Özlem Çimendal

CTP-UBP koalisyon hükümetinin reform vaadiyle başa gelmesinden sonra yılan hikâyesine dönen ve gerilimlere sahne olan siyasi seyrini Yeni Bakış’a değerlendiren CTP’li Maliye eski Bakanı Ahmet Uzun ülke gündeminin geldiği noktaya dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

“UBP, ölmüş bir parti DP’ye suni teneffüs neden yapsın”

UBP içerisinde bazı milletvekilleri resmi toplantılarda DP’yle koalisyon kurulması konusunda olumsuz yönde tepkisini ortaya koyduğunu aktaran Uzun, sırada başka bir hükümet alternatifi olmadığını söyledi. Uzun, “UBP ölmüş bir parti DP’ye suni teneffüs neden yapsın. UBP içerisinde bazı milletvekilleri resmi toplantılarda DP’yle koalisyon kurulması konusunda olumsuz yönde tepkisini ortaya koydu. Koalisyonun bozulmasında hükümet açısından bir sorun olmamasına rağmen halk arasında birçok neden işlerinin yürümediği için var” dedi.

“CTP içerisinde bugüne kadar görülmeyen disiplinsizlik hüküm sürüyor”

Su konusunda kamuoyuna yansıdığı gibi CTP içerisinde Mehmet Ali Talat ile Ömer Kalyoncu arasında görüş ayrılığı olması halinde dahi bunun normal olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Uzun,  ikili arasında aşılmayacak bir durumun söz konusu olmadığı iki siyasinin de birbirine çok yakın olduğu yönünde görüş belirtti. Uzun, “Problem Kalyoncu ile Talat arasında değildir problem. Asıl problem, partinin içerisinde fertler arasındadır. Bakanlarla, parti meclisi ya da meclis üyeleri arasındaki çatışmalardır sorun. Bugüne kadar CTP içerisinde görülmeyen bir disiplin anlayışı hüküm sürüyor bu da çok kötü bir şey. Partiyi yıpratmaktan başka bir işe yaramıyor” şeklinde konuştu.

Su krizinde CTP ve UBP kanatlarından yapılan açıklamaların halkın kafasında soru işaretleri ve bilgi kirliliği oluşturduğuna da değinen Uzun, “Ortada oldukça fazla bir bilgi kirliliği var. Bu hükümetin ortakları gerçek durumu halka anlatmalılar” dedi.

“Türkiye’ye neden genç bakanlar takımı yollandı?”

Ömer Kalyoncu’nun Türkiye’deki istişarelerde protokolü eleştirmesi konusunda Uzun, “Bizim zamanımızda böyle şeyler yaşamadık. Bizim görüşmelerimiz bakan düzeyinde oluyordu. Türkiye o kadar büyük bir ülke ki sürekli bizimle uğraşamaz. Biz sanıyoruz ki dünya bizim etrafımızda dönüyor. Çoğu zaman Türkiye’nin gündemine bile girmiyoruz. Önceden az çok kurallara riayet ediliyordu. Son yaşanan olayda böyle olmadığı söylendi. Türkiye’ye ikna için gönderilen kadro neden gençler takımından oluştu?” diye sorarak, ilgili bakanlar olmasının bu takımın gönderilmesini gerektirmediğine işaret etti. Uzun, Türkiye’ye Mehmet Ali Talat, Ömer Kalyoncu ve Hüseyin Özgürgün’ün gitmesi halinde Türkiye yetkililerinin karşılarına müsteşarları çıkaramayacak olmasına da değindi.   

“Türkiye’den KKTC’ye para akışı durdu”

Yaşanan krizlerin yanında Türkiye-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün de yapılmadığı için Türkiye’den KKTC’ye para akışının da olmadığını söyleyen Uzun, “Hükümetin bugüne kadar gelmesi bile büyük başarı. Maaşları da ödemek değil mesele. Bugün gelinen durumdaki anlaşmaları yapmaktır mesele. Bunları yapamazsanız bugün olmazsa yarın dibe vurur ekonomi” dedi.

"Sorumluluk almaktan kaçıyorlar"

Su konusunun polemikten öteye gitmeyen bil bilgi kirliliği olduğunu söyleyen resmen bir açıklama yapılmadığından da şikayet eden Uzun, hiçbir ülkede olmayan oranda medya yolunun KKTC’de var olduğunu bu olayın halka da doğru dürüst anlatabileceğini bu kargaşanın ortadan kaldırılabileceğini söyledi. Sorumluluk almaktan kaçan tarafların resmi ve kesin bir açıklama yapmadıkları sürece bu kargaşanın devam edeceğini ifade etti. Referandum isteğinin karar verdim referandum yapacağım demekle yapılamayacağına değinen Uzun, su konusunun halka da kamuoyuna da taraflı bir şekilde anlatılmasıyla referanduma bile gerek kalmayacağını söyledi.

"Tonu şu an 15 kuruş olan suyu tarımcı 1 TL’den almaz"

Birçok belediyenin batma noktasına da değinen Uzun, bunun da ötesinde bu noktaya gelene kadar birçok sorun daha olduğunu söyledi. Uzun, şu anki en önemli konunun ise gelecek suyun ton fiyatının olduğunu söyleyerek, “Fiyatının 4 TL olacağı konuşuluyor. Ve bu su tarımda da kullanacak, tarım yapan insanlar şu anda tonunu 15 kuruşa aldıkları suyu 1 TL’ye bile verilse alamayacak. Bu çiftçilerin durumu ne olacak. Öncelikle bunun açıklanması gerekiyor” şeklinde konuştu.   

"Gerçeklerin topluma anlatılması gerekir"

Partisi CTP’ye çağrı yapan Uzun öncelikle topluma daha sonra da sivil toplum örgütlerine su konusundaki gerçekleri açıklamalarını istedi. “Türkiye gerçekten yer altı sularımızdan kuyularımıza kadar suyumuzu alacak mı?, Yoksa Türkiye’nin getirdiği su 4 TL’den de KKTC’nin kuyularından çıkan su 15 kuruştan mı satılacak, bu mudur anlaşmazlık?” diye soran Uzun, farklı durumlara göre farklı pozisyonların da alınmasının kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, bir an önce gerekli açıklamaların yapılmasını istedi. Üzerinde anlaşılan metni halktan gizleyerek kimsenin imzalayamayacağını ama olur da bu şekilde bir durum söz konusu olursa yine papara kopacağını ifade etti.

“CTP su krizini doğru yönetemedi”

AKSA örneğinde olan alım garantisinin suda da olacağı söylemlerine de değinen ve alım garantisinin istenmesinin gayet normal olduğunu söyleyen Uzun, “Bu kadar yatırım yapılıp getirilen sudan yer altına da su verilecek ve isteyen de yandaki kuyudan çekip kullansın, kimse böyle bir hakkı kendilerine verilebileceğini düşünmesin” dedi. Eleştirilerinin CTP’nin su krizini doğru yönetemedikleri noktasında olduğunu söyleyen Uzun, KKTC’nin dünyayla bütünleşmesinin şart olduğunu söyleyerek, asıl önemli olan konunun dünyayla bütünleşme için gerekli olan yatırımların KKTC’ye zarar vermeden yapılması olduğunu ifade etti. Sudan sonra KKTC’ye elektrik gelmesinin de gündemde olmasının ve gelmesi halinde de aynı sorunların elektrikte de yaşanacağının unutulmaması gerektiğine işaret eden Uzun, atılan her adımın dikkatle atılması gerektiğini söyledi.

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi