Kendine güvenli, bağımsız, iletişim yeteneği olan, hayatla barışık bireylerin, ancak çocukluk dönemindeki doğru eğitim ve davranışlarla mümkün olduğuna dikkat çekilerek, 0-6 yaş döneminde özellikle okul öncesi eğitimin önemine vurgu yapıldı.

Yaptırım uygulamak ve otorite kullanmak yerine okulda ve evde çocuğu gözlemleyerek ilgi ve tepkisine göre yöntem geliştirmenin sağlıklı birey yetiştirmede belirleyici olduğunu anlatan uzmanlar, “İyi eğitim, matematik öğretmek değil; bağımsız, kendine güvenli, hayatla barışık bireyler yetiştirmektir” diye konuştular.

Uygulamalı, yaşayarak öğrenmenin önemine vurgu yaparken de, “Çocukların en mutlu olduğu yer mutfaktır” diye konuşan uzmanlar, meşgul çocukların yaramazlık yapmadığına işaret ettiler.

SEMİNERLERİ BEBEKLERİYLE İZLEDİLER

Çocuk eğitim ve gelişiminde, özellikle okul öncesi eğitime yönelik 30 yıldan beri bilimsel ve uygulamalı yayınlar yapan YA-PA’nın eğitimci ve velilere yönelik Antalya’da düzenlediği 3 günlük kapsamlı seminer sona erdi. Türkiye’nin farklı bölgelerinden yüzlerce eğitimcinin kendi imkanlarıyla katıldıkları sertifikalı seminere, KKTC’den de Montessori okullarının kurucusu Hatice Düzgün ile aynı okullardan eğitimciler katıldı. Adonis Otel’de tam gün devam eden, sunumlar yanında drama ve uygulamalı eğitimlerin verildiği, geceleri de renkli eğlencelerin yapıldığı geleneksel seminer, yıl içinde KKTC’de de devam edecek.

ÖĞRETMEN DEĞİL ÇOCUK ODAKLI EĞİTİM

İlk günkü açılış ve eğitim/beyin odaklı sunumların ardından, farklı uzmanlar tarafından iki gün boyunca yapılan sunumlarda, özellikle “Montessori” eğitim metodu hakkında bilgi verildi ve bu metodun uygulama materyalleri ile teknikleri bahçede, havuzda, kapalı mekanlarda uygulamalı olarak anlatıldı.

Bazı eğitimci ve velilerin bebekleri/çocuklarıyla birlikte izledikleri seminerlerde, geleneksel eğitim metotlarının aksine eğitimin odağında çocuğun/bireyin olması gerektiği vurgulandı.

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA KEŞFETTİ… MUSOLİNİ TARAFINDAN SÜRGÜN EDİLDİ

İtalyan doktor, feminist Maria Montessori’nin 1800’lü yıllarda bir grup zihinsel engelli çocuğun, ardından kimsesiz çocukların eğitimini gönüllü olarak üstlenmesiyle geliştirdiği, kendi adıyla anılan, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerde resmi müfredata destekleyici program olarak eklenen, Atatürk’ün eğitim reformunda yol gösterici olarak kullandığı, Halide Edip Adıvar’ın yararlandığı, özgürlükçü ve barışçı olarak nitelenen eğitim metodu hakkında seminerde çok yönlü sunumlar yapıldı.

Eğitime özgürlükçü yaklaşımı nedeniyle Maria Montessori’nin faşist lider Musolini tarafından ülkesinden sürgün edilmesine neden olan bu eğitim metodunun, özel materyallerle çocuk odaklı bir sistem olduğunu anlatan uzmanlar, bu sistemin özellikle Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanıldığına dikkat çektiler.

Sistemin esasını “öğretmen değil çocuk odaklı” olarak niteleyen uzmanlar, “Çocuk olduğu için öğretmensiniz, kendinizi efsane olarak niteleyip müdahaleci olmayın” diyerek, bu yaklaşımın amaçları ve uygulama yöntemleriyle ilgili kitaplar dolusu sunumlar yaptılar.

ÖĞRETEN DEĞİL YÖNLENDİRİCİ OLUN

Kendine güvenli, bağımsız, iletişim yeteneği olan, hayatla barışık bireylerin, ancak çocukluk dönemindeki doğru eğitim ve davranışlarla mümkün olduğuna dikkat çekerek, 0-6 yaşa eğitim veren okul öncesi eğitmenlerine büyük görev düştüğünü vurgulayan uzmanlar, “Çocuğu gözlemleyerek ilgi ve tepkisine göre yöntem geliştirin. O sizi yönlendirecektir. Öğreten değil ona yardım eden kişi olun” diye konuştular.

MUTFAK UYGULAMA ALANI

Uzmanlar, satır başlarıyla şunları anlattılar:

“Çocukların en mutlu olduğu yer mutfaktır. Bırakın mutfakta uğraşsınlar. Hamur açsınlar, çatal kaşığı öğrensinler. İki kavanoz onu onlarca oyuncaktan daha fazla mutlu eder. Dokunsunlar, koku alsınlar. Kendine güven hayatı yaşayarak gelişir çünkü. Üstelik meşgul çocukların yaramazlık yapmadıklarını unutmayın…”

OYNARKEN AĞZINA LOKMA SOKMA

“Çocukta odaklanma çok önemli. Dalmışken, hayal kurarken çocuğun ağzına lokma sokarak, ‘hade yat’ diyerek müdahale etmekle farkında olmadan iyilik değil kötülük yaparsınız… Kendi halinde bırakın, dünyasına müdahale etmeyin…”

“Çocukların kurala değil düzene ihtiyacı var. Akvaryumdaki balık için su neyse, çocuk için de düzen aynı anlama gelir… Bu düzen içe dönük, yetişkinlerin olduğu gibi tertip anlamında değil.”

“Çocuk görerek ve dokunarak motive olur. Hareket etme imkanı veren mekanlar, açık dolaplar, alçak raflar, ulaşabileceği yerler olmalı… Oyuncağını tertipleyerek üst rafa, uzanamayacağı yere tertiplemenin manası yok.”

MÜDAHALE ÇOCUĞU SABOTAJCI YAPAR

“Tuvalet gibi biyolojik/bedensel ihtiyaçlarını test etmesine izin verin...”

“Bilgi hijyen olmalı… Uzun cümleler, gereksiz kelimeler kullanmayın… Aşkım, prensesim, gülüm gibi hitaplar yanlış…”

“Sürekli müdahale edilen, yapma/etmelerle büyütülen, oynamasına izin verilmeyen çocuk sabotajcı olur. Gider babası TV seyrederken önünde durur veya televizyonu kapatır örneğin…”

“En iyi oyun, oynanılacak bir şeyin olmadığı yerde oynanır, yaratıcılık gelişir… Gerektiğinden fazla oyuncak yaratıcılığı yok eder, onu değer bilmez yapar…”

“Yaratıcılık, bilgiden daha önemli…”