Genel seçimi izlemek üzere Türkiye'de bulunan uluslararası gözlemciler, seçimlerde yüksek katılım oranı ve kampanya sırasında genel anlamda özgürlüklere saygı gösterilmesinden etkilendiklerini söyledi ancak yüzde 10 barajını eleştirdi.

Seçimi izlemek üzere Mayıs'tan bu yana Türkiye'de bulunan uluslararası gözlemciler, Ankara'da basın toplantısı düzenledi.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Heyeti Başkanı Tiny Kox, toplantıda, dünkü seçimlerde katılım oranının yüksek olduğunu ifade etti. Siyasi parti ve vatandaşlardan oluşan gözlemcilere işaret eden Kox, "Umuyorum ki ileride bunlara resmi gözlemci sıfatı verilecektir" dedi. Kox, çoğulculuğun önünde büyük engel olarak nitelendirdiği yüzde 10 barajının kalkması gerektiğine işaret etti.

Seçim kampanyaları sürecinde uluslararası standartları karşılamayan bazı uygulamaların olduğunu öne süren Kox, cumhurbaşkanının seçim kampanyalarına aktif olarak katıldığını, medya ve gazetecilere baskının arttığını ve bunun bazı siyasiler tarafından yapıldığını iddia etti. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) seçimlerle ilgili bazı konularda şeffaflığının bulunmadığını savunan Kox, seçim kampanyalarının finansmanı konusunda da daha net hükümlerin olması gerektiğini vurguladı.

AGİT Kısa Dönemli Gözlem Heyeti Başkanı ve Özel Koordinatörü Vilija Aleknaite Abramikiene de seçimlerde oldukça önemli kampanyaların yapıldığını gördüklerini belirtti. İnsanların aktif bir şekilde sandığa gitmelerinden çok etkilendiğini ifade eden Abramikiene, "Ancak basın özgürlüğü ve parlamentoya girişteki yüksek baraj gibi birtakım sorunların ve insanların tercihinin sandığa daha iyi yansıması için çözülmesi gerek" diye konuştu.

Kampanya dönemi ve seçim günü aktif bir katılım olduğunu hatırlatan Abramikiene, seçmenlerin oldukça geniş bir yelpazede tercih yapma imkanı bulduğunu söyledi. Basın özgürlüğünün ciddi bir endişe sebebi olduğunu da gördüklerini savunan Abramikiene, "İktidar partisini eleştiren medya ve gazeteciler sürekli baskıya maruz kalıyor" dedi. Seçimlerin oldukça profesyonel bir şekilde uygulandığını anlatan Abramikiene, şöyle devam etti:

"Kampanya sırasında genel anlamda özgürlüklere saygı gösterildiğini gördük, ama ne yazık ki bazı ciddi olaylar oldu ve can kayıpları yaşandı. Dün Diyarbakır'da oy kullanan bir kişinin yüzü ve kolları bandajlıydı.

Bombalı saldırıda yaralanmıştı ve buna rağmen oyunu kullandı. Bu kare bizi çok etkiledi. Ülkenin geleceğini oy verme ve sesini duyurma yoluyla şekillendirme yönünde bir irade gösterilmiş olmasını hayranlıkla karşılıyorum. Bu seçimlere kadınların katılımının altının çizilmesi gerekir. Mecliste kadın temsili bu kez daha artmış durumda. Bu kadim ulus bu eğiliminden ancak ve ancak fayda görebilir."

AGİT Parlamenter Meclisi Heyeti Başkanı Ignacio Sanchez Amor ise Türkiye'nin çok geniş bir coğrafi alana yayılmış ve bölgede oynadığı siyasi rol açısından büyük bir ülke olduğunu belirtti.

Amor, medyada çok fazla yayın organı, yazılı basın kuruluşu olsa da hukuki çerçevede ciddi kısıtlamalar olduğunu, iktidar partisini eleştiren medya kuruluşlarına baskı uygulandığını gördüklerini iddia etti.

Türkiye'nin genel anlamda işleyen, çoğulcu bir sisteme sahip olsa da cumhurbaşkanının oynadığı rolün seçimin adil olmasının önüne geçtiğini savunan Amor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim kampanyasında aktif rol oynayarak muhalefeti eleştirdiğini söyledi.

AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu Sınırlı Seçim Gözlem Heyeti Başkanı Geert Hinrich Ahrens de Mayıs ayından bu yana 9 şehirde çalışmalarını yürüttüklerini anlattı.

Seçime ilişkin gözlemlerinde "siyah beyaz bir tablo" görmediklerini dile getiren Ahrens, seçim kampanyalarının serbest şekilde yapılması, Türkçe dışında dillerin kullanılması, ülke dışından seçime katılım gibi hususları olumlu olarak değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimlerde oynadığı role ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Avrupa Konseyi Parlamenter Asamble Heyeti Başkanı Kox, cumhurbaşkanından, parlamentoya herkesin ülkenin kanunları ve anayasasına uymasının yerinde olacağını kaydetti.

Amor ise cumhurbaşkanının halkına seslenme hakkı bulunduğunu, ancak asıl meselenin kampanya sırasında muhalefeti hedef alması olduğunu savunarak, "Cumhurbaşkanının rolüne ilişkin çok kesin bir kural var. Siyasi partilerden bağımsız olarak işlev görmesi gerekiyor, ama cumhurbaşkanının çok düşük bir profille devam etmesi ve aynı zamanda halk tarafından seçilmesi arasında bir çelişki de var" ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin "İzleme heyetinin raporları Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecini etkiler mi" sorusunu yanıtlayan Tiny Kox, kendisinin Avrupa Konseyi'ni temsil ettiğini ancak AB ayrı bir kurum olsa da konseyin raporlarını dikkate alacağını söyledi.

Seçim sürecinde gözlem heyetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rolü konusunda şimdiye kadar eleştiri yapmadığını ve bu nedenle baskı altında olup olmadıklarının sorulması üzerine Ahrens, şunları söyledi:

"Her şeye hemen yanıt vermemek gerekiyor. Düzenlediğimiz ilk basın toplantısında daha yeni gelmiştik ve gözlem için zamana ihtiyacımız vardı, ama ara raporumuzda bu konuda eleştirilerimizi göreceksiniz."

Genel seçimler öncesi Türkiye'ye gelen uluslararası gözlemcilerin 11 uzmandan oluşan çekirdek ekibi Ankara'da görev yaptı. Ekibin diğer 18 üyesi de ikişerli gruplar halinde Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde seçim çalışmalarını izledi.