Özge Kizir

Süt zammını değerlendiren Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları “Yapılan zam minimum bir artıştır. Soğuk inek sütüne yüzde 7, açık inek sütüne yüzde 3 artış yapıldı. Aslında hükümet kendi bütçesinden bugüne kadar ödemiş olduğu Doğrudan Gelir Desteği’ni azaltarak, bunu tüketiciye yansıttı. Bu durumda hükümet kendi cebinden bir kuruş çıkarmadı demektir. Hatta hükümet kendi bütçesine daha fazla kâr sağladı” dedi.

AB ülkelerinde ve dünyanın birçok yerinde temel tüketim maddeleri halkın kolaylıka ulaşabileceği fiyatta tutulurken, KKTC’de süt fiyatı bira fiyatını solladı. Yapılan zam halk tarafından “çok yüksek” olarak nitelendirilirken, süt ve süt ürünlerinin sübvanse edilmesi gerektiği ifade edildi. 

Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanlığı’nın, son dönemde döviz kurlarında yaşanan artışla birlikte üretim girdilerinin artmasına bağlı olarak üreticiden alınan çiğ süt fiyatlarına ve imalatçıya satış fiyatlarına, artış yapıldığını duyurmasının ardından, süt üreticileri ve süt ürünleri imalatçıları Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulundu. 

Süt Ürünleri İmalatçıları Birliği Başkanı Candan Avunduk, üreticilerin girdi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı. “Üretim girdi maliyetlerinin düşürülmediği bir ortamda, döviz artışlarıyla gelen artışların hayvancının ve üreticinin yem maliyetlerine yansıması durumunda bunun sonucunun maaşlara yansıması kaçınılmaz olur. Dolayısıyla yapılması gereken durumu biz yıllarca söyledik, söylemeye de devam edeceğiz” diyen Avunduk, öncelikle üreticinin girdi maliyetlerinin aşağıya çekilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti. 

“Hayat pahalılığının artması ve alım gücünün azalmasına neden olur”

Üretim gelirleri üzerinde tedbir ve önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizen Avunduk, “Süt ürünleri imalatçılarının üretim gelirleri üzerinde yine yetkili bakan ve bakanların maliyetleri düşürücü tedbir ve önlemlerin alınması gerekir. Oysa yapılan ve dövizden dolayı kaynaklanan artışın direkt üreticiye verilerek üreticinin rahatlanması sağlanıyor. Bu da doğal olarak imalatçının ham maddesinin artması ve bunun sonucunda üretilen ürünün pazardaki ve çarşıdaki satış fiyatının yükselmesi anlamına gelir. Bunun sonucu ise hayat pahalılığının artması ve alım gücünün azalmasına neden olur” dedi.

“Bakanlığın, açıkladığı süt fiyatının hangi süt fiyatı olduğunun sorgulanması gerekir”

Standart altı ve üstü olan süt fiyatlarının ayrı ayrı belirlenmesi gerektiğini düşündüklerini ifade eden Avunduk şöyle konuştu: 

“Bu anlamda bu artışlar yapılmadan önce tedbirler alınması gerekiyor. Yine bakanlığın açıklamış olduğu süt fiyatının hangi süt fiyatı olduğunun sorgulanması gerekir. Çünkü siz bir ürünü toplayıp ve dağıtıp, satarken bunun standart olmadığını biliyoruz. Standart altı ve üstü olan süt fiyatlarının ayrı ayrı belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu durum da verimliliği ve ülke ekonomisini doğrudan etkiler. Bu anlamda üreticilerin bilinçlendirilmesi ve verimli üretim yaptırılmasının sağlanması gerekir. Bu verimli üretim sonucunda da imalatçıların standartlara uygun sütü elde etmesini sağlamış olur. Bu anlamda da gelen artık kompanse (karşılama) edilebilir. ‘Bunu bu fiyattan aldım, beğenirsen al, beğenmezsen alma’ sürdürülebilir bir mantık değildir.

“Şu anda bile hala üreticinin tanımı yapılmamıştır”

Ülkemizde maalesef tarımsal politika yapılmamış durumdadır. Şu anda bile hala üreticinin tanımı yapılmamıştır. Üretici kimdir diyemiyoruz. Üreticinin tanımı ve imalatçının tanımı yapılmadan, sonun zaten hüsran olacağı da bellidir. Şu ana kadar Süt Kurumu düzenli olarak her 15 günde bir ödemeye gayret ediyor. Ancak geçmiş yıllarda gerek hükümet kanadında gerekse imalatçı kanadında yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle üreticinin parası şu anda havada beklemektedir. Bu durum, yakın gelecekte sorun olarak çıkmaz belki, ama ilerleyen zamanda sorun olarak çıkacaktır. Öte yandan yüksek süt maliyetleriyle çalışmaya çalışan imalatçıların refah gücü ve finans ihtiyacı artacağı için süt paralarının ödenmesi konusunda da sıkıntıya düşüreceği endişesini yaşamaktayız.” 

Naimoğulları: “Yapılan zam minimum bir artıştır”

Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları ise yapılanın “zam” olmadığını söyledi. Naimoğulları, “Yapılan zam minimum bir artıştır. Özellikle soğuk inek sütüne yüzde 7, açık inek sütüne yüzde 3 artış yaptı. Aslında hükümet kendi bütçesinden bugüne kadar ödemiş olduğu Doğrudan Gelir Desteği’ni azaltarak bunu tüketiciye yansıttı. 

Yani soğuk süte 10 kuruşluk, açık süte ise 4 kuruşluk bir artış yapmıştır. Bakıldığında ise piyasalara yüzde 15’lik bir yansıma yaparak 17 kuruşluk bir artış geldi. Bu durumda hükümet kendi cebinden bir kuruş çıkarmadı demektir. Hatta hükümet kendi bütçesine daha fazla kâr sağladı” şeklinde konuştu.

“Devlet mağdur değildir”

Tüketici ve üretici kesiminin yapılan zamla mağdur olduğunu vurgulayan Naimoğulları, “Bakıldığında yüzde 15’lik bir artış görülüyor. İmalatçıların almış olduğu sütün fiyatı 1,13’ten 1,30’a çıktı. 17 kuruşluk sütün ve piyasaların yansımasına bakıldığında en az 50 kuruş yansıyacaktır. Çünkü imalatçı paketini, poşetini, elektrik, su ve çalışanların maaşını hesap ederek bütün girdi maliyetlerini ürünün üzerine yansıtacak, yarın halk hayvancıya tepki koyacak. Bugün üreticiye verilen yüzde 7, piyasaya yansıması ise yüzde 30’dur. Yani burada kimsenin bir şey kazandığı yoktur. Fakat bugün hayvancı üreticiye dövizin girdi maliyeti yüzde 40’tır.

Bugün hem Maliye bugüne kadar vermiş olduğu desteklerden kâr etti, hem de bu sıkıntı tüketiciye yansıdı. Burada mağdur olan iki kesim vardır: biri tüketici, diğeri ise üreticidir. Devlet mağdur değildir” ifadesini kullandı.