Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde şehit olan Sözleşmeli Piyade Onbaşı Fatih Duru'nun cenaze aracının Çanakkale'de değişmesi emrini veren Çanakkale Valisi Hamza Erkal'ı sert sözlerle eleştiren Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'a Vali Erkal, "Bana kimse işimi öğretmeye kalkmasın" dedi.

Valinin tüm belediyeler ve tüm kurumlar üzerinde tasarruf yetkisi olduğunu belirten Vali Erkal, "Belediyeler üzerindeki vesayet denetimimiz dolayısıyla da herkes iletişimini bu çerçevede ve devletin tahammülleri şeklinde yürütmesi lazım. Kimse bana işimi öğretmeye kalkmasın" dedi.

Geçtiğimiz 9 Eylül Çarşamba günü Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı Kayacık köyünde toprağa verilen Sözleşmeli Piyade Onbaşı Fatih Duru'nun cenaze aracının Çanakkale Belediyesi'nden alınıp, Lapseki Belediyesi'ne verilmesiyle ilgili polemik kent gündemindeki yerini koruyor.

Cenaze aracının değiştirilme emrini kendisinin verdiğini belirten Vali Erkal, "Naaşın geldiği gün Ezine Belediye Başkanı ve Kaymakamı, Çanakkale Belediyesi'nin cenaze aracıyla naaşın gitmesi durumunda orada bir huzursuzluk olacağını bana ifade ettiler. Ben de tüm ilin güvenliğinden sorumlu biri olarak kararımı verdim. Ezine Belediyesi'nin cenaze aracı göndermesini istedim. Sonrasında Ezine Belediye Başkanı ve Kaymakamı istişare yapıp, kendi araçları klimalı olmadığı için Lapseki Belediyesi'nden cenaze aracı istemiş. Dolayısıyla bu tamamen benim tasarrufum. O gün cenazeyi biz alıp askeri hastaneyi götürdüğümüzde yolda belediye başkanımıza yönelen tepkiler vardı. Belki haddini aşanlar olmuştur. Biz hem belediye başkanının, hem de milletvekilinin güvenliğinden de sorumluyuz. Burada rahat bir şekilde faaliyetlerini icra etmeleri için de elimizden geleni yaparız. Sonrasında tabi bu icraatımız eleştirildi" diye konuştu.

"TÜM ÇANAKKALELİLERİN GÜVENLİĞİNİN TEMİNATI BİZİZ"

Eleştirilerin kameralar karşısında olmasının doğru olmadığını ve Çanakkale halkının güvenliğinin teminatının kendileri olduğunu belirten Erkal, "Eleştirilebilir fakat, ben devlet umuru görmüş bir insanım ve yaklaşık 22 yıldır da mülki idare amiriyim. Dolayısıyla da devlet kademelerinde iletişimin televizyon kameralarıyla olmaması gerektiğini düşünen bir insanım. Bize yönelen eleştiriler televizyon kameralarıyla olduğu için ben de ilk ve son kez televizyon kameralarıyla iletişim kuruyorum. Sadece bir aracın değiştirilmesinin bu kadar dalgalanma yaratacağını hiç düşünmemiştim doğrusu. Bunun niye bu kadar abartıldığını da anlamış değilim. Çünkü orada yönelecek tepkiyi engellemek elbette ki bizim güvenlik güçlerinin imkanı dahilindedir. Ancak sadece bir aracı değiştirmekle biz olayı çözmüş bulunmaktaydık. Bunun Belediye Başkanı tarafından, "Vali ne iş yapıyor" şeklinde yansıtılmasını doğru bulmuyorum. Ben işimi bilen bir adamım. Güvenlik benim işim ve dolayısıyla da ben işimi yaptım. Kimse de bana işimi öğretmeye kalkmasın. Ayrıca biz bunu bilmemize rağmen yeni başlamışız ve sustuk. Suskunluğumuz asaletimizdendir, yoksa her lafa verecek bir cevabımız olur. Tüm Çanakkalelilerin güvenliğinin teminatı biziz. Benim söyleyeceğim bu" ifadelerini kullandı.

GÖKHAN, ELEŞTİRİLERİNDE NELER DEMİŞTİ?

Sözleşmeli Piyade Onbaşı Fatih Duru'nun cenaze töreninin ardından basın açıklaması düzenleyen Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Valisi Hamza Erkal'ı şu sözlerle eleştirmişti:

"Biz şehidimizin cenazesini havalimanında karşıladık. Havalimanından çıkışta 10-15 kişilik bir grup, içinde Çanakkale Milletvekilimiz Avukat Muharrem Erkek ile benim bulunduğum araca saldırdı. Ertesi gün, şehidin cenazesini Ezine'ye götürmesi için cenaze arabamızı Çanakkale Boğaz Komutanlığı'ndaki askeri hastaneye gönderdik. Ama bir emir ile cenaze arabasını değiştirdiler. Lapseki Belediyesi'nin cenaze arabasını getirttiler. Getirten Sayın Valimizdir. Üzgünüm ve teessüflerimi bildirmek zorundayım. Gerekçe, araca saldırılabilirmiş; Çanakkale Belediyesi yazdığı için. Sayın Vali Çanakkaleli değil tabii. Ama en azından şehit cenazesi taşıyan bir araca, kimin aracı olursa olsun Çanakkale halkı saldırmaz. O bir şehit cenazesi taşıyor. Siz ne iş yapıyorsunuz? Bir aracı, bir başkanı, bir milletvekilini koruyamıyorsanız ne iş yapıyorsunuz siz? Bunu provoke ettiler. Ama bunu bize bir manevi saldırı olarak algılıyorum. Sonuç itibariyle de bunu şiddetli reddediyorum ve kınamak durumundayım. Kimse de kusura bakmasın."