Suna Erden

ABD Doları, küresel piyasalar, Cumhuriyetçi Donald Trump'ın 45. ABD Başkanı seçilmesi gibi etkenlerden dolayı son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı. Dolar kurundaki yükseliş dolaylı olarak KKTC piyasalarını da etkiledi. İthalata dayalı bir ülke olan ve döviz üzerinden hammadde getiren iş dünyası dolardaki dalgalanmadan kötü etkilendi. Sanayi Başkanı Ali Çıralı, dövizdeki özellikle dolar kurundaki artışın üretim maliyetlerini yükselttiğini, önümüzdeki günlerde pahalılığın yaşanacağını ifade etti. Star Kıbrıs’a konuşan Çıralı,“Bazı sektörler kısmen bazı sektörler tamamen ithalata dayalı üretim yapmaktadır. Önümüzdeki günlerde temel gıda maddeleri başta olmak üzere birçok üründe pahalılık olacak. Bu pahalılık bazı sektörlerde az bazı sektörlerde çok olacak ancak herkes bundan kötü etkilenecek” ifadelerini kullandı. Gelir ve Vergi Dairesi eski Müdürü, Vergi Uzmanı Göksel Saydam ise gerek dünyada gerek Türkiye’de yaşanan siyasi veya ekonomik hareketliliklerin dövize yansıdığını, KKTC devletinin dövize etki etme olanağının olmadığını ancak önlemler alabileceğini söyledi. Saydam, 1978 yılında yürürlüğe giren Fiyat İstikrar Fonu Yasası’nda kur artışlarında devletin lüks tüketim vergisi ile fonda biriken kaynağı üreticiyi desteklemeyi ön gördüğünü ancak bu kaynağın başka amaçlar için kullanıldığını söyledi. 

ÇIRALI, “ÖNÜMÜZDE PAHALILIK VAR” 

Sanayi Başkanı Ali Çıralı, dövizdeki dalgalanmanın üretim sektörlerini olumsuz yönde etkilediğini ifade ederek, büyük bir çoğunluğu ithalata dayalı olan üretim sektöründe sorunlar yaşandığını, maliyetlerin yükseldiğini söyledi. Çıralı, “Üretim maliyetlerini oluşturan unsurların elektrik, kira, işçilik, hammadde, akaryakıt olduğunu ifade ederek, dövizdeki yükselişin bu maliyetleri artmasına neden olduğunu vurguladı. KKTC’de direkt ithalata dayalı olan üretim ile kısmen ithalata dayalı üretim alanları olduğunu kaydeden Çıralı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesele süt, hellim, peynir çeşitlerinin bazıları, salam, sosis gibi ürünler yerli hammaddeden üretiliyor. Ancak hayvancının kullandığı yem ya da üreticinin kullandığı gübre ithal ediliyor. Bu alanlar direkt olmasa da kısmen ithalata bağlı üretimlerdir. Plastik, mobilya-ahşap gibi üretimlerin ise hammaddesi tamamen ithalata dayanmaktadır. Dövizdeki artış kısmı veya tamamen ithalata bağlı olan tüm alanları etkiliyor. Önümüzdeki günlerde temel gıda maddeleri başta olmak üzere birçok üründe pahalılık olacak. Bu pahalılık bazı sektörlerde az bazı sektörlerde çok olacak ancak herkes bundan kötü etkilenecek.” 

KİMSE MEMUN DEĞİL 

Çıralı, KKTC devletinin ya da iş adamlarının dövize etki etme olanakları olmadığını ifade ederek, her döviz artışında hem üreticinin hem sanayicinin hem de halkın olumsuz etkilendiğini ifade etti. Çıralı, “Kimse memnun değil; ne işveren ne de çalışan” şeklinde ifade kullanarak, gün geçtikçe artan ürerim maliyetlerinin tüm sektörleri sıkıntıya soktuğunu dile 

SAYDAM, “DEVLETE İŞ DÜŞÜYOR” 

Gelir ve Vergi Dairesi eski Müdürü, Vergi Uzmanı Göksel Saydam ise gerek dünyada gerek Türkiye’de yaşanan siyasi veya ekonomik hareketliliklerin dövize yansıdığını, dolayısı ile döviz ile ithalat yapan KKTC’yi de etkilediğini ifade etti. KKTC’nin dövize müdahale etme olanağı olmadığını ancak döviz artışının yaratığı ekonomik tahribatı gidermek için hükümetin önlem alması gerektiğini vurgulayan Saydam, dövizdeki artışın sanayi üretimine, mamullere yansıyacağını ve pahalılığın ortaya çıkacağını söyledi. “KKTC’de en büyük girdi ithalata dayalıdır” ifadesini kullanan Saydam, ekmekten, ayakkabıya, mobilyadan, kıyafetlere kadar tüm ürünlerin dövizden etkilenerek zamlandığını dile getirdi. KKTC’nin yegâne enerji kaynağının akaryakıt olduğunu, elektrik üretiminin akaryakıtla sağlandığını ve tüm üretim alanlarında ya yakıt ya da elektrik kullandığını kaydeden Saydam, akaryakıtında dövizle alındığını hatırlattı ve önce elektriğin ardından diğer temel ihtiyaçların pahalılaştığını vurguladı. 

FON AMAÇ DIŞI KULLANILIYOR, BU DURUM MAHKEMELİK 

Vergi Uzmanı Saydam,1978 yılında yürürlüğe giren Fiyat İstikrar Fonu Yasası’nın amacının akaryakıtta ve temel tüketim maddelerinde kur artışlarından dolayı meydana gelecek olumsuz etkilere karşın üretimi desteklemek olduğunu ifade ederek, yasanın bu gibi durumlarda devleti maliyetleri karşılamasını ön gördüğünü ancak fonun amaç dışı kullanıldığını söyledi. Saydam, “ “Her türlü lüks giderlerden alınan vergilerle oluşturulan fonun amacı kara günlerde piyasayı rahatlamaktı. Ancak fon bütçenin bir kaynağı olarak harcanıyor. 20 seneden beridir amacının dışında kullanılan fon ile ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor” dedi. Saydam, hükümetlerin fonu asıl amacı için kullanıp zor günlerde sanayici ve üreticiyi desteklemesi gerektiğini ifade ederek, “Sivil toplum örgütleri devleti mahkemeye verebilir. Nasıl Mercedesler için mahkemeye gidildiyse fonun asıl amacının dışında kullanılmasından dolayı da dava açılabilir” şeklinde konuştu.