Özge Kizir

Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası Türkiyeli seçmenleri ikiye böldü. KKTC Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Baki Aygün, yasanın anayasaya aykırı olduğunu belirterek, “Bu yasa ‘tek bölge yasası’ değil, ‘tek bölge’ adı altında sunulmuş, aslında bölgeleri koruyan bir yasadır” dedi.

Çevre ve Doğal Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Gökmen ise yasaları ‘Türkiyeli’, ‘Kıbrıslı’ diye ayrıştırmanın mümkün olmadığını, tüm bölge halkının seçimiyle daha güçlü bir meclisin oluşacağını ifade etti.

Seçim ve Halkoylaması (Değişiklik) Yasası, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından, yasa metninin genel olarak “amaçlananı açık biçimde ifade edecek şekilde yeniden düzenlenmesine” ve “Anayasa’ya aykırılığı öne sürülebilecek iki maddenin Anayasa’ya uygunluğunun tam olarak temin edilmesine olanak yaratmak amacıyla” yeniden görüşülmek üzere Cumhuriyet Meclisi’ne gönderildi. Konu hakkında Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmede bulunan KKTC Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Baki Aygün, yasanın anayasaya aykırı olduğunu belirtirken, Çevre ve Doğal Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Gökmen ise tüm bölge halkının seçimiyle daha güçlü bir meclisin oluşacağını ifade etti.

Aygün: “Biz anayasaya aykırı olduğunu belirtmiştik”

KKTC Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Baki Aygün, yasanın komiteye sunulduğu aşamada hem komiteye, hem de siyasi partilere görüş verdiğini kaydetti. “Alt komitede çalışmaların tamamlanıp genel kurula sunulduğu aşamada da görüşlerimizi belirttik. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya belirttiğim maddeler dışında da anayasa aykırılıkları olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuşan Aygün, Akıncı tarafından yeniden görüşülmek üzere Meclise gönderilmesinden memnuniyet duyduğunu kaydetti. 

“Belirttiğimiz görüşlerin tekrardan ele alınmasını talep ediyoruz”

Tercih sisteminin anayasaya aykırı olduğunu vurgulayan Aygün, “Seçme ve seçilme hakkı anayasanın temel kuralıdır. Seçme özgürlüğünün belli bir kalıba konulduğu ve mecburi tercih yapmaya zorlanıldığı düşüncesinin anayasaya aykırı olduğunu belirttik. Şu anda yasa olarak geçiyor, çünkü yasa adını aldı. İade edilen bu yasanın komite aşamasında belirttiğimiz görüşlerin tekrardan ele alınmasını talep ediyoruz” dedi.

“50 kişinin konsensüsü üzerine mutabık olacağı metin olacaktır”

Yapılan yasanın tüm toplumu ilgilendirdiğini belirten Aygün şunları söyledi: “Komite aşamasında sadece milletvekillerinin kendi arasında bir konsensüs şeklinde formülize edilmesinden öte, aynı zamanda tüm toplum kesimlerinin ve sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak yapılmasını istiyoruz. Yani tüm toplumun konsensüsü ile geçmesini talep ediyoruz. Yoksa yasa 50 kişinin konsensüsü üzerine mutabık olacağı bir metin olacaktır.” 

“Bu karmaşık sistem birçok oyun yanlış verilmesine yol açacaktır”

Kurulmak istenen sistemin karmaşık bir sistem olduğuna dikkat çeken Aygün, sözlerine şöyle devam etti: 

“Bu karmaşık sistem nihayetinde birçok oyun yanlış verilmesine yol açacaktır. Bu durumda seçmen iradesinin sandığa yansımasını engelleyecektir düşüncesindeyim.  Bu konunun biraz daha kamuoyundan gizli bir şekilde, yani medyada tartışılmadan yapıldığını düşünüyoruz. Özellikle yasa meclisten geçtikten sonra ‘nasıl olsa geçti, yasalaştı’ diyerek bu yasayı anlatmaya çalıştılar. 

“Derneğimiz tek bölgeye karşı değildir”

Genel itibariyle bizim yasa ile ilgili görüşlerimiz olumsuzdur. Elimizden geldiğince de bu yasaya muhalefet etmeye devam edeceğiz. Bizim talebimiz seçmenin daha kolay anlayabileceği ve kolay bir şekilde oy verebileceğini istememizdir. ‘Tek bölgeye mi karşı çıkıyor’ şeklinde bazı eleştiriler vardır. Hayır, bizim derneğimiz tek bölgeye karşı değildir. Tam tersine bölgelerin tamamen kaldırılması taraftayız. Bu yasa ‘tek bölge yasası’ da değildir. Biz bunu defalarca ifade ettik. Bu yasa ‘tek bölge’ adı altında sunulmuş, aslında bölgeleri koruyan bir yasadır.”

“Bu sadece 50 kişinin problemi değildir”

Tek bölge sistemine geçilmesi gerektiğini savunan Aygün sözlerini şöyle sürdürdü:  

“Tek bölgeye geçilirken özellikle seçmenin karma ve mühür şeklinde oy verme şekilleri vardır. Bunların daha kolay ve tercih sayılarının serbest bırakılacağı şeklindeki bir formülle, hem oy verirken insanların daha kolay tercih yapacağı, hem de sayım aşamasında da çıkabilecek sorunların önüne geçtiği belirtiliyor. Bu konuda bizde aynı fikirdeyiz. Birkaç hafta sonra gerçek anlamda kimin seçildiğini ortaya çıkaracak bir durum olacaktır. Bu sadece 50 kişinin problemi değildir. Bu yasa bütün toplumu ilgilendiren bir konudur. O yüzden tüm toplumun konsensüsünü sağlayacağı bir şekle dönüştürülmelidir diye düşünüyorum.” 

“Girneli vekilin kim olacağını Girneliler değil de bütün Kıbrıs belirleyecekse Girne ikametgâhı aramanın ne manası vardır”

İkametgâh süresi konusunda değerlendirmede bulunan Aygün, “Anayasa’da ikametle ilgili sadece ‘Kıbrıs’ta 3 yıl kalınması’ şeklinde bir kural vardır. Ariyetten bölgelere ilişkin kurallar kondu. Bu yasanın, yaptıkları şekliyle ikametin çok önemli olduğunu da düşünmüyorum. Eğer bir bölge vekilini tüm Kıbrıs seçecekse, Girneli vekilin kim olacağını Girneliler değil de bütün Kıbrıs belirleyecekse, Girne ikametgâhı aramanın ne manası vardır. Bence hiçbir mantığı yoktur” dedi.

“Şimdiki vekillere uygulanmayacak kural”

Geçici maddenin çıkarılacağı düşüncesinde olduğuna dikkat çeken Aygün, “Bu yasa tamamen şu andaki 50 vekilin kendi pozisyonları üzerinden yaptıkları ve kendi aralarında sağladıkları bir yasadır. Ancak bunu Akıncı’nın iadesinde ki Geçici Madde’deki kurallarda da görebiliriz. Çünkü aday olacağı bölgede ikamet etme zorunluluğu Geçici Madde ile mevcut vekillere o kural uygulanmayacaktır. O madde açıkça bu yasanın şu anki vekillerin kendi pozisyonlarına yönelik bir yasa yaptıklarını açıkça belirten bir madde olduğunu düşünüyorum. Geçici Madde’nin çıkacağını tahmin ediyorum” ifadesini kullandı.

“Şu anki sistem entrika ve ittifak sistemidir”

Aygün, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Biz aslında bu bölgeleri korumanın başka sakıncaları olduğunu da söyledik. Eğer herkes herkese oy verecek ve bölgeler korunacaksa, bölgeler arası ittifaklar olacaktır. Zaten şu anki mevcut sistem entrika ve ittifak sistemidir. Her seçim döneminde yaşadığımız ve bu seçimin biraz içerisinde olan siyaset insanlarının kolayca fark edebileceği bir durumdadır. Bu bölgeleri koruduğunuzda ittifak entrikalarını bütün ülkeye yaymaktan başka bir işe yaramayacaktır. Biz aslında sistemi bu entrika ve ittifakları engelleyecek bir şekle dönüşmesini istiyoruz ki siyaset daha ahlaklı ve daha düzgün insanlar tarafından yapılacak bir hale dönüşsün. “