TC Dışişleri Bakanlığı, Brüksel'de Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında sığınmacı krizi konusunda varılan mutabakatın içeriğiyle ilgili bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, soru-cevap şeklinde 18 maddede mutabakat çerçevesinde sığınmacı krizinin çözümü konusunda atılacak adımlar anlatıldı.

Türkiye'nin 7 Mart'ta tamamen insani mülahazalarla sunduğu öneriyle Ege'de sığınmacı ölümlerinin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasa dışı göçün yasal göçle ikame edilmesinin amaçlandığı, Brüksel'de 18 Mart’ta yapılan 3'üncü Türkiye-AB Zirvesi'nde önerinin hayata geçirilmesinin kararlaştırıldığı kaydedilen açıklamada, mutabakatın etkin şekilde uygulanması halinde, Türkiye'nin özellikle 2015 yılında doruk noktaya ulaşan, AB’ye yönelik yasa dışı geçişlerdeki "transit" konumunun ortadan kalkacağı belirtildi.

Mutabakat sonucu Ege'de düzensiz göçün kontrol altına alınmasıyla bu güzergahın, insan kaçakçıları bakımından caydırıcı olacağı, dolayısıyla Türkiye'deki sığınmacı sayısının artmasının beklenmediği, aksine yasa dışı yollardan AB'ye ulaşmak üzere ülkemize yapılan geçişlerin kayda değer biçimde azalacağı ifade edildi.

AB ile varılan mutabakatın en önemli unsuru olan "1'e 1" formülü çerçevesinde Yunan adalarından 4 Nisan itibariyle alınacak her bir Suriyeli için, yine 4 Nisan'da başlamak üzere Türkiye'de geçici koruma altındaki bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirileceği anlatılan açıklamada, bu mekanizmanın da Türkiye'nin mülteci deposuna dönüşmesini önleyeceği vurgulandı.

"1'E 1" FORMÜLÜ

Açıklamada, "1'e 1" formülüyle, Türkiye'den alınacak Suriyelilerin, BM Kırılganlık Kriterleri çerçevesinde BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği halinde belirleneceğine, bu mekanizmanın, Türkiye'nin öteden beri savunduğu AB ile yük ve sorumluluk paylaşımının hayata geçirilmesi bakımından önem taşıdığına işaret edildi.

GÜMRÜK BİRLİĞİ

Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinden bu yana yürürlükte olan Gümrük Birliği'nin, Türkiye'nin AB ile ticari açıdan bütünleşmesinde ve kendi iç pazarını uluslararası normlarla uyumlaştırmasında başat itici unsur olduğunun vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi:

"Türk ekonomisi bugün itibarıyla, Gümrük Birliği’nin tesis edildiği 1996 yılından oldukça farklı bir noktadadır. Örneğin ülkemizin, Gümrük Birliği uyarınca AB’nin dış ticaret politikasına ve ortak gümrük tarifelerine uyum yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede, AB’nin üçüncü ülkelerle akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmaları ülkemiz açısından da geçerli olmakta, üçüncü ülke malları da gümrüksüz ithal edilmekte, bununla birlikte, ülkemiz ürünleri aynı ayrıcalıklı konumdan faydalanamamaktadır. Söz konusu asimetrik ilişkinin dengelenmesi için bu ülkelerle AB’nin akdettiği Serbest Ticaret Anlaşmalarına (STA) uyumlu olacak şekilde yeni STA’lar akdedilmesi yoluna gidilmektedir."

SURİYELİLER İÇİN TAAHHÜT EDİLEN 3 MİLYAR+3 MİLYAR AVROLUK MALİ KAYNAK

Brüksel’de 18 Mart'ta gerçekleştirilen 3. Türkiye-AB Zirvesi sonuçlarında AB’nin Türkiye-AB Göç Eylem Planı çerçevesinde Türkiye'de bulunan Suriyelilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak proje bazlı taahhüt ettiği 3 milyar avroluk ilk kısım mali kaynağın tahsisi sürecinin hızlandırılmasının kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, bunun doğru yönde atılmış olumlu bir adım ve AB üyesi ülkelerin sürecin ivme kazanması yönündeki desteğinin memnuniyet verici olduğu belirtildi.

Konunun aciliyetinin fon aktarımı ve harcanması konusunda yerleşik AB prosedürlerinin ötesinde pratik ve etkin yollar izlenmesinin gerekliliğinin vurgulandığı açıklamada, "Gelinen aşamada, mülteciler için özellikle sağlık, eğitim, altyapı, gıda ve diğer alanlarda ülkemizce hazırlanacak somut projeler listesi bu hafta içerisinde AB tarafına iletilecektir. Buna göre, insani yardımlar başlığı altındaki projelerin finansmanının Kızılay, altyapı konusunun uluslararası mali kuruluşlar ve eğitim başlığı altındakilerin ise büyük oranda Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden sağlanması hususunda belirlediğimiz stratejimizi AB’li muhataplarımızla da paylaşıyoruz." denildi.

Açıklamada, zirve sonuçları ışığında, 3 milyar avroluk ilk kısım kaynak tamamen kullanıldıktan sonra 2018 yılı sonuna kadar tahsis edilmesi öngörülen ilave 3 milyar avro kaynakla çalışmalara hız kesmeden devam edilmesinin amaçlandığına işaret edildi.

TÜRKİYE-AB MÜZAKERE SÜRECİ

AB üyeliği hedefinin Türkiye'nin stratejik tercihi olduğu vurgulanan açıklamada, Türkiye-AB ilişkilerinin temelini oluşturan müzakere sürecinin hızlandırılarak sürdürülmesine öncelik verildiği anlatıldı.

Açıklamada, 8 Aralık 2009 tarihinde Güney Kıbrıs Rum yönetiminin tek taraflı olarak bloke ettiği 6 faslın; “2-İşçilerin Serbest Dolaşımı”, “15-Enerji”, “23-Yargı ve Temel Haklar”, “24-Adalet, Özgürlük ve Güvenlik”, “26-Eğitim ve Kültür” ve “31-Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları” olduğu belirtilen açıklamada, blokaja tabi olmayan fasılların; “5- Kamu Alımları”, “8- Rekabet Politikası”, “19- Sosyal Politika ve İstihdam”, “33- Mali ve Bütçesel Hükümler”, “34- Kurumlar (Müzakerelerin Sonunda)” ve “35-Diğer Konular (Müzakerelerin Sonunda)” olduğu bildirildi.

Türkiye'nin üyelik müzakere süreci kapsamında tüm fasılların açılması için çalışmalarını sürdürdüğünün vurgulandığı açıklamada, "Fasılların en kısa zamanda açılması yönündeki beklentimiz gerek AB gerek üye ülkelerdeki muhataplarımıza her düzeyde ifade edilmektedir. Bloke edilen fasılların üzerindeki siyasi ve suni engellerin bir an evvel kaldırılarak sürecin teknik düzeyde kendi mecrasında ilerletilmesi gerektiğine inanılmaktadır." denildi.