Rahme Çiftçioğlu

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ramadan Kamiloğlu, yüksek tansiyonun ve sigaranın aort damarına zarar verdiğine dikkat çekerek “Özellikle sigara aortun elastik tabakasını azaltıyor” dedi.

Aort genişliğinin belli bir çapa ulaşmasıyla damarın yırtılma ihtimalinin arttığına işaret eden Kamiloğlu, aortun 5 santimetreye ulaşması halinde cerraha başvurulmasının şart olduğunu söyledi.

Ramadan Kamiloğlu, “Doktorlar, ‘ameliyat’ dediği zaman hasta mutlaka ameliyata gelmeli. Eğer gelmezse içinde bomba taşıyor demektir. O bombanın ne zaman patlayacağı belli değil. Aortun, göğüs ya da karın içine patlamasıyla hastanın hayatını kaybetmesi 3-5 dakika, bilemediniz 8-10 dakika sürer. Hastanede olsa ameliyathaneye çıkamayız” dedi.

KAMİLOĞLU’NDAN “DOKTOR KONTROLÜNE GELİN” ÇAĞRISI

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ramadan Kamiloğlu ile Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Mehmet Arıkbuka, vücudun en büyük damarı olan aorttaki genişlemeyi ve bunun yarattığı tehlikeleri Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine anlattı.

Kamiloğlu’nun, en az 2-3 yılda bir doktor kontrolünden geçilmesi gerektiğini vurguladığı röportajda, Dr. Arıkbuka da yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasının şart olduğuna dikkat çekti.

“YILDA 10’DAN FAZLA AORT DİSEKSİYONU GÖRÜLÜYOR… BU FAZLA”

Başhekim Kamiloğlu, toplumda yılda 10’dan fazla aort diseksiyonu görüldüğünü kaydederek, “Bunların bir kısmı otopside saptanıyor. Saptanamayanlar da var tabii. Bu sayı bizim için fazla” dedi.

Aortun ilk önce genişlediğini, sonra kendi katları arasında kanla birbirinden ayrılarak yırtıldığını kaydeden Ramadan Kamiloğlu, aortun vücut içine patlamasının 3’üncü ve ölümcül aşama olduğunu söyledi, “Hasta yırtılma esnasında müthiş bir ağrı hisseder” dedi.

Aort yırtılmasının genetik bozukluk varsa genç yaşta görülebileceğini dile getiren Kamiloğlu, “Bu, daha çok 45 yaş üzeri beklediğimiz bir rahatsızlık” diye konuştu.

1440314047.jpg

“‘BENİM BİRŞEYİM YOK’ DEYİP 10 YIL DOKTORA GİTMEMEK OLMAZ”

Aort damarındaki genişlemenin akciğer röntgeninde bile saptanabildiğini, böyle bir tanı konan hastanın da ilgili doktora yönlendirildiğini kaydeden Kamiloğlu, şunları ekledi:

“Vatandaşların, en 2-3 yılda bir doktor kontrolünden geçmesi gerek. Bypass geçiren hastalar, 2-3 ayda bir kardiyologunu, 5-6 ayda bir de cerrahını görmeli.

‘Benim bir şeyim yok’ deyip 10 yıl doktora gitmemek olmaz. Bypasstan sonra 5 yıldır yüzünü görmediğim hastam var ve bu hastanın başka bir doktoru görmediğine de eminim.”

“AORTTA YIRTILMA OLMADAN GELEN HASTANIN HAYATTA KALMA ŞANSI DAHA YÜKSEK”

“Aort yırtılmasıyla gelen hastanın hayatta kalma şansı, yırtılma olmadan gelen hastanınkine göre daha düşüktür” diyen Kamiloğlu, şöyle dedi:

“Aortu yırtılmadan önce tespit edersek ve hastayı ameliyata alırsak işimiz daha kolay olur. Hasta, aort yırtıldıktan sonra gelirse daha zor ve büyük bir açık kalp ameliyatı geçirir.

Doktorlar ‘ameliyat’ dediği zaman hasta ameliyata mutlaka gelmeli. Eğer gelmezse içinde bomba taşıyor demektir. O bombanın ne zaman patlayacağı belli değil.

Aortun, göğüs ya da karın içine patlamasıyla hastanın hayatını kaybetmesi 3-5 dakika, bilemediniz 8-10 dakika sürer. Hastanede olsa ameliyathaneye çıkamayız…”

ARIKBUKA: “KONTROLSÜZ TANSİYON AORT DAMARINI GENİŞLETİYOR”

Kalp Damar Cerrahı Dr. Mehmet Arıkbuka ise, ailevi geçişlerin aortla ilgili sıkıntıya sebep olabileceğini kaydederek, “Özellikle kontrolsüz tansiyon aort damarını genişletiyor” dedi.

 “SIRTTA ‘BIÇAK SAPLANIR’ TARZI AĞRILAR OLABİLİR”

 “Sırtta ‘bıçak saplanır’ tarzı ağrılar aort duvarının genişlediğinin ve damar duvarının inceldiğinin göstergesi olabilir” diyen Dr. Arıkbuka şöyle devam etti:

 “Bu ağrı kürek kemiğinin arasında, bazen de bel hizasındadır. Hasta daha önce hiç böyle bir ağrıyla karşılaşmadığını söyler. Ancak her ağrı da aort duvarının genişlediği ya da inceldiği anlamına gelmez.”

 “TUZ TÜKETİMİ ÇOK FAZLA…”

 Toplumdaki tuz tüketiminin çok fazla olduğunu ve bunun sınırlandırılmasının şart olduğunu dile getiren Arıkbuka, “Yüksek tansiyon kötü bir hastalık. Egzersiz tansiyonu düşüyor ama ne yazık ki hareketsiz bir toplumuz” şeklinde konuştu.

14’ün üzerindeki tansiyonların hem kalp büyümesi hem de aort genişlemesine neden olduğunu anlatan Dr. Mehmet Arıkbuka, “İnsanlar, gerekiyorsa tansiyon ilacı almalı, ilaç kullanmaktan korkmamalı” dedi.

 “HASTA BİR TARAFTAN TANSİYON İLACI ALIYOR, DİĞER TARAFTAN DA ELİ TUZLUKTA… BU OLACAK İŞ DEĞİL”

Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekimi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ramadan Kamiloğlu, toplumdaki tuz tüketiminin fazlalığına dikkat çekerek, “Hasta bir taraftan tansiyon ilacı alıyor, diğer tarafta da eli tuzlukta. Bu olacak iş değil” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin tuz tüketiminin azaltılmasını hükümet programına aldığını anımsatan Kamiloğlu, “Bu konu bizde de hükümet programına alınmalı. Herkes elini taşın altına koymalı. Bu iş, sadece Sağlık Bakanlığı’nın ‘böyle olsun’ demesiyle bitmez” dedi.

Kamiloğlu, tuzlu besin tüketmenin zararlarının, çocuklara okullarda öğretilmesi gerektiğine de dikkat çekti.