Konuyla ilgili yazılı açıklamasında mevcut sorunlara kalıcı çözümler bulunması gerektiğini dile getiren Kurşunoğlu, tuzlu su sorununun çözülmesi, verimden düşmüş ağaçların gençleştirilmesi, fiyat politikalarının düzenlenmesi gibi taleplerde bulundu.

Narenciye sektörü ve kurumun geleceğine yönelik önemli kararların üretilmesi gerekliliğine inandıklarını kaydeden Kurşunoğlu, şu tavsiyelerde bulundu:

“Üretim, maliyetler, fiyat belirleme, teşvik sistemi, hasat, ürün işleme, stoklama, pazarlama, finansal sorunlar, ödeme tedbirleri ve benzer alanlardaki sorunlara kalıcı çözümler içeren bir yapının hayata geçirilmemesi halinde mevcut sorunlar derinleşerek artmaya devam edecektir.

Üretici, düşük maliyetli üretim yapabilme ve kaliteli ürün yetiştirebilme yönünde teşviklerle desteklenmelidir. Bir an önce tuzlu su esaretinden kurtarılıp tatlı su ile buluşturulmalıdır. Teşvikleri hak edişte bakım esas alınmalıdır.

Minimum dokuz aya yayılan hasat dönemine cevap verecek çeşitliliği içeren bir ürün yelpazesi projelendirilip acilen hayata geçirilmelidir. Verimden düşmüş yaşlı ağaçlar gençleştirilip verimlilik artırılmalıdır.

Dönüm başı verim fazlalığı maliyetlere yansıyan önemli bir faktördür. Yaşlı ağaçlarda ısrar edip maliyetler aşağıya çekilemez. Kaliteli ürün ve rekabetçi maliyetlerin açamayacağı pazar yoktur.”

Cypfruvex’in nüfuz alanının, çalışma esaslarının, yönetsel yetki ve sorumluluklarının net olması ve mali yapıdaki belirsizliklerin çözülmesini talep eden Kurşunoğlu Türkiye pazarı dışındaki pazarlara rekabet edici fiyatlarla ürün satış yetkilerinin olmadığını belirtti.

“Siyasi kaygılarla belirlenen fiyat politikaları ile düze çıkmak mümkün değildir” diyen Kurşunoğlu, şöyle devam etti:

“İhtiyaç on bin ton iken kırk bin ton almak zorunda kalınıyorsa devlet desteği ve bu desteğin devlet bütçesinde karşılığı olmadan ayakta durulmaz.

Ülkedeki tek konsantre tesisinin özelleştirilmesi bugün için felakettir. Özel bir işletmeyi ürün dalında kalmasın diye ihtiyacından fazla alıp batmaya kimse zorlayamaz.

Özelleştirme bugün için uygun olmadığına göre devlet genelde narenciye, özelde kurumumuza yönelik denetlenebilir himayeci konumunu sürdürmelidir.

Ya ticari bir işletme gibi çalıştırılır devletin katkısı aranmaz. Ya da fiyatından alacağı ürün miktarına, satacağı fiyata kadar her şeyine müdahale edilecek ise devlet bütçesine bunun karşılığı konur. Üreticinin zamanında ödenebilmesi ancak bu sayede aksamadan sürdürülebilir.

Aynı anda var olan borç ve faizleri ile mücadele ederken vadeli konsantre satışları ile öngörülen sürelerde yüksek meblağları bir araya getirebilmek mümkün değildir. Yirmi milyona yakın borç ve sıfır işletme sermayesi ile devraldığımız unutulmamalıdır. Kısa sürede devlet garantisi ile ucuz kredi olanağından yararlanmak tek çıkar yoldur.”

Önerilerinin mali kaynak ve bütçe olanaklarına bağlı olduğunun bilincinde olduklarını ancak yaşanan sorunlarla  ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerekliliğine inandıklarını dile getiren Kurşunoğlu, açıklamasını “Görev süremizce şovdan, israftan uzak düzgün iş yapma arzusu ve anlayışı ile kurumumuzu adil yönetmeye, her türlü spekülasyon ve tartışmanın uzağında durmaya çalıştık. Suskunluğumuzu beceriksizlik olarak algılayanlara verilecek cevabımız her zaman var olacaktır” diyerek bitirdi.