Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birileri çıkmış iyi saz çalıyormuş. Ne diyor, "Bayrağa saygısızlık yapan mı var" diyor. Yahu bayrakları indirmeye çalışan sizsiniz. Son zamanda akıl verenler sayesinde birkaç yerde Türk bayrağını dalgalandırdınız diye bunu yutacağımızı mı zannediyorsunuz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen Türkiye Gençlik Kulübü Federasyonu (TÜGEF) Kongresi'ne katıldı. Kongreye katılan gençlere hitap eden Erdoğan, kürsüdeki konuşmasına "Osmanlı torunu Tayyip Erdoğan" tezahüratlarıyla başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepinizi Allah'ın selamıyla, rahmetiyle selamlıyorum. Sizlerin şahsında Ankara'nın vasıtasıyla Türkiye'nin gençlerini gönülden selamlıyorum. Tüm şehitlerimizi selamlıyorum. Konuşmamın başında hemen diyorum ki selamların en güzeliyle gelin tüm şehitlerimize birer Fatiha göndererek selamlayalım" dedi.

"Buradan işgale direnen, zulme rıza göstermeyen Filistin'in vakur gençlerini, sabrı katık eden Suriye'nin cefakar gençlerini, zindanlarda çile dolduran Mısır'ın kahraman gençlerini, umut yolculuğuna çıkmış Afrika'nın mağdur ve marur gençlerini selamlıyorum" diye konuşan Erdoğan, "Yurdumuzun dört bir yanında gece gündüz demeden eli tetikte nöbet tutan her biri kahramanlık abidesi kahraman Mehmetçiklerimizi selamlıyorum. Milletimizin huzuru ve güveni için canını hiçe sayan, tüm zorluklara, sıkıntılara rağmen görevini hakkıyla yerine getiren polislerimizi selamlıyorum. Rabbim onlara güç versin, kudret versin, cesaret versin. Bizleri bir araya getiren, hasbihal etmemize vesile olan TÜGEF Başkanı ve ekibine teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. 2003 yılından bugüne kadar gençliğe ve eğitime hizmet maksadıyla bu çatı altında hizmet vermiş herkesi tebrik ediyor ve özellikle hayırseverlere teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

"VARLIK YOKLUK MÜCADELESİ VERİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"İçinde bulunduğumuz bölge son derece önemli ve sancılı bir süreçten geçiyor. Sadece bugünümüzün ve yakın geleceğimizin değil, önümüzdeki yüzyılın temellerinin atıldığı, şekillendiği, adeta tasarımının yapıldığı bir değişim yaşanıyor. Türkiye olarak bu sürecin öznesi olmak, kendi coğrafyamızda kendi geleceğimiz için inisiyatif almak durumundayız. Kendi hedeflerimiz doğrultusunda hadiselerin gidişatını yönlendirmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde tıpkı geçmişte olduğu gibi seyirci koltuğuna oturup çizilecek yeni sınırları izlemek durumunda kalacağız. Bir varlık yokluk mücadelesi verdiğimizin özellikle altını çizmek istiyorum. Burada varlıktan kastım, sadece ülkemizi, yani üzerinde bulunduğumuz toprak parçasını bir bütün olarak muhafaza etmek değildir. Mücadelemizin özünü, bu coğrafyanın ruhunu oluşturan, milletimizi bir arada tutan, vatana anlam katan değerlerimizin tamamı oluşturuyor. Millet olarak birliğimize, beraberliğimize sahip çıkmanın mücadelesini veriyoruz. Bir millete ait olmak sadece aynı toprak parçasını paylaşmak, ülke sınırları içinde tesadüfen bir arada bulunmak değildir. Millet olmak aynı ulvi değerler etrafında birleşmek, ülkesinin geleceği, vatanın huzuru için kaygı duyabilmek, fedakarlık yapabilmektir. Ancak aynı gelecek hayalini paylaşan, ülkesinin çıkarlarını kendi çıkarları üzerinde tutabilen topluluklar millet olabilir. Biz destansı bir mücadeleyle bu toprakları kendimize vatan yaparken bin yıllık tarihimizi gergef gibi işlerken aynı amaç, aynı ruh etrafında toplanan bu milleti de milletçe hep birlikte inşa ettik. Anadolu topraklarında Malazgirt'le birlikte ilk harcını koyduğumuz, İstanbul'un fethi ile silüetini yükselttiğimiz, Çanakkale'de Kurtuluş Savaşı'nda restorasyonunu yaptığımız bu gerçeği tüm dünyaya defalarca ilan ettik. Üstesinden geldiğimiz her badirenin ardından birbirimize daha da kenetlenerek istiklalimizi şerefimiz, namusumuz bilerek bugünlere geldik. Gençler, her zaman söyledim, söylüyorum. Bizim bir Rabiamız var. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek millet."

HDP EŞ GENEL BAŞKANI DEMİRTAŞ'A GÖNDERME

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birileri çıkmış iyi saz çalıyormuş. Ne diyor, "Bayrağa saygısızlık yapan mı var" diyor. Yahu bayrakları indirmeye çalışan sizsiniz. Son zamanda akıl verenler sayesinde birkaç yerde Türk bayrağını dalgalandırdınız diye bunu yutacağımızı mı zannediyorsunuz. Teröristlerin cesetlerini kendi bayrağınızla sarıyorsunuz ve orada, onların huzurunda güya cenaze namazı kılıyorsunuz ve bunu da sosyal medyadan her yerle dünya ile paylaşıyorsunuz. Sizin gerçek yüzünüz o. Bunu kimseye yutturamazsınız. Ben diyorum ki milletim bunun hesabını sormaya hazırlanmalı. Buna hazır mıyız? Bu çok önemli" dedi.

"HEPSİNİ BENİ YARADAN ALLAH YARATTIĞI İÇİN SEVDİM"

Türkiye'nin yakın tarihinde çok büyük kayıplar, çok büyük mücadeleler verildiğini belirten Erdoğan, "Türkiye tarih boyunca ne zaman şaha kalktıysa, ne zaman atılıma geçtiyse, ne zaman zincirlerinden, prangalarından kurtulmaya başladıysa kirli oyunlar, kirli senaryolar tedavüle sokuldu. Bir dönem Alevi ile Sünniyi birbirine kırdırıp bundan nemalanmak isteyenler çıktı. Aynı şekilde Türk ile Kürdün kardeşliğine fesat tohumları ekmek isteyenler oldu. Soruyorum şimdi şu Arena'da, burada Türk var mı? Kürt var mı? Laz var mı? Arabı var mı? Boşnağı var mı? Ya biz hep beraber bir milletiz. Etnik ayrımcılıktan, inanç farklılıklarından, gelir dağılımındaki adaletsizlikten kendisine siyasi ya da ekonomik çıkar sağlamanın peşine düşenleri gördük. Ben bu salonda olanları, ülkemin genelinde olanları hiçbir zaman kalkıp da etnik yapısına bakarak sevmedim ki, hepsini beni yaradan Allah yarattığı için sevdim. Doğuya, güneydoğuya bir zamanlar hizmet gitmezken başbakan olduğum andan itibaren ne demiştim hatırlayın; batıda ne varsa doğuda, güneydoğuda o olacak. Kuzeyde ne olacaksa, güneyde o olacak demiştik" açıklamasında bulundu.

"HİZMETKAR DEVLET ANLAYIŞINI GETİREN BİZ OLDUK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili gençler, devlet öndeyken biz dedik ki hayır "önde insan olacak, devlet arkada olacak. Devlet milletinin hizmetkarı olacak." Biz "hizmetkar devlet" dedik, "efendi devlet" değil. Bunu getiren biz olduk. Böyle çalıştık. Ülkeyi gerici-ilerici, laik-antilaik gibi kamplara bölmek, bu ayrımcılıktan çıkar devşirmek isteyenleri müşahede ettik" dedi.

1970'li yıllarda birçok ilde gençlerin hayatlarının ideolojik kavgalar uğruna söndürüldüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"O karanlık günlerden birileri gençlerin heyecanını, iyi niyetini, coşkusunu, fikirlerini, hayallerini istismar etti, kullandı, kendi çirkin emellerine alet etti. Ardından 1984'ten itibaren ülkemizin doğusunda, güneydoğusunda türetilen bir örgüt aracılığıyla Türkiye terörle, cinayetle tehdit edilmek, milletimiz birbirine düşürülmek istendi. Bugün de güvenlik güçlerimize yönelik alçakça saldırılarla, provokasyonlarla, tahriklerle ülkemizi karanlığa sürüklemek için her türlü oyunu sürdürmeye çalışıyorlar. Ülkede demokrasi güçlenmesin, siyaset çözüm aracı olmasın diye ellerinden gelen siyasetçiler, medya mensupları olduğunu üzüntüyle görüyoruz. Şimdi soruyorum ey sermaye sahipleri, ey medya mensupları bu teröristlerin ellerine bu silahları kimler veriyor? Bunlar bu silahları nereden buluyor? Bu ülkede benim Mehmetçiğimi şehit edenlere siz ey ey paralel yapı nasıl alkış tutuyorsunuz? Bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Şu anda paralel yapı terör örgütüyle iş tutmuş vaziyette, el ele, omuz omuza. Ama şunu bilsinler bu can bu tende olduğu müddetçe biz bu mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Devletimizi, hükümetimizi, şahsımı hedef alıyorlar, içeride de dışarıda da hedef alıyor. Niye? Ha bunlar bizi hedef aldıklarına göre biz doğru yoldayız."

"O GÜNÜN KAZANANLARI BUGÜN YİNE SAHNEDE"

"Sevgili gençler bizim gençliğimiz kardeşi kardeşe kırdıran zihniyetin oyunlarını takip etmekle geçti" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Nice trajedilere şahit olduk, nice genç kardeşimizin, arkadaşımızın sokak aralarında hayatının söndüğünü gördük. Önce "Sen sağcısın, sen solcusun" diye bölünüp birbiriyle ölümüne kavga ettirilen, sonra da hapishanelerde, işkence odalarında, idam sehpalarında ömürleri heba edilen gençler bizim gençlerimizdi. Bugün geriye bakınca kimin kazanan, kimin kaybeden olduğunu çok daha net görüyoruz. Silah tüccarları, çeteler, Türkiye üzerine karanlık tezleri olanlar kazanırken, gariban Anadolu evlatları kaybetti. Oğulları namluların ucunda, idam sehpalarında ölen analar, yürekleri yanan babalar kaybetti. O günün kazananları ise işte bugün yine sahnede. Tarih boyunca bu milletin evlatları arasına nifak sokmak isteyenler bugün de nifak sokmaya çalışıyorlar. Dün sağ-sol çatışmasıyla birbirine düşürülen gençlik, bugün de Türklük, Kürtlük, Alevilik, Sünnilik üzerinden birbirine düşürülmek isteniyor. Dün olduğu gibi bugün de ülkemiz terör sopasıyla hizaya sokulmak, tehdit edilmek isteniyor. Terör örgütü ve onun siyasi uzantıları tarafından aynı senaryoyla kadim kardeşliğimiz tehdit edilmeye çalışılıyor. Türkiye'nin dört bir tarafında cenazeler defnedilirken, öfkeyle kalkan yumruklar inecek yer ararken inanın bana birileri ellerini ovuşturarak bu sahneleri seviniyorlar. Onlar seviniyorlar. Onlara fırsat vermemek lazım. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Romanıyla, Boşnağıyla, Arnavuduyla 78 milyon sizlere sesleniyorum, işte önümüzde 1 Kasım. İşte 1 Kasım'da adeta bir milat olsun, bir yeniden doğuş olsun, bu yeniden doğuşla bu ülkede İnşallah bu terörü gelin toprağa gömelim diyorum."

BOYDAK GRUBU'NA OPERASYON

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biliyorum sizlerin, benim, hepimizin, 78 milyon vatandaşımızın vicdanı sızlıyor, ciğerimiz yanıyor, sabır taşımız çatlama noktasına geldi. Yalandan, iftiradan, şımarıklıktan millet olarak muzdarip olduk, oluyoruz. Dün demokrasi havarisi kesilenlerin bugün kendi ikballeri için kanı, gözyaşını, şiddeti savunduklarını görmekten üzüntü duyuyoruz. Türkiye'nin en önemli iş adamlarını bünyesinde barındıran derneğe yöneticilik yapmış olanların dahi terör örgütünün yalanlarına sorgusuz sualsiz inanabiliyor olmalarını hayretle karşılıyorum. Devletini suçlu, terör örgütünü masum göstermeye çalışanların yaşadıkları akıl tutulmasını ibretle izliyoruz. Düne kadar bir araya gelmesi imkansız görünenlerin vicdanlarını bir kenara bırakıp terörün tarafında saf tutuyor olmalarını şaşkınlıkla izliyoruz. Bu tabloya tahammül etmek gerçekten çok zor" ifadelerini kullandı.

"İÇLERİNDE ALMANI VAR, İNGİLİZİ VAR, HOLLANDALISI VAR"

"Şunu asla unutmayın gençler, bizim gençliğimiz kaleminden mürekkep akan gençliktir" diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim gençliğimiz kanla beslenen gençlik değildir. Farkımız bu, gücümüz bu. Terör amacına ancak milletimiz birbirine düşerse ulaşır. Kardeş kardeşe muhabbetle değil husumetle bakarsa kazanan terör olur. İnşallah Türküyle Kürdüyle bütün milletimizi, bütün Türkiye'yi bu alçaklardan, bu hainlerden kurtaracağız. İçlerinde kimlerin olduğunu görüyorsunuz değil mi? Bakıyorsunuz içlerinde Almanı var, İngilizi var, Hollandalısı var, gelmiş aralarına bulaşmış. Kimler kimlerle el tutuyor görüyorsunuz. Bunlar kandan hem de bizzat benim benim Kürt kardeşlerimin kanından besleniyorlar. Bunlar en önce benim Kürt kardeşimi hedef alıyorlar, en önce benim Kürt kardeşimin hayatını karartıyorlar. Kürt kardeşimin evladını zorla dağa çıkaran, gençleri birer ölüm makinasına dönüştüren bu karanlık yapıdır. Hizmetleri engelleyen, şehirleri yakıp yıkan, hayatı Kürt kardeşlerime zehir eden bu terör örgütüdür. İşte Kürt kardeşlerimizi bu kana susamış insanlık düşmanlarından, gençleri kirli emellerine kurban etmekten çekinmeyen bu istismarcılardan hep beraber kurtaracağız. Terör örgütü gençlerin kanını alçakça dökerken, iplerini elinde tuttuğu siyasi parti her gün sokakları provoke etmeye, arsızca şiddeti meşrulaştırmaya çalışıyor. Allah aşkına gençler soruyorum, bir siyasi partinin görevi teröre perde olmak mıdır? Milletime bir siyasi partinin görevi acaba kendi etnik yapısında olan Kürt kardeşini öldürmek midir? Sırtını milletine değil terör örgütüne dayayan bir parti, parti olarak kalabilir mi? TBMM'de yer alan bir milletvekilinin görevi ateşe benzin dökmek midir? Siyaset teröriste siper olup güvenlik güçlerini yalanla, iftirayla çarpıtmayla hedef almak mıdır? Açıkça söylüyorum, kimin taşeronu olurlarsa olsunlar, nereye hizmet ederlerse etsinler. Bu kiralık katillerle sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bu terör sevdalılarının milletimizin arasına nifak sokmasına da izin vermeyeceğiz. Ben burada sağduyulu ve sorumlu davranmaya davet ediyorum. Sağduyu telkin etmek yerine kışkırtmayı tercih edenler millet önünde mahcup olurlar. Bu vatan bizim, bu ülke bizim, bu devlet bizim, hepimizin."

"CİNAYETLERE SESSİZ KALMAK CANİNİN SUÇUNA ORTAK OLMAKTIR"

"Cinayetlere sessiz kalmak caninin suçuna ortak olmaktır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz ülkemize sevgi tohumları ekmenin, kardeşlik iklimini geliştirmenin mücadelesini veriyoruz. Bugüne kadar hiçbir provokasyona, hiçbir fitne girişimine fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Terör belasının ülkemizin ayağına pranga olmasına izin vermeyeceğiz. Vakit, mezhep, meşrep, etnik siyasetle ayrışma değil bir olma, beraber olma, iri olma, 78 milyonla kardeş olma vaktidir. Sizlere saflarınızı ne kadar sıkı tutarsanız bunlar o kadar açığa çıkacaklar. Sizler ne kadar kucaklaşırsanız, birbirinizi Allah için severseniz, bunlar o kadar açığa çıkacak. Daha önceki nesillerin yaşadıkları sizler için bir ibret vesikası olarak ortada duruyor. Son derece dikkatli olmalı, kurulan bu tezgahı hep birlikte bozmalıyız. Gençlik heyecanınızın size yanlış yaptırmasına, hukuktan, meşruiyetten ve hakkaniyetten saptırmasına asla izin vermeyeceksiniz. Çünkü sizler sadece bugününüzün değil, geleceğin de teminatısınız. 2023'e, 2053'e, 2071'e sizinle yürüyeceğiz. Sizler yeryüzünde çok az millete nail olmuş bir sorumluluğu, emaneti üzerinizde taşıyorsunuz. Sizler küçük meselelere takılıp kalamazsınız. Çünkü siz tarih yazacak bir milletsiniz. Bu gençlik tarih yazacak. Bu sloganla çıktığınız yolda sizin aydınlık ufkunuzu kimsenin karartmasına müsaade etmeyeceksiniz" ifadelerini kullandı.