Deniz Abidin

DAÜ Öğretim Görevlisi  Doç. Dr. Yücel Vural, Kıbrıs müzakerelerinde gelinen son durumu Yeni Bakış'a değerlendirdi. Vural, toplumlar arası müzakereler sürecinde ilerlemeler olduğu her iki tarafın yaptığı açıklamalarla teyit edildiğini belirterek,  liderlerin çözüme benzer tonlarda vurgu yapmalarının  yeni bir aşamada olunduğunu gösterdiğini kaydetti. Vural, içinde bulunulan aşamanın 2004 yılında yaşananlarla şimdilik pek fazla benzerlik içermediğini belirterek, 2002 yılında yükselmeye başlayan ve 2004 referandumu eşiğinde doruk noktasına ulaşan siyasal mobilizasyondan henüz ortada bir eser olmadığını söyledi. "Belki de hiç olmayacaktır" diyen Vural,  liderlerin kamuoyuna doğrudan hitap etmeleri ve süreci ortak bir şekilde  çözüme dönük olarak ortaklaşa yönetmeleri gerektiğini vurguladı.

"Farklılıkların nasıl giderileceği henüz belli değil"

Umutlu olmak için bazı nedenler olduğunu dile getiren Vural, sürecin taşıdığı bir dizi eksikliklere rağmen her iki liderin de samimiyetle çözüm talep etmesinin önemli olduğunu kaydetti.

İki liderin  çözüm sürecinde çok olumlu bir adım atarak her bir tarafın yaptığı ayrı ve genellikle karşı tarafı suçlayıcı açıklamalar yerine ‘ortak açıklama’ yapma kararı aldıklarını ifade eden Vural,  sürecin bu yönde gelişmesi durumunda  olumlu bir sonuca ulaşmanın  söz konusu olabileceğini söyledi. Vural,

mülkiyet, toprak ve garantilerle ilgili farklılıkların nasıl giderileceğinin  henüz belli olmadığına dikkat çekerek,  tarafların  yaratıcı önerilerle farklılıkları gidermeye ve bu yolla sonuca ulaşmaya şimdilik yatkın göründüklerini belirtti.  

"Kamuoyu çözümsüzlükten bıktı"

Vural, şunları söyledi, "Aslında ortada hayır ya da evet kampanyası başlatmak için somut veriler yoktur. Kamuoyuna yansıyan uzlaşmalar geçmişten beri dillendirilen çerçeveler içinde olmaktadır. Henüz kamuyu bir sürprizle karşı karşıya değildir. Dolayısıyla bazı partilerin hayırcı eğilimlerini açığa vurmuş olmalarının başka nedenleri olmalıdır. Kıbrıs Türk kamuoyu çözümsüzlükten bıkmış görünüyor. Dolayısıyla, mevcut koşullar altında, her iki liderin uzlaştıklarını ilan edecekleri güne kadar ciddi bir direniş veya istekliliğin ortaya çıkması oldukça zor görünmektedir. Çözüme destek verme eğilimindeki örgüt ve çevreler sürecin bu kez de tıkanması olasılığı bulunduğu için temkinli davranmayı tercih ediyor. Sayın Akıncı’nın seçilmesini sağlayan şartlar büyük oranda devam ediyor. O nedenle Akıncı’nın yalnız olduğunu söylemek oldukça zordur"

"'Evet' yönünde bir baskı var"

Vural, teorik olarak gerek Kıbrıslı Türk toplumunda gerekse Kıbrıslı Rum toplumunda evet ya da hayır oylarının herhangi bir garantisi olmadığını belirterek, somut ihtiyaçların  her iki toplumda da evet yönünde bir baskı yarattığını ve yaratmaya da devam edeceğini söyledi.  Uluslararası toplumun beklentilerinin  çok güçlü bir şekilde iki liderin uzlaşmasına destek verme ve bu desteği daha ileriye taşıma eğilimini içerdiğini ifade eden Vural, Ortadoğu bölgesindeki siyasi istikrarsızlık ve yarattığı diğer olumsuz sonuçlar nedeniyle, uluslararası toplumun, iki liderin uzlaşısını güçlendirmek amacıyla müdahale etmesinin oldukça mümkün olduğunu kaydetti.

"Ortaya atılan öneriler yeni değil"

Vural, "Açıkçası, iki liderin uzlaşması durumunda buna karşı çıkacak olan çevrelerin ödeyeceği maliyetin de caydırıcı bir etkisi olmaktadır. Müzakerelerde kopma olması yani iki liderin başarısızlığı ilan etmesi yukarıda belirtilen nedenden ötürü oldukça zordur. Ama, garantiler, mülkiyet ve toprak meselelerinden herhangi bir tanesinin sürecin kısa veya orta vadeli ertelenmesine yol açması her zaman mümkündür" diye konuştu. Vural, tarafların garantiler ve güvenlikle ilgili nihai konumlarının bilinmediğini söyleyerek, ortaya atılan önerilerin  yeni olmadığını kaydetti.

"Garantilerin aynen devam etmesi mümkün görünmüyor"

"Burada dikkate alınması gereken temel unsur Kıbrıs’ın AB üyeliğidir" diyen Vural, Kıbrıs’ın yakın siyasi tarihinin  garantiler meselesinde yeni açılımları gerektirdiğini ve  unutulmaması gereken başka önemli bir unsurun da mevcut garanti sisteminin soğuk savaş koşullarında şekillenmesi olduğunu belirtti. Vural, " Tüm bu unsurlar dikkate alındığında garantilerin aynen devam etmesi mümkün görünmüyor.  Yeni sistemin bir geçiş sürecini içereceği ve ama nihayetinde Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin askerden arındırılacağını düşünüyorum. Kıbrıs’ın dış etkenlere karşı güvenliği meselesinde AB ve Türkiye dahil diğer etkili aktörlerin işbirliğini öngören yeni bir güvenlik sisteminin oluşturulması mümkündür" dedi.