Yaşanan bu soygunların güvenlik zafiyeti nedeni ile gerçekleştiği dikkat çekerken, AYRA Güvenlik Şirketi Direktörü Mısra Kebapçı ile hem bankalarda yaşanan zafiyetleri, hem kurum ve kuruluşların güvenlik ihtiyaçlarını hem de bireysel güvenliği değerlendirdik. Kebapçı özel güvenlik konusunun gerekliliğine dikkat çekti ve güvenlik için eskiden olduğu gibi astronomik miktarlara ihtiyaç olmadığının altını çizdi.

Rana SARRO

Ülkemizde çok kısa bir zaman zarfında 4 banka soygun girişimi oldu. Bunlardan 3 tanesi başarıya ulaşırken, 1 tanesi ise sonuçsuz kaldı. Öte yandan bu soygunların 2 tanesi banka taşıma araçlarına, 2 tanesi ise direk banka veznelerine yapıldı. Banka soygunları ve özellikle bankaların para taşıma sistemleri ile ilgili ciddi sorunların olduğu biliniyor. Özellikle küçük ölçekli kooperatif bankalarında veya şubeler arası para transferlerinde adeta soygunculara davetiye çıkarılıyor.

Para transferlerinde zırhlı araçlar ile ilgili ciddi güvenlik açıkları bulunurken, bazı bankalar bu açığı özel güvenlik şirketlerinden hizmet alımı şeklinde sağlıyor.

“GÜVENLİĞİN ÖNEMİ…”

AYRA Güvenlik Şirketi Direktörü Mısra Kebapçı ile hem kurum ve kuruluşların hem de bireysel güvenliğin önemini konuştuk. Kebapçı özellikle para taşımacılığının güvenlik şirketleri için farklı bir platform olduğunu kaydetti ve kendi şirketlerinin bu hizmet dışında hemen hemen ihtiyaç duyulan tüm hizmetleri verdiğini, bu alanda Kuzey Kıbrıs’ta da hizmet veren bir şirketin olduğunun altını çizdi.

Mısra Kebapçı işletmelerin kendi güvenlik açıklarını iyi tespit etmesi, ettirmesi gerektiğinin vurguladı ve bu alanda vakit kaybetmeden ciddi çalışma yürütülmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kebapçı şunları kaydetti:

“TÜRKİYE’DE BANKALARIN ÇOĞU GÜVENLİK HİZMETİ ALIYOR”

“C.I.T. (CASH IN TRANSIT) nakit ve değerli eşya taşıma işinin Türkiye’de yaklaşık yüzde 60’ını özel şirketlere devreden bankalar, nakit yönetiminin yüzde 90’ını ise ellerinde tutuyor. Bu durum KKTC açısından değerlendirildiğinde; ada genelinde bulunan toplam 22 bankanın yaklaşık 13-14’ünün, bazılarının kendi bünyelerinde bulundurdukları özel zırhlı araç ve personel ile diğerlerinin ise bu hizmeti nakit taşımacılığı konusunda uzman profesyonel bir şirketten sağladıkları, diğer kalan 8 bankanın ise bu konuda aldıkları tedbirlerin daha düşük düzeyde bulunduğu bilinmektedir.

“NAKİT TAŞIMA VE NAKİT YÖNETİMİ…”

Bankaların para taşıma konusunda ellerinin sıkı olduğuna işaret eden Mısra Kebapçı, para transferlerinde sorunlar yaşandığının herkes tarafından bilindiğini de kaydetti Kebapçı,

“Günümüzde artık bankaların aşçı, çaycı, temizlikçi çalıştırdığı dönemler sona ermiştir. Bu kapsamda artık bu türlü hizmetler özel sektör tarafından karşılanmaktadır. Ancak iş parayı yönetmeye gelince bankaların o kadar da istekli olmadıklarını görüyoruz. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde nakit taşıma ve nakit yönetimi on yıllarca önce özel şirketlere devredilmiş olduğu da bir gerçektir” dedi.

“GÜVENLİK TEDBİR ARTIK ZORUNLULUKTUR”

“Burada nakit yönetimi dediğimiz paranın sayılması, işlenmesi, depolanması hala büyük bir oranda bankalar tarafından yapılmaktadır. Güvenlik tehditlerinin gerek ekonomik gerekse sosyolojik sebeplerle her geçen gün artış gösterdiği bir ortamda, risk gurubu içinde bulunan bankaların ve kuyumcuların güvenlik tedbirleri konusunda artık proaktif (önleyici tedbirler alarak) bir yaklaşım sergilemeleri artık bir zorunluluktur. Olay başınıza gelmeden tedbir almak konusunda daha istekli ve gayretli olunmalıdır.”

“GÜVENLİK RİSKLERİ ÖNCEDEN TESPİT EDİLMELİ”

Bankaların risk analizlerini acilen yapması gerektiğini ve bu zafiyetin önüne geçilmesinin şart olduğunu da kaydetti Kebapçı “Bu alanlarda belirlenmeye başlayan güvenlik riskleri önceden profesyonel risk analizleri ile tespit edilmelidir. Özellikle nakit taşımacılığında risk analizi içinde değerlendirilmesi gereken çeşitli unsurlar var. Güvenlik açısından yapılan değerlendirme özellikle karayollarında nakit taşımacılığı, bankacılık ve özellikle Merkez Bankası tarafından belirlenen prosedürlerin sağlam bir hukuki zemine oturtulması elzem bir konudur. Yine özellikle Güney Kıbrıs kolluk kuvvetleri ile bu türden suçlarla mücadele ve bu suçları önlemeye yönelik artık günümüzde karşılıklı bir işbirliği protokollü gündeme gelmelidir” dedi.

“TAKİP SİSTEMLERİ HAYATİ ÖNEME HAİZDİR”

Nakit taşımacılığı konusunda görevlendirilen personelin silahlı, araçların zırhlı ve her türlü saldırıya karşı mukavemetli olması gerektiğine de işaret eden Mısra Kebapçı, söz konusu sistemlerin teknolojik takip sistemleri ile donatılmasının hayati öneme haiz olduğunu vurguladı. Kebapçı, “tehdit algılanmasının doğru yapılıp risklerin minimize edilmesi çok önemlidir. CIT hizmetlerinin her aşamasında olası tüm risklere karşı uluslararası kabul edilmiş standartlarda güvenlik, önlem ve prosedürlerin uygulanması ile ancak bu süreçler güvence altına alınabilir” yorumunu yaptı.