve gerginliklere dikkat çeken Eroğlu, ada etrafında hidrokarbon rezervlerinin keşfedilmesi,  bölgedeki enerji kaynaklarına ilişkin gelişmelerin  ve bunların ortaya çıkardığı çıkar örtüşmelerinin Kıbrıs konusunu oldukça etkilemeye başladığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs’ta Türk askerinin varlığı sayesinde huzur ve istikrarın bulunduğunu, iki devletin yan yana yaşadığını, yapılmaya çalışılanın iki devletin bir ortaklık çatısı altında buluşturulması  olduğunu anlattı.

“DÖNÜM NOKTASINDAYIZ”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, bölgedeki hidrokarbon ve enerji kaynakları nedeniyle Kıbrıs konusuna müdahil aktörlerin hem çeşitlendiğini, hem arttığını kaydederek, bu gelişmeler ışığında Kıbrıs’ta 50 yıldır süren belirsizliğin ortadan kalkması için gerçek bir dönüm noktasında olunduğunu anlattı.

Yaşanan gelişmelerin  hem fırsata hem de tehdide dönüşebileceğini vurgulayan Eroğlu, “Hak ve çıkarlarımızı gözeterek  bu olguları ilgili tüm taraflar için fırsata dönüştürülmesi yönünde çaba sarf ediyoruz” dedi.

Eroğlu, 11 Şubat 2014 tarihinde Rum lider Anastasiadis ile ortak açıklama çerçevesinde  iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı ve iki eşit statüde kurucu devletten oluşan  bir federal ortaklık üzerinde mutabık kaldıklarını, bunun yetki paylaşımına dayalı federal bir vizyon olduğunu  belirtti.

Eroğlu, ortak açıklamada ayrıca, egemenliğin iki topluma eşit dağıtıldığına, bir tarafın diğer tarafa yetki veya otoriteye kullanamayacağının belirtildiğine dikkat çekerek, bu açıklamada tarafların statükonun kabul edilemez olduğunu kabul etiklerini ve en kısa sürede çözüm taahhüdü verdiklerini anlattı.

“RUM TARAFININ ORTAK VİZYONA TERS HAREKETİ KABUL EDİLEMEZ”

Eroğlu, ortak açıklamanın uluslararası toplum tarafından da desteklendiğine dikkat çekerek, Rum tarafının belirlenen vizyona ters bir şekilde ada etrafındaki hidrokarbon yatakları konusunda tek taraflı karar hareket etmesinin ve Türk tarafına “başat” tavırlar sergilemesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Eroğlu,   “Bizi belirlediğimiz vizyon çerçevesinde sonuca götürecek bir yolculuk değildir” dedi.

Rum tarafının bu tavrının statükonun kalıcılaştırılmasından başka bir şey olmadığını vurgulayan Eroğlu, müzakerelerde tam  al-ver sürecine girildiği  bir dönemde Rum muhatabının Barbaros gemisini mazeret göstererek  müzakere masasını terk etmesinin, Rum tarafının samimiyeti ile ilgili şüpheleri artırdığını kaydetti.

Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs sorununun çözümü için belirlenen ve uluslararası toplumun da kabul ettiği yetki paylaşımı vizyonu çerçevesinde hareket ettiğini anlatan Eroğlu, “Hidrokarbon konusunda ya birlikte adım atalım ya da faaliyetlerimizi eş  zamanlı olarak durduralım, müzakereler yoluyla en kısa  sürede Kıbrıs meselesini çözelim diyoruz” dedi.

Kıbrıs meselesinin 50 yıldır çözümlenememesinin nedeninin Rum tarafının tek taraflı hareket etmesine izin verilmesi olduğunu vurgulayan Eroğlu, adadaki her iki taraf yanında uluslararası toplumun da belirlenen vizyona göre davranmasının esas olduğunu,  aksine davranışların statükonun güçlenmesine neden olacağını söyledi.

Rum tarafının Barbaros Hayrettin Paşa gemisini bahane göstererek suni kriz yarattığını kaydeden Eroğlu, Türk tarafı olarak krizi yaratan taraf olmamalarına rağmen bu konuda mütekabiliyet esasına göre çeşitli öneriler geliştirdiklerini ifade etti.

“Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak masadayız” diyen Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar müzakereleri sürdürmekten yana olduğunu kaydetti.

Rum tarafının ön koşullarıyla  bir yere varmanın mümkün olmadığını vurgulayan Eroğlu, Piri Reis gemisinin yaptığı araştırmaların  2011 yılında Greentree’deki zirveyi etkilemediğini hatırlattı.

Eroğlu şunları söyledi:

“50 yılın ardından artık Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafıyla BM Genel Sekreteri’nin söylediği üzere yetki ve zenginliği paylaşmaya hazır olup olmadığına, tarafların birlikte belirledikleri iki kesimli federal vizyon çerçevesinde bir ortaklığa hazır olup olmadığına karar vermesinin zamanı geldi, hatta geçti bile. Rum tarafı buna hazırsa bir an önce ön şartsız olarak masaya dönmeli ve belirlediğimiz federal vizyon içerisinde hareket etmelidir. Hazır değilse, bunu da samimiyetle ortaya koymalıdır.

Gerek hidrokarbonlar, gerekse hak ve çıkarlarımızı ilgilendiren diğer konularda barışçıl yollarla haklarımızı aramaya ve korumaya devam edeceğiz. Bunu yapmaya kararlıyız ve siyasilerimizde ve kamuoyumuzda bu konuda fikir birliğine, konsensüse sahibiz. Türkiye’nin de bu yönde attığımız adımlarda desteğinin bizimle olduğunu biliyoruz”.