DİSİ’li Avrupa Milletvekili Eleni Theoharus Rum tarafında, TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Güney Kıbrıs ile Yunanistan’ın arasını bozmaya çalıştığı ve yalan söylediği” haberleri sızdırıldığına işaret ederek “Davutoğlu’nun söyledikleri keşke yalan olsa. Neden Atina’dan kimse çıkıp da yalanlama yapmıyor?” dedi.

Theoharus’un Simerini’ye verdiği ve gazetenin de “Davutoğlu Keşke Yalan Söylese”  başlığıyla aktardığı mülakatında “Davutoğlu Atina’ya gerçekleştirdiği muzaffer ziyaretinde, aslında bütün sorunlar ve askıdaki konular üzerinde bir anlaşma taslağı bulunduğunu açıkladı. Hemen ardından da 23 ve 24 gibi yeni başlıkların müzakereye açılması için baskılar başladı” dedi.

“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİK MÜZAKERELERİNİ DERHAL TEK TARAFLI KESMEK ZORUNDAYIZ”

“Hükümet Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerini derhal tek taraflı olarak kesmek zorunda” diyen Eleni Theoharus şunları da ekledi:

“Ancak sürekli olarak Davutoğlu’nun yalan söylediği, sadece Yunanistan ile Kıbrıs arasındaki ilişkileri bozmaya çalıştığı bilgileri sızdırılıyor. Keşke öyle olsa. Neden Atina’dan biri çıkıp da kendisini yalanlamıyor?”

AB’DEN TÜRKİYE’YE YAPTIRIM UYGULAMASINI TALEP ETMEDİK

Theoharus Türkiye’nin, Navtex yayımlayıp Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisini Doğu Akdeniz’e göndermesi üzerine Rum yönetiminin Kıbrıs müzakerelerinden çekilmekle doğru yaptığını ancak Rum yönetimi AB’den Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını talep etmediğinden sadece “Türkiye’nin, egemenlik haklarına saygı göstermesi gerektiği” açıklaması yapıldığını söyledi.

Buna karşılık kendisinin, Türkiye’ye yaptırım uygulanması, aleyhine tedbir alınması, bu ülkeye verilen üyelik öncesi yardımın kesilmesi yönünde çalışma yaptığını söyleyen Theoharus özetle şunları ekledi:

“NAVTEX’İN SONA ERMESİYLE BARBAROS’UN ÇEKİLMESİ VE MÜZAKERELERİN YENİDEN BAŞLAMASI BİZİM TARAF AÇISINDAN ÇOK BÜYÜK BİR YENİLGİDİR”

“Lefkoşa ve Atina’nın tonu düşük tepkileri, uzlaşı ortamı ve tehdidin gözden kaçırılması kurgulanmış bir sahne düşüncesi yaratabilir. Navtex’in sona ermesiyle Barbaros’un bölgeden uzaklaşması ve müzakerelerin yeniden başlaması bizim taraf açısından en büyük ve belirleyici yenilgidir. Atina’nın da Davutoğlu’yla görüşmelerde sergilediği tavır hayal kırıcıydı.  Her şey kurgu muydu? Sonunda ne olacak? Kamuoyu bir şeyler oluyor diyerek tatmin olsun diye Türkiye hakkında acısız kararlar alalım, Barbaros’un gitmesini bekleyelim ve müzakerelere geri mi dönelim?  Bu yabancılara karşı ‘aslında bütün sorunlar ve askıda bulunan meselelere dair bir anlaşma taslağı var’ imasıdır. Anladığımız kadarıyla en azından, ipleri elinde tutan İngilizlerin ve bizim içimizdeki bazılarının kafasındaki budur.”

“AB BİZİ CİDDİYE ALANA KADAR MÜZAKERELERE DÖNMEYELİM”

Theoharus başka bir soruya karşılık da “Evet, müzakerelere gitmeyelim. Barbaros ve ona eşlik eden gemiler denizlerimizi işgal etmeden önce müzakereler zaten batağa saplanmıştı. Müzakerelere katılanlar bunu alenen söylüyor. Dolayısıyla, müzakerelere geri dönersek boyun eğdiğimizi doğrulayacağız. Diyelim ki yanlışım. Barbaros yeniden gelir ve Türkiye yeni bir Navtex yayımlarsa yine mi kaçacağız? Ne olacak? Müzakerelere ancak AB bizi ciddiye alıp Türkiye’ye yaptırım uyguladığında dönmemiz gerekir. Bu, elimizde kalan son silahtır.”