Avrupa Birliği’nde (AB) gıda ürünü etiketleriyle ilgili yeni bir mevzuatın Kıbrıs’ın geleneksel ürünü hellimi tehlikeye attığı savunuldu.

Fileleftheros gazetesinin haberinde, AB’de, gıda ürünlerinin etiketlerinde, yağ, doymuş yağ, şeker ve tuz oranlarını gösteren trafik ışığı renkleri gibi kırımız, turuncu ve yeşil rengi basılmasıyla ilgili bir mevzuat üzerinde çalışmalar yapılmakta olduğundan söz edildi.

Bu renk kodlarıyla gıdalardaki yağ, doymuş yağ, şeker ve tuz miktarının yüksek, orta ya da düşük olduğuyla ilgili bilgiler verileceğini kaydeden gazete, kırmızının yüksek, turuncunun orta ve yeşilin düşük miktarları temsil edeceğini belirtti.

Gazete, aralarında Güney Kıbrıs’ın da bulunduğu bazı temsilciliklerin talebiyle yeni mevzuatın AB Tarım Bakanları düzeyinde görüşülmekte olduğunu da aktardı.

Haberde, en büyük endişenin Kıbrıs’ın temel ihracat ürünü hellimle ilgili olduğunu da yazan gazete, hellimin kırmızı kategoride bulunduğunu kaydetti.

Öte yandan habere göre Rum Peynir Üreticileri Birliği, Rum Tarım ve Ticaret Bakanlığı’na gönderdiği bir mektupla, yeni mevzuata ilişkin endişelerini dile getirdi.

Söz konusu mevzuatta, ürünün içerebileceği koruyucu maddeler, yapay tatlandırıcılar gibi zararlı maddeler ya da kalsiyum, protein gibi yararlı maddelerin göz önünde bulundurmadığına dikkat çeken birlik, insanların kırmızı koda sahip olan ürünlerin tehlikeli ve sağlıksız olduğunu düşüneceğini, yeşil koda sahip olanların ise tüketicinin anlayışında avantaj kazanacağını belirtti.

Yüksek oranda yağ ve tuz içeren beyaz peynir, hellim, grana padano ve parmigiano gibi birçok Akdeniz ürününün yüzde yüz taze süt ya da katkısız ürünlerden üretildiğine bakılmaksızın kırmızı kategoride olacağına işaret eden birlik, tam anlamıyla taze bir sütün kırmızı, içerisinde ek tatlandırıcı, koruyucu madde vs. bulunan diyet sütün yeşil kategoride olacağını kaydetti.

Söz konusu mevzuatın son zamanlarda yükselişe geçen ve büyük talebin olduğu Akdeniz beslenme “modelini vurmayı” hedeflediğini de iddia eden birlik, bu tehdidin önüne geçilmesi için önerilen düzenlemenin oylanmaması amacıyla bundan etkilenecek ülkelerin Avrupa milletvekilleri düzeyinde koordine olmaları önerisinde bulundu.